Mehter

Osmanlı İmparatorluğu askeri bandosu
(Mehter Marşı sayfasından yönlendirildi)

Mehter (veya çoğulu mehterân), Osmanlı saray teşkilatında yer alan çalgı takımı.

Mehter takımı, Müşir Arif Paşa Osmanlı Kıyafetleri Albümü, 1839
Bir mehter marşı

Dünyanın en eski askerî bandolarından birisidir. Yalnız üflemeli ve vurmalı çalgılardan oluşur. Savaşta ordunun yürüyüş ritmini belirleme, askerleri savaşa yüreklendirme; barış zamanlarında ise saati duyurma, devlet töreni, eğlence gibi farklı işlevleri yerine getirmiş ve Osmanlı Devleti'nin sembolü olmuştur.

Selçuklular'dan Osmanlılar'a geçen askerî müzik geleneğinin bir parçası olan mehter teşkilatı, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı ile birlikte ortadan kaldırılmış; 20. yüzyılda İstanbul Harbiye Askerî Müzesi'nde bir mehter takımı kurulması ile yeniden canlandırılmıştır.

Günümüzde Türkiye'de Askeri Müze Mehter Takımı'nın yanı sıra belediyelerin, polis teşkilatının, liseler ve ilköğretim okullarının bünyesinde yer alan mehter takımları ile düğün-sünnet törenleri, kutlama, açılış gibi etkinliklerde görev alan ticari amaçlı kurulmuş mehter takımları mevcuttur.[1]

Etimoloji

değiştir

Farsçada "en büyük", "daha büyük" anlamına gelen "mihter" kelimesinin Türkçeleşmiş halidir. Çoğulu olarak "mehterân" kelimesi Türkçeye yerleşmiştir.

Kelime, "mihter" veya "mihtar" şeklinde bazı İslam devletlerinde, Memlüklerde ve Türkistan'da, "saray teşkilatında görevli memur veya vezir" anlamında kullanılmıştır.[2]

Yapısı

değiştir

Mehter müziği açık havada icra edildiğinden, mehter takımı yalnız nefesli ve vurmalı çalgılardan oluşur. Takımın çekirdeğini davul-zurna çalgıları oluşturur.

Takımda kaç çift davul-zurna varsa, o kadar "katlı" olduğu ifade edilir. Örneğin bir mehter takımı 16 katlı ise o takımda 16'şar davul ile zurna vardır, boru, nakkâre, zil ve kös sayısı ise değişik sayıda olabilir.[3]

Osmanlı mehterinde yer alan başlıca nefesli çalgılar zurna, boru, kurrenay ve mehter düdüğü; vurmalı (ya da çarpmalı) çalgıların başlıcaları ise kös, davul, nakkare, zil ve çevgândır.

Arka plan

değiştir

Savaşlarda düşmanı korkutmak, kendi askerlerini ise cesaretlendirmek için müziğin kullanımı, tüm eski toplumlarda mevcut bir uygulamadır. Örneğin, Hintler ve Partlar düşmanlarını büyük davullar çalarak ürkütmüş; Eski Yunanlar borazan ve lavta kullanmış; Araplar def çalıp kahramanlık şiirleri okuyan muganniyelerden faydalanmıştır.[4] İlk Türk devleti olan Büyük Hun Devleti'nde de "tuğ takımı" denilen bir müzik topluluğu kurularak savaşlarda kulakları sağır edercesine çalınan davul sesleri ile düşmanın ürkmesi sağlanmıştır.

Osmanlı öncesinde Türkler'de askerî müzik geleneği

değiştir

Büyük Hun Devleti'nde kurulan tuğ takımı, dünyada bilinen ilk askeri müzik topluluğu kabul edilir. Tuğ takımları, Göktürk Kağanlığı saraylarında ve beylerin karargâhlarında da yer bulmuştur. "Tuğ müziği" Karahanlılar döneminde "tabl müziği” (tabl, davul kelimesinin eski söylenme biçimidir) adını aldı; "tuğ takımı" ise "tablhâne" ye dönüştü.

