IV. Murad

17. Osmanlı padişahı (1623–1640)

IV. Murad, dîvân edebiyatındaki mahlası Murâdî[1] (Osmanlı Türkçesi: مراد رابع, Murâd-ı râbi) (27 Temmuz 1612; İstanbul - 8 Şubat 1640; İstanbul), 17. Osmanlı padişahı ve 96. İslam halifesi. 1623 ile 1640 yılları arasında hüküm sürdü. Revan ve Bağdat fatihidir. IV. Murad İstanbul'da, Sultan I. Ahmed'in ve Kösem Sultan'ın oğlu olarak dünyaya geldi. Ağabeyi II. Osman'ın Yedikule Zindanları'nda bir grup isyancı tarafından öldürülmesi üzerine amcası I. Mustafa tahta geçmişti. Aklî dengesi bozuk olan amcası I. Mustafa'nın yerine 11 yaşındaki IV. Murad padişah yapıldı.[2][3][4]

IV. Murad
Murad Gazi
مراد رابع
İslâm Halifesi
Emîrü'l-mü'minîn
İki Kutsal Caminin Hizmetkârı
Kayser-i Rûm
Sultan
Gazi
Han
Saltanat dönemini tasvir eden bir portresi.
17. Osmanlı Padişahı
Hüküm süresi10 Eylül 1623 - 8 Şubat 1640
(16 yıl, 4 ay ve 29 gün)
Önce gelenI. Mustafa
Sonra gelenİbrahim
VekilKösem Sultan
(1623-1632)
96. İslâm Halifesi
Hüküm süresi10 Eylül 1623 - 8 Şubat 1640
Önce gelenI. Mustafa
Sonra gelenİbrahim
Doğum27 Temmuz 1612
Topkapı Sarayı, Konstantiniyye, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm8 Şubat 1640 (27 yaşında)
Konstantiniyye, Osmanlı İmparatorluğu
DefinSultanahmet Camii, İstanbul, Türkiye
Eş(ler)iAyşe Haseki Sultan
Çocuk(lar)ıaşağıya bakınız
Tam adı
Şah Murad bin Ahmed Han
HanedanOsmanlı Hanedanı
BabasıI. Ahmed
AnnesiKösem Sultan
Diniİslam
İmza

Yaşamı

değiştir

Saltanatının ilk yılları

değiştir
 
IV. Murad ve tabaklar, Osmanlı Minyatürü

Osmanlı Padişahı II. Osman'ın tahttan indirilerek öldürülmesi üzerine yerine akli dengesi bozuk olan I. Mustafa tekrar tahta çıkarılmıştı. I. Mustafa akli dengesindeki bozukluktan ötürü devleti yönetemeyecek bir durumda olması nedeniyle alınan karar gereği tahttan indirildi. Yerine ise 10 Eylül 1623 tarihinde tahta oturtulan IV. Murad geçti.[5] Eyüp Sultan Türbesi’nde Aziz Mahmud Hüdayi’nin elinden kılıç kuşanan IV. Murad, tahta çıktığında sünnetsiz olduğu için cülûsunun 5. günü sünnet edildi.[6][7] Çeşitli olumsuz olaylar sebebiyle kargaşa dolu bir ortamın olduğu dönemde tahta çıktı. Osmanlı'da can ve mal güvenliği neredeyse kalmamış ve hazine tükenme noktasına gelmişti.[7] Çözülmesi gereken en önemli iç ve dış meseleler arasında Abaza Paşa İsyanı ve Bağdat’ın Safeviler'den geri alınması konusu önde geliyordu.[7] IV. Murad'ın henüz çocuk yaşta olması ve tecrübesizliğinden dolayı devlet yönetiminde Sadrazam Kemankeş Kara Ali Paşa kısa bir dönem öne çıktıysa da sorunları çözme noktasında yetersiz kaldı. IV. Murad'ın saltanatının ilk 9 yılı annesinin kontrolü altında geçti.

Abaza Paşa isyanı

değiştir

II. Osman'ın öldürülmesi üzerine bulunduğu yerlerdeki yeniçerileri öldürterek cezalandırmaya başlayan Abaza Mehmed Paşa, IV. Murad devrinin de önemli bir sorunuydu. I. Mustafa'nın ikinci padişahlığı devrinde ayaklanan yeniçeri düşmanı Abaza Mehmed Paşa durdurulmak isteniyordu. Yeniçeriler diz kapağındaki yanık üzerinden tanınmaya çalışılınca ilgisiz halk da yeniçeri oldukları iddiasıyla Abaza Mehmed Paşa'nın adamlarınca öldürülüyordu.[8] Ele geçirilen yeniçerilerin boyunlarını vurduran Abaza Mehmed Paşa, 1626'da Dişlenk Hüseyin Paşa'yı da öldürttü.[9] Esir aldığı yayabaşı ve bölükbaşılarından ise dördünü dörder parça ettirip Erzurum Kalesi burçlarına astırdı.[10] Abaza Mehmed Paşa sorunu ile meşgul olan Damat Halil Paşa bu hususta bir başarı elde edemeyince 1628 yılında IV. Murad tarafından görevden alındı. Bu sırada Abaza Mehmed Paşa'nın iki adamı İstanbul'da yakalanınca IV. Murad'ın emri üzerine oyulan omuz başlarına mumlar dikilip çarmıha gerilerek binek hayvanları üzerinde İstanbul sokaklarında teşhir edildiler.[10][11] Sonrasında ise birinin başı kesildi, diğeri de çengele vurularak öldürüldü.[11] Yeni sadrazam Hüsrev Paşa'nın 1628'de düzenlediği sefer neticesinde teslim olan Abaza Mehmed Paşa, IV. Murad tarafından yine de bağışlandı ve Bosna beylerbeyliğine atandı. Böylelikle Osmanlı için yıllardır sorun olan bir meseleye son verilmiş olundu.[12]

