Sultan

İslam devletlerinde hükümdarlara verilen bir lakap
10 Temmuz 2024 tarihinde kontrol edilmiş kararlı sürüm gösterilmektedir. İnceleme bekleyen 3 değişiklik bulunmaktadır.

Sultan (Arapça: سلطان sulṭān, [sʊlˈtˤɑːn, solˈtˤɑːn]), tarihte pek çok farklı anlamda kullanılmış olan İslamî bir sıfattır. Sözcük olarak "güç", "otorite", "yönetici" anlamlarına gelir. Genelde bağımsızlığını ilan eden İslam hükümdarları tarafından kullanılmıştır.

İslâm devletlerinde, hükümdara verilen sultan denilen unvan.

Sultan tabiri, Müslüman hükümdarlarının özellikle Sünnî kısmına ait bir unvandır. Sözcük, Arapçadan alınmış olup, iktidar sahibi demektir. Daha sonraları, hakimiyet, delil ve bürhan manâsına da alınmıştır. Sultan unvanını ilk defa 11. asrın ilk yıllarında, Gazne’de hükümdar bulunan Mahmud Gaznevî kullandı.

Hilâfet, Emevî ve Abbasî sultanlarında bulunduğundan, bunlara mecazen halife, diğer büyük İslâm devletlerinin emirlerine, hükümdarlarına sultan denildi.

Sultanlık, Gazneliler'den, Selçuklular'a ve onlardan da Osmanlılar'a geçti. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'e, Abbasî hilâfet merkezini, Şiî Büveyhoğullarının baskısından kurtardığından Abbasi halifesi tarafından "Karaların ve Denizlerin Sultanı" unvanı verilmişti.

Fatih Sultan Mehmed

Osmanlı Sultanları, Orhan Gazi'den başlayarak, kitabelerinde hep sultan tabirini kullandılar. Sikke üzerinde ilk defa sultan sıfatını kullanansa I. Murad Han'dır. Emir Süleyman’ın sikkelerinde yalnız “Emir Süleyman” ibaresi görülür. Çelebi Sultan Mehmed, Sultan ve Sultan-ı Âzam, Es-Sultan-ül Melik-ül Âzam ibaresi bulunan ve Akçe-i Osmanî denilen gümüş sikkeleri kestirdi. II. Murad Han'ın bazı sikkelerinde Sultan unvanı bulunduğu gibi, halefleri de paralarında bu tabiri bol miktarda kullanmışlardır. Sultan Çelebi Mehmed’e kadar Osmanlı padişahları için resmî kayıtlarda Sultan yerine “Bey” unvanı kullanılmıştır. Sultan sözcüğü Sultan-üs-Selâtin, Sultan-ül-Mücâhidin, Sultan-ül-Guzât, Emir-ül-Kebir unvanları saygı amaçlı ya da genel olarak, padişahlar hakkında kitaplara ve kitabelere yazılmıştır.

Abbasî Halifesi, Sofya’nın fethi üzerine Murad Hüdâvendigâr’a yazdığı mektupta “Sultan-ül-Guzât, El-Mücâhidin” diye hitap ediyordu.

Batı dillerinde mutlak anlamda Sultan sözcüğü, yalnız İstanbul’da oturan padişah anlamına gelir. Türkler ise kendi hükümdarlarına yalnız kullanırken, Sultan değil, Padişah derler. Sultan sözcüğünü, ancak isimle beraber, Sultan Osman, Sultan Abdülaziz şeklinde kullanır veya Murad Han, Abdülmecid Han derler. Yalın sözcük olarak “Padişah” kullanırlardı.

Padişah, Türk imparatoru sıfatıyla Hakan, İslâm imparatoru sıfatıyla sultandı. Padişahların kız ve erkek çocukları, anneleri ve kadınları, erkek ve kız kardeşleri için de adından sonra veya önce, Hatice Turhan Sultan’da olduğu gibi, sultan unvanı kullanılırdı; fakat anca ve anca adları ile Sultan denmesi gerekmiyordu. Unvanları ile de söylenebilirdi. Kız çocuğa Hanım Sultan, erkek çocuğa (II. Mehmed'e kadar) Çelebi Sultan, annelere Valide Sultan, padişaha çocuk doğurmuşlara Haseki Sultan, erkek kardeşe Mihraç Sultan, kız kardeşe Mihrace Sultan unvanı verilmiştir.

Osmanlılar tarafından, hem Padişahlar hem de hanedanın kadın üyeleri için kullanılmıştır; örneğin Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan.

Eski Sultanlar ve Sultanlık

değiştir

Ortadoğu ve Merkezi Asya

değiştir

Kuzey Afrika

değiştir

Batı ve Merkezi Afrika

değiştir

Güney Asya

değiştir

Çağdaş Sultanlıklar

değiştir