Hunlar devrinde başlayan Hanlık sarayında "nöbet vurma" (veya "tuğ vurma" ) geleneği, Türkler'in İslamiyet’i benimsenmesinden sonra da uygulanmaya devam etti. Hükümdarlık sarayının kapısında veya saltanat çadırının önünde namaz vakitlerinde çalınmak üzere davul ve onu tamamlayan diğer çalgılardan oluşan nevbet takımları (nevbethane) kuruldu. Nevbet takımlarının yaptığı müziğe nevbet-i penç (beş nöbet) veya nevbet-i pengane (beş vakit nöbet) denilirdi.[5]

Vassal hükümdarlar, bağlı olduğu büyük devletin izniyle nevbet takımı kurabilir ve ancak izin verildiği kadar çaldırabilirdi. Tuğrul Bey, Büyük Selçuklu Devleti'ni kurduğunda Abbasi halifesinden namaz vakitlerinde nevbet vurdurma iznini almıştı.[4]

Nevbet âdeti Selçuklulardan sonra Anadolu Beylikleri döneminde de sürdürüldü. Dönemin Anadolu Selçuklu Sultanı, Söğüt bölgesine uç beyi tayin edilen Osman Gazi'ye tuğ, tabl, nakkareyle nevbet vurdurma izni verdi.[5] Osmanlı Devleti'nde askeri müzik teşkilat için yaklaşık iki asır "tablhâne" ve "nevbethâne" terimleri; Yavuz Sultan Selim devrinden sonra “mehterhane” terimi kullanıldı.[6]

Osmanlı döneminde mehter teşkilatı

değiştir
 
Mehter takımı, Surname-i Vehbi

Mehterhane teşkilatının kurulması

değiştir

Osmanlı Devleti'nde mehterhane teşkilâtının kuruluş tarihi hakkında kesin bilgi yoktur. Kimileri mehterhanenin kuruluşunu, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud tarafından uç beyi Osman Gazi’ye, hâkimiyet sembolü olarak tabl ve âlem göndermesiyle başlatırlar ancak o tarihte mehterhanenin kurulduğu, kaynaklarla belgelenmemiştir.[4]

Osmanlı Devlet'nde mehter teşkilatının olgunlaşması, 14. yüzyılda I. Murad döneminde yeniçeri ocağının kurulması ile gerçekleşti. Bu devirde mehter teşkilatı, yeniçerilere yardımcı nitelikte bir askeri kurum haline dönüşmüştür.[2] Bazı kaynaklarda mehterhanenin Çandarlı Kara Halil Paşa'nın tavsiyesiyle bir ocak hâlinde kurulduğu söylenir. [kaynak belirtilmeli]. Kuruluş yılını 1362 veya 1365 olarak gösteren kaynaklar mevcuttur.

Başta padişah olmak üzere birçok devlet erkânı, kıdemlerine göre mehter takımı bulundurmaktaydı. Padişah mehterine Mehterhâne-i Hâkânî veya Mehterhâne-i Hümâyun denirdi. Padişah mehterleri önceleri dokuz, daha sonra on iki katlı olarak düzenlenmiştir.[2]

Diğer devlet adamları, elçilikler, sancak ve yörük beylerinin mehterhanelerinin kaç katlı olduğu kıdemlerine göre değişirdi. Devletin tüm resmî mehter takımları, Mehterân-ı Tabl-ı Alem adlı kuruma bağlı idi.

Genişlemesi

değiştir

II. Mehmed, İstanbul'un fethinde mehteri çok etkin bir şekilde kullanmış, saldırı emirlerini mehterin çaldığı "ceng harbi" ile vermişti.[2] Fetihten sonra devlet teşkilatı düzenlenirken mehteran-ı tabl-ı alem'in yapısı da şekillendi; mehter takımlarınının sayısı II. Mehmed devrinde arttı. Mehter takımları İstanbul'un çeşitli semtlerine, gözetleme kulelerine, hisarlara yerleştirildi. Serhad bölgelerinde de mehterhane birlikleri kuruldu.[7]

Osmanlı Devleti'nde mehteran sayısı 16. yüzyılda 200, 17. yüzyılın başlarında ise 228 kişiye çıktı.[2]

Resmî mehter takımlarının dışında İstanbul'da "İnce mehter", "Esnaf mehteri" gibi adlarla anılan gruplar da ortaya çıkmış; zaman zaman düğünlerde, eğlencelerde müzik icra etmişlerdir.[1]

Kapatılması

değiştir

Dönemin şartlarına artık uymayan yeniçeri ocakları II. Mahmud devrinde Vaka-i Hayriye olarak adlandırılan olay ile kapandığında mehteran bölüğü de kapatıldı. Çünkü mehter bölüğü de yeniçeri ocakları gibi eski askerî geleneğin bir temsilcisi olarak görülmekteydi. Bu sırada, birçok mehter marşının notası imha edildi.[8]

Bu dönemde, mehter teşkilatı yerine Avrupa devletlerindeki askerî bandolarına benzeyen "Mızıkai Hümâyun" adında bir teşkilat kuruldu.