Kösem Sultan iktidarı

değiştir

IV. Murad tahta geçtikten sonra hızlı bir eğitime tabi tutuldu. Bu süre içerisinde padişah adına annesi Kösem Sultan "saltanat naibesi" adıyla devleti yönetmek zorunda kaldı. Padişah adına devleti annesinin yönetecek olması Osmanlı tarihinde bir ilktir. Bu süre içinde imparatorluk anarşiye ve büyük iç karışıklıklara sürüklendi. Safeviler, Irak'ı ele geçirdi, Bağdat başta olmak üzere birçok yerde Sünniler kılıçtan geçirildi. Safevi orduları Mardin'e kadar ilerledi. Orta Doğu'daki Sünni - Şii dengesi bozuldu. Kırım, Yemen, Lübnan ve Mısır'da ciddi isyanlar çıktı. Abaza Mehmed Paşa, Doğu Anadolu Bölgesi'nde iki kez isyan çıkardı. Askerlere verilen maaşlar arttırılırken, vergi sistemi bozulduğundan gelirlerde azalma görüldü. Kuzey Anadolu'da işlevsizleşen tımar sistemi ve buna bağlı artan yolsuzlukları öne süren halk isyan başlattı. Safeviler'e karşı yürüttüğü seferde başarısız olan Sadrazam Hüsrev Paşa'nın azli üzerine 1632 yılında yeniçeriler sarayı basarak sadrazam ile 17 devlet yöneticisinin kellesini istedi. Yeni sadrazam Hafız Ahmed Paşa, yeniçerilerce öldürüldü, birçok devlet adamının evi yağmalandı. İkinci bir isyana kalkışarak padişaha güvenmediklerini söyleyen yeniçeriler, ileride padişah olacak şehzadelerin hayatlarından şüphe ettiklerini, sağ olduklarının bir ispatı olarak şehzadelerin kendilerine gösterilmesini, hatta bazı şehzadelerin yeniçeri ocağında kendi himayelerinde kalması gerektiğini söylemişlerdir. Padişah, şeyhülislam ve veziriazamın kefil olması ile yeniçerileri bu isteklerinden vazgeçirmiştir. Asilerin ayak divanına çıkartıp yaptıkları pazarlıklarla genç padişahı zor durumda bırakması, acizliği, yaşı itibarıyla sürekli küçümsenmesi ve annesinin himayesinde kaldığı düşüncesi onun ileride sert bir mizaca bürünmesine neden olmuştur.[6]

Kösem Sultan Anadolu'daki isyanları bastırmak için birçok girişimde bulunmuş ve en dikkat çekici olan Abaza Mehmed Paşa İsyanı son bulmuştur. Kendisi anarşi döneminde ülkeyi toparlama konusunda yoğun bir çaba sarf etti. Dokuz yıllık saltanat naibeliği boyunca Kösem Sultan 8 veziriazam, 9 defterdar değiştirmiştir.[6] Bunun yanında muhtaçlar için aşevleri açtı, hayır kurumları yaptırdı, borçları yüzünden hapishaneye düşmüş olan mahkûmların borçlarını ödeyerek onları hapisten kurtardı ve fakir kızların çeyizlerini düzerek onları evlendirdi. Bu icraatları ilk döneminde toplum ve bürokrasi çevrelerinde takdir görmüştür.

Mutlak saltanat yılları

değiştir

İdareyi ele alışı

değiştir

Bir çeşit saltanat naibi gibi devleti yöneten annesi Kösem Sultan ve bazı devlet adamlarının etkisi altında geçen saltanatının ilk yıllarında idareye etkisi kısıtlı olan IV. Murad, 1632'den itibaren yönetimde gücünü gösterir oldu.[13][14]

Yasaklar

değiştir

Tütün ve kahveyi yasakladı.[15] Yasağın sebebinin 1630'ların başındaki büyük İstanbul yangını olduğu bilinir ve yangın sonrası çıkabilecek bir ayaklanmaya karşı tedbir olarak İstanbul'daki kahvehaneler yıktırılır. Tütün içenlerin ise öldürülmelerine dair fetva çıkarılır.[16] Tütün içenlerden orduya mensup kişiler tespit edilince eli, ayağı kırılıp boyunlarının vurulduğu da oluyordu.[17] Tütün yasağı nedeniyle evlerin bacaları dahi koklatılıyor, tütün kokusu gelen evlerdeki kimseler ceza olarak öldürülüyordu.[7] Ayrıca meyhane ve kahvelerin yeniçeri ve isyancıların toplanma mekânı haline gelmesi padişahı düşündürmüştü. Yasak, kaybolan devlet otoritesinin de bir nevi tekrar tesisinin bir göstergesi olacaktı. Padişah kendi yasağına ne derece uyulduğuna bağlı olarak otoritesini ölçtü. Bu nedenle yasak çok katı bir şekilde uygulandı. IV. Murad, yasağa uymayanların öldürülmesini emretti. Bizzat kendi özellikle geç saatlerde kıyafet değiştirerek yasağa uyulup uyulmadığını kontrol etti ve bulduğu şüphelileri öldürttü.[16] Bu tebdil-i kıyafet teftiş uygulamasını sıklıkla yapmış ve birçok meyhaneyi gece kendi bizzat baskınlar ve infazlarla kapattı. Padişahın üstün ve kutsal bir figür olarak Topkapı Sarayı'nda bulunmasına alışık İstanbul halkı halk arasına karışan ve doğrudan gücünü sergileyen IV. Murad'a bu yüzden farklı bir gözle bakmıştır. Sultanın ölünceye kadar sürdüğü bu uygulaması sonucu hiçbir padişaha karşı üretilmeyen efsane ve menkıbelere neden olmuştur. IV. Murad'ın sözlü kültürdeki zengin konumu onun özlenen otoriter bir padişah figürünün bir tecellisi olarak yorumlanmıştır. IV. Murad içkiyi de halka yasaklamış,[18] ancak kendi içki içmeyi sürdürmüş ve bu içki bağımlılığı ölümünün bir nedeni olmuştu.[19]

IV. Murad dönemindeki bir diğer yasak ise yatsıdan sonra fenersiz dışarı çıkma yasağı idi.[20] Kıyafet değiştirerek yatsıdan sonra sokakları gezen IV. Murad, fenersiz gezenlerle karşılaşınca ceza olarak onları öldürtmekteydi. Sabah olduğunda bu nedenle cezalandırılan kişilerin ölü bedenleri yerlerde görülüyordu.[21] Yasağa uymayanları ölümle cezalandıran IV. Murad, bir defasında kıyafet değiştirip gezerken, camiden geç saatte çıkıp fenersiz evine giden bir imamın çocuğunu yakalamış ve onu yasağa uymadığı için öldürtmüştü.[22]

Dini bir hareket olan Kadızadelilerin IV. Murad'ın yasaklarına destek ve etkileri olmuştu. IV. Murad'ın tütün yasağını getirmesi ve kahvehaneleri yıktırması gibi kararlarında ona destek veren Kadızadeliler ile bir birlikteliği vardı.[23] Tütün ve kahvenin haram olduğunu ileri süren Kadızadeliler hareketi, yeniliklere karşı katı bir pozisyon almış ve ateşli vaazları ile halk kitlelerini peşlerinden sürüklemişlerdi.[24]

Devrin olayları

değiştir

1634 yılında IV. Murad Bursa'ya giderken yoldaki karları temizletmediği gerekçesiyle soruşturma yapmadan İznik kadısını astırır. Yaklaşık iki yıl şeyhülislamlık yapan dönemin şeyhülislamı Ahîzâde Hüseyin Efendi'nin bu olayı eleştirmesi ise şeyhülislamın sonunu hazırladı. İznik kadısının öldürülmesi İstanbul'da duyulunca Şeyhülislam Ahîzâde Hüseyin Efendi bu olayı eleştirmekten geri durmaz. Bu eleştirinin cezası ise her ne kadar başta "derhal Kıbrıs'a sürgün" kararı olduysa da[25] IV. Murad sürgünle yetinmedi ve Şeyhülislam Ahîzâde Hüseyin Efendi'yi boğdurtarak öldürttü.[26] Cesedi bulunmaması için kumsala gömüldü. Ahîzâde Hüseyin Efendi'nin oğlu ise bindiği farklı gemi denize açılmış olduğundan dolayı öldürülmekten kurtuldu.

 
IV. Murad'a ait minyatürü

1638 yılında ise dönemin etkili isimleriyle anlaşmazlık yaşayan Osmanlı hekimbaşı Emir Çelebi, hakkında afyon kullandığı söylenerek IV. Murad'a ihbar edilir.[27] Bunun üzerine IV. Murad'ın bir satranç oyunu sırasında Emir Çelebi'ye zorla fazla miktarda afyon yutturması üzerine Emir Çelebi zehirlenerek ölür.[28]

Hafız Ahmed Paşa'nın isyancılarca öldürülmesi

1631 yılında Hüsrev Paşa'nın yerine ikinci defa sadrazamlığa getirilen Hafız Ahmed Paşa, ilk iş olarak bulundukları yerlerde rahatsızlığa neden olan serbest durumdaki askerleri İstanbul'a getirtmeye çalıştı.[29] Bu sebeple devlet erkanının davet edildiği bir toplantı yapılarak konu görüşüldü ve alınan karar gereği davet mektupları yazılarak askerler İstanbul'a çağrıldı.[29] Böylelikle çok kalabalık bir asker topluluğu İstanbul'da birikmiş oldu. Hafız Ahmed Paşa'nın makamına göz diken Topal Recep Paşa ise İstanbul'a gelenlerle temas kurarak Hafız Ahmed Paşa'yı onların hedefi haline getirmeye uğraştı.[29] Şubat 1632'de kışkırtmaların sonucu öfkeli sipahiler At Meydanı'nda ayaklanarak Hüsrev Paşa'nın azline neden olanları IV. Murad'dan istediklerini beyan ettiler.[29] Bu olaylar sırasında İstanbul'daki dükkanlar, çarşılar kapandı ve insanlar kapılarını kapatarak evlerine çekildi.[30] Ayaklanan askerleri durduracak bir güç bulunmadığından herkes ne yapacağını şaşırmıştı.[29]

Nihayet ayaklananlara sonraki gün bir yanıt verileceği duyuruldu. Hafız Ahmed Paşa da başına geleceklerden çekinmeyerek yola koyuldu. Saray kapısının önü koynu ve cebi taşlarla dolu olan sipahilerce tutulmuştu. At üzerinde geçerken kendilerine selam veren Hafız Ahmed Paşa'ya içlerinden biri taş atınca diğerleri de ona uyarak Hafız Ahmed Paşa'yı taş yağmuruna tutup atından düşürdüler.[30] Paşa'nın muhafızları derhal onu kaldırarak Bab-ı Hümayun'dan geçirip bir odaya kaçırdılar. Paşa'yı koruyanlardan birinin göğsüne hançer saplayıp öldürdüler.[30] IV. Murad'ın huzuruna çıkan sadrazam Hafız Ahmed Paşa, mühri hümayunu eliyle teslim ederek sadrazamlıktan çekildi.[30] IV. Murad ise ona kaçıp saklanmasını söyleyince kıyafet değiştirip kayığa binerek Üsküdar tarafına geçti.[30]

Bâbüssaâde önünde ayak divanı isteyen isyancı askerlere karşı enderun halkını silahlandıran IV. Murad ne istediklerini sordu. Verdikleri listedekileri öldürmek isteyen isyancılar, IV. Murad'a doğru hamlede bulununca padişah hızla geri çekilerek içeri girdi. Sarayda bulunan Topal Recep Paşa, Hafız Ahmed Paşa'nın geri getirtilmesini tavsiye etti. Hafız Ahmed Paşa gelince padişah ikinci kez ayak divanına çıktı ancak kalabalık isteğinden vazgeçmiyordu. Hafız Ahmed Paşa da bunun üzerine, "Padişahım ! Hezar Hafız kulun yoluna fedadır ancak ricam budur, beni sen öldürtme, bunlar öldürsün, şehit olayım!" diyerek isyancılara doğru yürüyüp gitti.[30][31] Hafız Ahmed Paşa pala ve kılıç darbeleriyle öldürüldü.