Son dönem mehteran

değiştir
 
1917'de bir törende mehter takımı

1826 yılından sonra uzun bir unutulma dönemine giren mehter müziği geleneği, 20. yüzyılda yeniden canlandı. Bu dönemde Osmanlı'da milliyetçilik akımı yayılmış ve Enver Paşa, mehter müziğinin Türkçülük'ü güçlendireceği düşüncesiyle yeniden bir mehter takımı kurma fikirini 1908'de gündeme getirmişti. [kaynak belirtilmeli]

Osmanlı'da II. Meşrutiyet'in ilan edildiği 10 Temmuz günü, 1909'da millî bayram ilan edilmiş; 1910'dan itibaren İstanbul'un fetih kutlamaları, 1913'ten itibaren Yevm-i İstiklâl-i Osmanî (Osmanlı İstiklal Günü) kutlamaları yapılmaya başlamış ve bu kutlamlarda yeniçeri kıyafetleri giymiş mankenler yer almıştı. Bu uygulamalar ve icat edilen millî bayramlar, mehter takımının canlandırılmasına etkili oldu.[1]

Türkçülük düşüncesine sahip Celal Esad 1911'de "Türk Musîkîsi ve Yeniçeri “mehter” Mûzikâsı Hakkında Mütâlaat" başlıklı bir kitapçık yayınlayarak; mehter müziğinin Doğu müziklerine benzetilen Türk müziğinden farklı, öz Türk müziği olduğunu iddia etti. 29 Şubat 1911'de Tepebaşı Tiyatrosu’nda bu müziğin icra edildiği bir konser düzenledi.[1]

Celal Esad'ın bu girişiminden sonra İstanbul'daki Askeri Müze'nin müdürü Ahmet Muhtar Paşa yeniçeri mehter takımını devlet eliyle şekillendirmek için çalışmalar yürüttü. Celal Esad'ın düzenlediği konserde görev alan icracılar, Askeri Müze bünyesine alındı ve 1914 yılında Mehterhâne-i Hâkânî adıyla yeni bir mehter takımı kuruldu. Mehterhâne-i Hâkânî'nin mehterbaşılığına Eyyubi Ali Rıza Bey (Şengel) getirildi; haftada iki gün konser vermeye başladı.[1]

Kurulan bu yeni takım, içerdiği çalgıların yer ve sayıları, tören vaziyetleri, kıyfetleri bakımından 1826 öncesindeki otantik takımdan farklı idi. Kuruluşunan sonra mehter takımın tören şekilleri, kıyafet ve çalgı sayılarında sürekli değişimler oldu. İsmail Hakkı Bey, Hoca Kazım Uz ve mehterbaşı Eyyubi Ali Rıza Bey, besteleri ile mehter repertuvarını zenginleştirmeye çalıştı. Yeni mehter takımının repertuvarı günün kültürel ve siyasi yapısına uygun biçimde oluşturuldu.

Cumhuriyet Devri

değiştir

Mehterhâne-i Hâkânî'nin kapanması

değiştir

Birçok kaynakta Askeri Müze'deki Mehterhâne-i Hâkânî'nin, "aslına uygun olmadığı" gerekçesiyle 1935 yılında dönemin Milli Savunma Bakanı Zekai Apaydın tarafından kaldırıldığı bilgisi yer almaktadır. Kimilerine göre kapatılma nedeni "padişahlığın alameti” olarak görülmesi idi. Erhan Tekin'in 2018'de yayımlanan bir makalesine göre bu kuruma 1935 öncesinde hatta Cumhuriyetin ilk yıllarında son verilmiştir; 1935 yılında kapatıldığına dair herhangi bir belgeye rastlanmamaktadır.[1]

Mehterhâne-i Hâkânî'nin kapatılmasından sonra bazı üyeleri mehterbaşı Hasan Tahsin (Parsadan) Bey'in çevresinde toplanarak mehterin yaşaması gerektiği görüşünü savunmuşlar ve yeniden kurulması için mücadeleye hazırlanmışlardır. Konu, Besim Atalay tarafından Büyük Millet Meclisi gündemine götürülmüş; ancak yeniden açılması mümkün olmamıştır.[1]