Mevlevi Şeyhi Ebubekir Çelebi'nin sürgün edilişi

Revan seferine giderken Mevlevi Şeyhi Ebubekir Çelebi ile de görüşen IV. Murad, ona iltifatta bulunup tekkesi için ödenek verdi.[32] Padişahın yakınlığını kazanan Ebubekir Çelebi, bu sayede çevresinde daha güçlü ve sözü geçer bir hale geldi. Konya’daki hükûmet adamları ve kadılar ona başvurmadan bir iş göremez oldular.[33] Bu durumundan rahatsız olanlar da IV. Murad Konya’ya tekrar geldiğinde şikayette bulundular.[32] IV. Murad şikayetler dolayısıyla Ebubekir Çelebi’nin öldürülmesini emrettiyse de araya giren bazı kimselerin ricası üzerine Ebubekir Çelebi'yi bağışlayıp sürgüne gönderdi.[33]

Nakşibendi Şeyhi Mahmud Urmevi'nin öldürülmesi

IV. Murad döneminin etkili Nakşibendi şeyhlerinden biri olan Mahmud Urmevi, IV. Murad'ın emri üzerine idam edilmiştir.[34][35] Mahmud Urmevi'nin 40.000 kadar müridinin bulunduğu kaynaklarda yer alır. "Rumiyye şeyhi" olarak da bilinen Mahmud Urmevi, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde şöyle geçer: "Murad Han Diyarbakır'a geldiğinde Kimyacı Maanoğlu kızını ve Rumiyye şeyhi Aziz hazretlerini bir günde şehit edip İstanbul'a hicri 1048 tarihinde girdi ve yedi gün yedi gece şenlikler oldu."[36]

Sakarya Şeyhi'nin cezalandırılması

Ilgın'da "Sakarya Şeyhi" diye tanınan Ahmed isminde bir şeyh mehdiliğini ilan ederek kendine inandırdığı köylüleri etrafında toplamıştı. İnsanlar para ve adaklarını ona veriyor, onun için canlarını vereceklerini söylüyorlardı.[37] Durdurulması için üzerine asker gönderildiğini haber alan Sakarya Şeyhi, yaklaşık sekiz bin kişiyi toplayıp çarpışmaya karşı hazır bulundu.[37] IV. Murad’ın Sakarya Şeyhi’nin üzerine yollattığı askerî kuvvet yenilince üç bin kişilik ek bir kuvvet daha gönderildi. Ancak bu kuvvet de mehdi olduğunu iddia eden Sakarya Şeyhi Ahmed'i ele geçiremeyince, anlaşmaya varılan bir yerli sayesinde baskınla yakalandı.[37] IV. Murad'ın huzuruna çıkarılan şeyh, padişah tarafından azalarlandı. Parmakları kesilen Sakarya Şeyhi başında siyah bir sarık ile çıplak bırakılıp eşeğe bindirilerek teşhir edildikten sonra burnu, kulağı, elleri ve ayakları kesildi.[37] Böylelikle Sakarya Şeyhi orada can verdi.[37]

Bilim ve sanat

değiştir

IV. Murad'ın devrinde Nef'i, Hezarfen Ahmet Çelebi, Lagari Hasan Çelebi, Bekri Mustafa, Evliya Çelebi, Zekeriyazade Yahya Efendi gibi kişiler yaşamıştır. Şair Nef'i hicivleriyle ünlü divan şairidir, döneminin devlet adamlarını çarpık düzenini hicvetmektedir. Bazen hicivleri yüzünden başı derde giren Nef'i padişah tarafından defalarca uyarılmıştır, ancak padişaha söz vermesine rağmen hiciv yazmaya devam edip Veziriazam Bayram Paşa hakkında hiciv kaleme alınca IV. Murad'ın emriyle 1635 yılında boğdurularak idam edilmiştir.

Hezarfen Ahmet Çelebi ve Lagari Hasan Çelebi'nin uçuş denemeleri bu dönemin en dikkat çeken bilimsel gelişmeleri olmuştur. Sultan IV. Murad'ın izni ve bilgisi dahilinde önce Hezarfen Ahmet Çelebi kendi yaptığı dev kanatlarla Galata Kulesi'nden Üsküdar'daki Doğancılar meydanına bir uçuş gerçekleştirmiştir. Bu uçuşun Galata Kulesi'nden Kız Kulesi'ne yapılması planlanmışsa da rüzgâr uçuş rotasını etkilemiştir. Bu uçuş zannedildiği gibi padişaha rağmen değil bizzat padişahın da (Bağdat Köşkü'nün bulunduğu yerden) seyrettiği planlı bir faaliyettir ve uçuşun ardından Hezarfen yine padişah tarafından takdir ve yeni çalışmalar için destek görmüştür. Uçuş dünya havacılık tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Eğer gerçekliği genel kabul görürse Hezarfen o güne kadar gökyüzünde en uzun süre kalan, süzülen ve uçan ilk havacıdır. Dahası uçuşu kıtalararası ilk uçuştur. Ancak bugün yapılan bazı bilimsel çalışmalar Hezarfen'in sadece süzülerek boğazın bir yakasından diğerine kadar uçabilmesini şüpheli görür. Hem Galata Kulesi'nin yüksekliği hem de boğazdaki mevcut hava akımı bu uçuşu zora sokmaktadır. Sadece süzülerek mi uçtuğu, birikimini nereden sağladığı, nerede ve nasıl çalıştığı ya da taktığı kanatların mahiyeti bugün tam olarak bilinememektedir. Ayrıca bu uçuşun Hezarfen'in ilk deneyimi olup olmadığı da tartışmalıdır. Bazı deneme uçuşları yapmış olması muhtemeldir. Kendisi hakkındaki bilgiler çok kısıtlıdır ve çoğu söylence ve dedikodudan ibarettir.

Hezarfen'e gösterilen bu ilgiden cesaret alan Lagari Hasan Çelebi de yine IV. Murad'ın izni ve denetiminde uçuş çalışmaları için destek görmüştür. En önemli ve kayıtlara geçen uçuşu padişahın kızı İsmihan Kaya Sultan'ın doğum günü ya da düğün merasiminde 1633 yılında Topkapı Sarayı'nda, bugünkü Sarayburnu'nda gerçekleşmiştir. Lagari kendi yaptığı ve içinde bulunduğu bir füze ile tüm davetlilerin gözü önünde gökyüzüne dikey olarak uçmuş ve barutu tükenmeye yakın da kendi yapımı olan bir paraşütle boğaza atlamıştır. Bu uçuşu da doğru kabul edersek Lagari Hasan Çelebi yerden gökyüzüne bu derece yükselmeyi başarabilen ilk insandır. Dahası füzeciliğin ve roketli uçuşun da babasıdır. Kendisi de padişahın desteğini almış olmasına rağmen sonraki dönemlerde sürgüne gönderilmiştir. İddialara göre bu ilk uçuş denemelerine sempatiyle yaklaşan Sultan IV. Murad, hem Hezarfen'den hem de Lagari'den tedirgin olmuş ve ikisini bir daha bir araya gelemeyecek şekilde İstanbul'dan uzaklaştırmıştır. Hezarfen Ahmet Çelebi Fizan'a Lagari Hasan Çelebi ise Kırım'a sürgün edilmiştir. Fakat padişahın bu iki bilim insanına ilk aşamada gösterdiği destek gözden kaçmakta ve sürgün nedenlerinin üzerinde durulmamaktadır. Denemelerinin boyutları ve rahatsızlık nedeni tam olarak bilinememektedir. İddialar göre padişaha bazı devlet adamlarının telkinlerde bulunduğu ve "Allah insanların uçmasını isteseydi onları zaten kanatlarıyla birlikte yaratırdı, bu kişiler Allah'a karşı gelmektedirler." diyerek etkiledikleri söylenir. Padişahın bu iki kişiden tedirgin olması ve onları iktidarına karşı bir tehdit olarak algılaması da tartışmalı bir konudur. Çünkü Hezarfen ve Lagari Hasan Çelebi'ler İstanbul'da bulunmakta ve denetim ve destek görerek çalışmaktadırlar. Bundan başka bazı tarihçiler bu iki denemeye de şüpheli yaklaşır. Nedeni kaynaklardan teyit edilemiyor olmasıdır. Abartılı üslubuyla dikkat çeken Evliya Çelebi'nin seyahatnamesi'nin bu derece önemli bir iddiayı referans almak için güvenilir bulanamamasıdır. Çünkü uçuşlarla ilgili tek kaynak Seyahatname'dir. Günümüzde bu olaylarla ve kişilerle ilgili yanlış bilinen birçok bilginin ve iddianın Seyahatname'de yer almadığı ve tamamen kurgudan ibaret olduğu unutulmamalıdır. Tarihçi Erhan Afyoncu ise Evliya Çelebi'nin güvenilir bir kaynak olduğunu iddia eder. Ona göre Seyahatname'deki birçok bilgi, anlatı devrin başka kaynaklarıyla örtüşmekteyken Lagari Hasan Çelebi'nin tamamen uydurma olarak değerlendirilmesini doğru ve samimi bulmaz. Ona göre bu iki bilim insanı ve uçuş denemeleri gerçek kabul edilmelidir.[38]

Kişiliği

değiştir

Oldukça sert, disiplinli bir kişiliği olan IV. Murad, emirlerinin kesin olarak yerine getirilmesini bekler ve verdiği emirlerin uygulanışını takip ederdi. Emirlerine uyulup uyulmadığını tespit etmek için kıyafet değiştirerek halk arasında gezerdi. Kızdığı zaman kolaylıkla birini ölümle cezalandırabildiği için etrafındakilerin yanı sıra halk üzerinde de büyük bir korku yaratmıştı.[39] IV. Murad bir gün Beşiktaş'tan geçerken öküz arabasıyla oradan geçen bir köylü nedeniyle yolu kapanınca sinirlenerek köylüyü ok ile vurarak yaralamış,[40] bununla da hırsını alamayarak öldürülmesini isteyince, yanında duran Duçe Mehmed'in köylüyü kurtarmak için öldüğünü söylemesi sayesinde köylü ölümden kurtulmuştu.[39][40] Osmanlı tarihinde ilk defa bir Şeyhülislam Ahîzâde Hüseyin Efendi onun emriyle öldürülür. Kuvvetli bir hafızaya sahip olduğu kabul edilir. Sporcu kişiliği ve güçlü bir yapıya sahip oluşu ile bilinen IV. Murad, ata binip dolaşmayı severdi. Tütün ve afyondan nefret ederdi.[41][42] Mehmet Halife adlı bir Osmanlı tarihçisi, Tarih-i Gılmâni adlı eserinde Sultan IV. Murad ile ilgili şöyle söylemektedir: Düşmanın kökünü kesti, eşkıyadan intikam aldı. O güruhun hiçbiri elinden canını kurtaramadı. Revan ile Bağdat'ı alıp Kızılbaş'ı kahretti Sağ kalaydı eğer bütün İran'ı ve Turan'ı alırdı. Cihanda on yedi yıl saltanat sürdükten sonra sonunda Allah'ın emriyle onun da devri son buldu.

Merhum Sultan Murat gayet yiğit, boylu boslu ve heybetli idi. Öylesine iyi cirit ve ok atardı ki, akranı bulunmazdı. Ciritine kimse dayanamazdı. Merhum, cirit ile sekiz Arnavut kalkanını delip Budin'e göndermiştir. Bir okla on iki zırhı delip Mısır'a göndermiştir.[43] IV. Murad Arapça ve Farsça bilmekteydi.