Askeri Müze Mehter Takımı'nın kuruluşu

değiştir
 
29 Ekim 1959'da bir geçit töreninde mehter takımının geçişi.

1952'de İngiltere Kraliçesi II. Elisabeth'in babası VI. George'un ölümü nedeniyle düzenlenen törene katılan devlet yetkililerinin, orada tarihi kıyafeti ve çalgıları ile geleneksel müziklerini icra eden İskoç gayda takımına duyulan ilgiyi görmesi, Türkiye'de mehter takımının yeniden kuruluşunda etkili oldu.[1] Dönüşte cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın emri ile Genelkurmay başkanlığı mehter takımının yeniden kuruluşu için çalışmaları başladı.

Mehter'i yeniden kurma çalışmaları Askeri Müze Müdürü Nazım Ertan ve müzisyen ve eski mehterbaşı Hasan Tahsin Parsadan tarafından yürütüldü. Genelkurmay Başlanlığı askerî mehter yönergesi hazırladı. Müzik repertuarı yeniden düzenlenip, yeni bestelerle zenginleştirildi.

Askeri Müze Mehter Takımı, 2 Mart 1952'de iki katlı olarak kuruldu. 1953 yılında altı katlı oldu; 29 Mayıs 1953'te düzenlenen İstanbul'un fethinin 500. yılı kutlama törenlerine katıldı ve büyük beğeni kazandı.[4] Takım, 1968'de dokuz katlı olmuştur; kurulduğu günden itibaren bir tarihî müzik topluluğu niteliğini sürdürmektedir.[1]

Diğer mehter takımlarının kuruluşu

değiştir
 
Günümüzde bir mehter takımı

1980 öncesinde Türkiye'nin değişik yerlerinde Bursa mehteri, İnegöl mehteri, Eskişehir mehteri gibi topluluklar, hatta "çocuk mehter takımlan kurulmuştur. Bu mehter takımları 1980 sonrası bir başbakanlık genelgesi ile kapatıldı.[1]

Günümüzde birçok belediye, resmî kurum ve okullar mehter takımları kurmakta, düğün-sünnet törenleri, kutlama, açılış gibi etkinliklerde ticari amaçlı mehter takımları gösteri yapmaktadır.[1]

Teşkilat

değiştir

Osmanlı Devleti'nde Mehter teşkilatının başında devletin Emiri Alem denen bir memuriyet makamı vardı. Mehterhane ve onun başı olan mehterbaşı ona bağlı idi. Bütün mehter teşkilatının başı olan Emri Alem Mehter bölüklerine yapılacak tayinleri tasdik etmek, Elçi kabul törenlerinde hazır bulunmak, Sancak beyliğine tayin edilen kimseye yeni sancak iletmek ve göndermek gibi selahiyetlere sahipti.

Mehter teşkilatına iki türlü mehterhane (mızıka takımı) bağlı idi:

  1. Tabi-ü Alem yani Çalgıcı Mehter (Yeniçeri Ocağına bağlı)
  2. Esnaf Mehteri (Ahi Ocaklarına bağlı).

Tabi-ü Alem mehteri Saltanat sancaklarını korumaya memur edilen Alemdarlar ile Mehterhaneden meydana gelmiştir.

En başta gelen mehter takımı padişahınki idi. Bu mehter Tabi-ü Alem Hassa adını taşıyordu. Sonra Veziri Azam, kubbe vezirleri, defterdar, reisülküttap, beylerbeyi, sancak beyleri ile Türkmen beylerinin mehterhaneleri var idi. Bektaşi geleneği olarak hep tek katlı mehter kurulmuştur. Padişah ve Veziriazama ait olanlar dokuz katlıydı.