 
IV. Murad

Fiziksel kuvveti

değiştir

IV. Murad Osmanlı sultanları arasında fiziksel kuvvetiyle ünlüdür. Kaynaklarda geniş omuzlu, heybetli bir kimse olarak anlatılan IV. Murad'ın oldukça kuvvetli olduğu bilinir.[44] Silâhdar Mûsâ Paşa'yı kuşağından tutup kaldırarak Has Oda'yı birkaç kez dolaştırdıktan sonra yere indirdiği söylenir.[44][45] Devrin tanınmış pehlivanlarıyla güreştiği, 200 okkalık gürz kullandığı, kılıç, ok gibi silâhları kullandığı belirtilir.[44] Ata binmeyi seven IV. Murad'ın cirit oyununa merakı vardı.[45] Padişahın tek kolla 60 kilogramlık gürzleri ve 50 kilogramlık yayları ustalıkla kullandığı, Revan Seferi'nde top güllelerini tek başına topa sürdüğü, İran'dan hediye olarak gelen ve esneklik mukavemeti az olduğu için tek kişinin çabasıyla kurulamaz olarak kendine takdim edilen bir yayı çok kişiye denetmiş, ancak tek başına kimsenin kuramaması üzerine yayın iki ucunu içe doğru esneterek yay telini diğer ucada yetiştirerek tek başına 2 kez kurduğu söylenir. Bir gece Bağdat'ta onu öldürmek için odasına giren 4 celladı kendinin öldürdüğü iddia edilir. Konya'da ağabeyi Genç Osman'ın infazında rol oynadığı iddia edilen iki eski yeniçeriyi kalabalığın arasında tanımış ve gürzüyle öldürmüştür. Hindistan'dan gelen bir elçi heyeti IV. Murad'a çok sağlam ve her darbeye karşı dayanıklı bir kalkan hediye etmiştir. Kalkanın sağlamlığını denemek isteyen Padişah adamlarına kalkanı bir yere asmalarını söyler, kalkan asıldıktan sonra bu kalkana ok atışları yapmış bu kalkanı defalarca delmiştir. IV. Murad'ın gürzü ve yayı şu an Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir.

 
Revan Seferi güzergahı (1635)

Askerî başarıları

değiştir

IV. Murad devrindeki en önemli askerî olay Safevîler'e karşı girişilen 1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşı'dır. Bu savaşta Osmanlı orduları Revan Seferi ile Doğu Anadolu Bölgesi, Ahıska, Revan ve Kafkaslar'ın önemli bir bölümünü ele geçirmiştir. Anadolu'da bozulan otoriteyi sağlamak adına bu seferi ve Bağdat seferini bir fırsat olarak görmüştür. Bu yüzden geçtiği birçok yerde hakkında şikayette bulunulan birçok devlet görevlisini, isyancıyı ve Safevi ajanını infaz ettirmiştir.[kaynak belirtilmeli] Anadolu, Kanuni Sultan Süleyman'dan beri ilk defa padişahı Anadolu'da görme fırsatını bu seferlerle bulmuştur. 1638 yılındaki Bağdat Seferi ile 1624'ten beri İran işgali altında bulunan bu şehri yeniden Osmanlı topraklarına katmıştır. Bağdat Seferi, Osmanlı tarihinin en gösterişli seferlerinden birisi olmuş ve padişah büyük bir komutan edasıyla Doğuda varlık göstermiş, uzun ve kanlı bir kuşatmadan sonra Sünni üstünlüğünü doğuda tekrar tesis etmiş kendi de Bağdat Fatihi olarak anılmıştır. Kuşatma 40 gün sürmüştür. Sefer Genç Osman marşına konu olmuş ve dahası birçok efsane ve menkıbeyle süslenmiştir. Bağdat'ta kuşatma devam ederken tahrip edilen İmam Azam'ın türbesine yüzü olmadığını söyleyerek ziyarette bulunmamış, Bağdat'ı Safevî Şiiler'iden almadıkça da huzuruna çıkmaktan haya ettiğini söylemiştir. Fetihle beraber ilk burasını ziyaret etmesi Sünni İslam çevrelerinde onu bir kahramana dönüştürmüş ve Selahaddin Eyyubi ile kıyaslanmıştır. Sefer sırasında, Anadolu'daki tüm isyanları ve isyan etmesi muhtemel unsurları yok etti. Böylece devlet otoritesi yeniden ve kesin bir şekilde sağlandı. Safeviler, kesin Osmanlı zaferi karşısında çaresiz kalınca barış istemek zorunda kaldılar ve 1639 mayısında Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalandı. Antlaşma neticesinde Mezopotamya Osmanlı egemenliğine girdi ve I. Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı'nın toprağı olarak kaldı. IV. Murad, İstanbul'a döndükten sonra saygın devlet adamlarına, imparatorluğun eski parlak günlerine dönmesine yönelik ekonomik ve siyasi projeler hazırlanması emrini verdi. Ama hastalığı ve erken ölümü, onun imparatorluğu dönüştürme fikirlerine ve çalışmalarına engel oldu.

Ölümü

değiştir
 
IV. Murad'ın son zamanlarında Osmanlı sınırları
 
Sultan IV. Murad'ın I. Ahmed Türbesi içindeki kabri, Sultanahmet Meydanı, İstanbul

IV. Murad, Revan Seferi sırasında ortaya çıkan hastalığı (siroz[46] veya nikris) nedeniyle ciddi sağlık problemleri yaşar. Her ne kadar kısa bir dönemliğine düzeldiyse de 1639 Kasım'ında durumu tekrar kötüleşir.[47] Sağlık durumu git gide kötüleşen IV. Murad, kardeşi Şehzâde Kasım'ı boğdurduğu odada henüz 27 yaşında iken 1640 yılında öldü.[19][48][49]