Batı müziğine etkisi

değiştir
9. Senfoni'nin Dördüncü Bölümü

II. Viyana Kuşatması sırasında şehrin etrafındaki çeşitli yerlerde sürekli nevbet vuran mehter takımları, Viyana halkı üzerinde çok etkili olmuştu. Bu etki sonucu 18. yüzyılda bazı mehter çalgıları veya benzerlerinin batı orkestralarına dahil edildi ve besteciler Osmanlı askerî müziğini hatırlatacak ritim ve nağme düzeni içinde eserler verdi.[4]

Mehter müziğinin etkisinde kalarak alla turca ("Türk tarzı") denilen motifler kullanan bestecilerin bazıları, Wolfgang Amadeus Mozart, Ludwig van Beethoven ve Georges Bizet'dir. Mozart'ın "Türk Marşı" Bizet'nin L'Arlésienne Süiti', Beethoven'ın 9. Senfoni'sinin 4. bölümünün kısımları Batı müziğindeki mehter müziği etkisinin örnekleridir.

Bektaşilik ve mehteran

değiştir

1826 öncesinde mehter takımı, Anadolu'da doğmuş bir tarikat olan Bektaşilik akidelerine bağlı olarak etkinliklerde bulunan bir birlikti; Bektaşi şairlerin deyişlerini seslendirirdi. Mehter müziğinin yeniçeri ocağına takdiminde Hacı Bektaşi Veli’nin rolünün olması; mehter takımlarının eğitiminde Bektaşi dervişlerinin rol almaları; savaşlardan önce, mehter birliklerinin "gülbank" denilen; Ali'yi ve Hacı Bektaşı Veli'yi yardıma çağıran dualar okuması, Bektaşi tarikatı ile mehter birliklerini ilişkilendiren unsurlardandır.[9]

Bilinen besteciler

değiştir

16. yüzyıl

değiştir
  • Nefirî Behram
  • Emir-i Hac
  • Hasan Can
  • II. Gazi Giray
  • Şah kulu
  • Mehmet Paşa

17. yüzyıl

değiştir
  • Zurnazen Edirneli daî Ahmed Çelebi
  • Zurnazenbaşı İbrahim Ağa
  • Hammalî
  • Çenkî İbrahim Ağa
  • Edirneli Mehmed Çelebi
  • Eyyubî Mehmed Çelebi
  • Derviş Mehmed Çelebi
  • Solakzade Mehmed Hemdemî
  • Acemiler (Acemi oğlanlar)
  • Kazaklar (İstanbul'a Rusya'dan gelen göçmenler)

18. yüzyıl

değiştir
  • Hızır Ağa
  • Müstakim Ağa
  • Mehterbaşı Ağa (adı bilinmiyor)
  • Şah Murad "Sultan IV. Murad"
  • Kemanî Hızır Ağa
  • Çok sayıda adı bilinmeyen bestekâr

Kaynakça

değiştir
  1. ^ a b c d e f g h i j k Tekin, Erhan; Doğrusöz, Nilgün (7 Ocak 2018). "Yirminci Yüzyılda Kültürel Bellek ve Geleneğin Yeniden İhyası Bağlamında Mehterhâne-i Hâkânî". Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi. 17 (65): 317-336. doi:10.17755/esosder.338653. ISSN 1304-0278. 25 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2024. 
  2. ^ a b c d e Pirgon, Yüksel (1 Mayıs 2014). "Osmanlı Dönemi Mehteran-ı Tabl-i Alem Teşkilatına Genel Bir Bakış". Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi (42): 0-0. ISSN 1694-528X. 2 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2024. 
  3. ^ Demirci, Deniz (2011). "W. A. Mozart'ın eserlerinde mehter müziği etkisi". Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi. 25 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  4. ^ a b c d e Özcan, Nuri. "MEHTER". TDV İslâm Ansiklopedisi. 25 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2024. 
  5. ^ a b Bayburtlu, Ahmet Selçuk (6 Temmuz 2017). "TÜRKLERDE ASKERİ MÜZİK TARİHİ HAKKINDA BİR İNCELEME". Online Journal of Music Sciences. 2 (1): 7-30. ISSN 2536-4421. 
  6. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; :02 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)
  7. ^ Popescu, Eugenia. "BİR GÜÇ VE İCRA GÖSTERİSİ OLARAK MEHTER". www.turkishmusicportal.org. 5 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  8. ^ "Mehter Marşları ve Gerçek, Parlak Jurnal İnternet Dergisi". 17 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Haziran 2020. 
  9. ^ Özlü, Zeynel (30 Eylül 2014). "BİR BEKTAŞİ BABASININ TEREKESİ: HAYDAR BABA İBNİ HALİL BİN ABDULLAH". Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi (71): 127-146. ISSN 1306-8253. 27 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 

Dış bağlantılar

değiştir