IV. Murad dönemi Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama döneminde toparlandığı bir dönem olarak kabul edilir. Bu toparlanma ölümü ile bozulmuş ve 1656 yılında Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazam olmasına kadar da tekrar sağlanamamıştır. IV. Murad'a devlet idaresinde yol gösterici olması için Koçi Bey tarafından risaleler hazırlanmıştır. Bu risalelerde padişahın isteği üzerine devletin gücündeki zayıflamanın ve bozulmanın nedenleri ortaya konmuş ve çözüm için öneriler üretilmiştir. "Muradi" mahlasıyla hem divan hem aşık tarzı şiirler yazmıştır. Döneminde halk edebiyatı büyük gelişme göstermiş, manzumelerine şairler tarafından nazireler yazılmıştır. Yazdığı divan şiirlerini düzenlemesi için Vehbi Osman Çelebi'ye emanet etmiş fakat ölümüyle birlikte bu divan ortadan kaybolmuştur. Hattattır. talik yazıda kendi geliştirmiştir. İcazetini hat hocası Tulumcuzade Abdurrahman Efendi'den almıştır. Güzel yazıya ve musikiye ilgi duymuştur. Mehter müziğinin önde gelen bestekârları arasında sayılan IV. Murad'ın sözlü eserleri yanında saz eserleri de bestelediği bilinmektedir. Yılmaz Öztuna onun bestelediği 15 eserinin listesini vermiştir. Sözleri de kendine ait olan "Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan" ilahisi de bu bestelerden birisi olarak kaydedilir. (Bazı araştırmacılar bu ilahinin IV. Murad'a değil III. Murad'a ait olduğunu ileri sürer.) Dönemin önemli simalarından Evliya Çelebi, onun huzurunda yapılan edebiyat ve musiki cemiyetlerinden genişçe söz etmektedir. Bunlar arasında Kör Hasanoğlu Mehmet Çelebi'nin haftada iki gece padişahın huzurunda hayal oyunu sergilemesi de vardır. İtalyan düşünürü Machiavelli'nin "Prens" adlı eserini Türkçeye çevirtmiştir. Okçuluğa ve topçuluğa ilgi duymuştur. Hobi olarak yay ve kiriş imal eder, seferlerde kendi top atışları yapardı. Cirit atardı. Matrak oyununa (eski bir savaş sporu) ilgi duyar ve iyi bir icracısı (matrakbaz) sayılırdı. Saray ahırında 300'den fazla seçme binek, 50'ye yakın da yarış atı bulundurmuştur. Kendi şahsına mahsus 9 atı vardı. Bu atlar öldüğü zaman gelenek icabınca cenazesinde ters bir şekilde eğerlenerek kortejde yürütülmüştür. Revan ve Bağdat seferleri boyunca gördüğü vakıf eserlerini tamir ettirmiştir. Fırat Nehri'nin Elazığ'ın kuzeyinde kalan bölümü bugün onun adını taşır. Topkapı Sarayı'na Revan ve Bağdat köşklerini yaptırmıştır. Bizzat kendinin komuta ettiği iki büyük sefer icra etmiştir. Bu seferlerine sorguçlu bir miğfer ve zırh giyerek gitmiş ve aynı kıyafetlerle geri dönmüştür. Bağdat Seferi'nden yine aynı kıyafetlere ek olarak bir pars postu giyerek dönmesi dikkat çekici bulunmuştur. Doğu'ya yaptığı iki büyük sefer ve İstanbul dışındaki gezileri IV. Murad'ın haremden uzak kalmasını gerektirmiştir.[50] IV. Murad donanmaya da büyük yatırımlar yapmış ve Otuz Yıl Savaşları'ndan faydalanarak Venedik üzerine bir sefer hazırlığı yaptırmıştır. Hazırlanan donanma Girit'in fethinde büyük faydalar sağlamıştır. Başarıları ve askerliğe yatkınlığıyla ordu ve halk tarafından saygı duyulan bir padişah olmuştur. Özlenen karizmatik padişah figürünü fazlasıyla sergilemiş bu yüzden de hakkında birçok menkıbe üretilmiş ve Anadolu'da birçok yerel yapıya adı verilmiştir. İlber Ortaylı, IV. Murad'ı "Prens Eugen ile birlikte 17. yüzyılın en büyük iki mareşalinden biri" ölümünü de "büyük bir kayıp" olarak tarif eder.[51]

  1. Ayşe Haseki Sultan[50]

Çocukları

değiştir

Sultanın dönemdaşı olan seyyah ve yazar Evliya Çelebi, IV. Murat'ın çocuklarının sayısını 32 olarak belirtir.[52] Fakat Evliya Çelebi, kızı İsmihan Kaya Sultan[53] dışında sayısını verdiği bu çocuklar hakkında özel bir malumat vermemiştir. Çelebi, İstanbul seyahatnamesinde Kaya Sultan'ın doğumu münsabetiyle İstanbul'da yapılan şenliklerde atılan havai fişeklerden bahseder.[53] Ayrıca boğazda yine Kaya Sultan'a ait bir yalıyı tarif eder.[53] Çok genç yaşta ölen Sultan IV. Murat'ın erkek çocuğunun olmayışından ötürü tahta kendinden sonra, veliahtı olan en küçük erkek kardeşi Sultan İbrahim'in geçtiği malum olmakla beraber çeşitli kaynaklar ona başka çocuklar da isnat etmişlerdir. Bunların isimleri şöyledir;

Görseller

değiştir

Ayrıca bakınız

değiştir

Popüler kültürdeki yeri

değiştir

Kaynakça

değiştir
Özel
  1. ^ "Divan Sahibi Osmanlı Sultanları ve Mahlasları/Tarih/milliyet blog". blog.milliyet.com.tr. 18 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ocak 2022. 
  2. ^ E. van Donzel, Islamic Desk Reference: Compiled from the Encyclopaedia of Islam, Brill Academic Publishers, s. 219
  3. ^ Robert Bator, Daily Life in Ancient and Modern Istanbul, Runestone Press, s. 42
  4. ^ Douglas Arthur Howard, The History of Turkey, Greenwood Press, s. 195
  5. ^ Sertoğlu, Mithat, "IV. Murad", Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 3
  6. ^ a b c Afyoncu, Erhan, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu, "IV. Murad ve Dönemi" başlıklı bölüm, Yeditepe Yayınları.
  7. ^ a b c d Özcan, Abdülkadir, "IV. Murad Kimdi? IV. Murad devrin İskender'i mi? Osmanlı'nın Neron'u mu?" başlıklı yazısı, Ağustos 2015, Derin Tarih, sayı: 41
  8. ^ Koçu, Reşad Ekrem, Tarihimizde Garip Vakalar, Varlık Yayınları, s. 120
  9. ^ Zinkeisen, Johann Wilhelm, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Cilt 4, Yeditepe Yayınları, s. 54
  10. ^ a b Sertoğlu, Mithat, IV. Murad, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 25-31
  11. ^ a b Naima Tarihi II, Bahar Matbaası, İstanbul, 1968, s. 982
  12. ^ Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt 1, s. 11-12
  13. ^ İnalcık, Halil, "Kösem Sultan: İç Savaş Dönemi 1623-1632", NTV Tarih, Mart 2012, s. 52
  14. ^ Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt: 31, s. 177
  15. ^ Hopkins, Kate (03-24-2006)Food Stories: The Sultan's Coffee Prohibition 18 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  16. ^ a b İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Cilt 3, TTK Yayınları, s. 192.
  17. ^ Abdülbaki Gölpınarlı, 100 Soruda Türkiye'de Mezhepler ve Tarikatlar, Gerçek Yayınları, s. 88.
  18. ^ Büyük Lûgat ve Ansiklopedi, 6. cilt, s. 199
  19. ^ a b "Türk Tarih Kurumu, Osmanlı Padişahları". 27 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mart 2020. 
  20. ^ Mithat Sertoğlu, IV. Murad, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 67.
  21. ^ Emin Efendi, Osmanlı Hayatından Kesitler, İnsan Yayınları, s. 187.
  22. ^ Naima Tarihi, Cilt 3, Bahar Matbaası, İstanbul, 1968, s. 1221.
  23. ^ Halman, Talât Sait, Türk Edebiyatı Tarihi, Cilt II, Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2006, s. 246
  24. ^ İnalcık, Halil, Osmanlı ve Modern Türkiye, Timaş yayınları, s. 227
  25. ^ Johann Wilhelm Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi 4, Yeditepe Yayınları, s. 109.
  26. ^ İlber Ortaylı, İstanbul'dan Sayfalar, Hil Yayınları, s. 57.
  27. ^ Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt: 11, sayfa: 129.
  28. ^ Türkiye Tarihi 3, Yayın Yönetmeni: Sina Akşin, Cem Yayınları, s. 294.
  29. ^ a b c d e Sertoğlu, Mithat, IV. Murad, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 40-51
  30. ^ a b c d e f Koçu, Reşad Ekrem, Yeniçeriler, Doğan Kitap, s. 260-267
  31. ^ Sakaoğlu, Necdet, Bu Mülkün Sultanları, Alfa Yayınları, s. 229
  32. ^ a b Mufassal Osmanlı Tarihi, cilt: IV, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. 1937
  33. ^ a b Naima Tarihi III, Bahar Matbaası, İstanbul, 1968, s. 1383-1384
  34. ^ Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt: 32, s. 336
  35. ^ Naima Tarihi III, Bahar Matbaası, İstanbul, 1968, s. 1429 - 1453
  36. ^ Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, Cilt: I, 1. Kitap, Yapı Kredi Yayınları, s. 181-182
  37. ^ a b c d e Naima Tarihi III, Bahar Matbaası, İstanbul, 1968, s. 1380-1383
  38. ^ Osmanlı'nın Hayaleti, Erhan Afyoncu
  39. ^ a b Mufassal Osmanlı Tarihi, cilt: IV, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. 1939-1940
  40. ^ a b Naima Tarihi III, Bahar Matbaası, İstanbul, 1968, s. 1275-1276
  41. ^ Erhan Afyoncu, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu, Yeditepe Yayınları, IV. Murad bölümü.
  42. ^ ""Osmanlı'yı dedelerimin içkisi yıktı", Murat Bardakçı, 5 Mayıs 2013". 17 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mart 2016. 
  43. ^ Efe, Ahmet (2014). Çocuklar Ve Gençeler İçin Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi. Ankara: Akçağ Yayınevi. s. 268. ISBN 978-975-338-829-0. 
  44. ^ a b c Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt: 31, s. 182
  45. ^ a b Akşit, Niyazi, Padişahlarla Osmanlı Tarihi, Dilek Yayınları, s. 135
  46. ^ Peçevî Tarihi, 2. cilt, Neşriyat Yurdu, s. 518
  47. ^ "MURAD IV". Kasım ayında avlanmak üzere gittiği Beykoz taraflarında tekrar ağırlaşınca etrafındakilerin tavsiyesiyle aşırı derecede kullandığı içkiden vazgeçti. TDV İslam Ansiklopedisi. 18 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ekim 2020. 
  48. ^ İslam Ansiklopedisi, cilt: 31, sayfa: 182
  49. ^ "Murad IV: Ottoman sultan". Murad’s untimely death was caused by his addiction to alcohol. Encyclopedia Britannica. 5 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ekim 2020. 
  50. ^ a b Sakaoğlu, Necdet, Bu Mülkün Kadın Sultanları, Alfa Yayınları, s. 328-329
  51. ^ "İlber Ortaylı En Son Ne Zaman Aşık Oldu | Cahille Sohbeti Kestim". KAFA TV. 25 Mart 2022. 25 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2022. 
  52. ^ a b c d e "MURAD IV". TDV İslâm Ansiklopedisi. 18 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2024. 
  53. ^ a b c Evliya Çelebi, İstanbul Seyahatnamesi, Yapı Kredi Yayınları
  54. ^ a b c Sakaoğlu, Necdet, Bu Mülkün Kadın Sultanları, Alfa Yayınları, s. 332-333
  55. ^ Uluçay, M. Çağatay. Padişahların Kadınları ve Kızları. Ötüken Yayınları. s. 89. 
Genel

Dış bağlantılar

değiştir

  Wikimedia Commons'ta Murad IV ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur

IV. Murad
Doğumu: 27 Temmuz 1612 Ölümü: 8 Şubat 1640
Resmî unvanlar
Önce gelen
I. Mustafa
 
Osmanlı Sultanı

10 Eylül 1623 - 9 Şubat 1640
Sonra gelen
İbrahim
Sünni İslam unvanları
Önce gelen
I. Mustafa
İslam Halifesi
10 Eylül 1623 - 9 Şubat 1640
Sonra gelen
İbrahim