Rudolf Höß

Auschwitz toplama kampının ilk komutanı

Rudolf Franz Ferdinand Höss (ayrıca Höß, Hoeß veya Hoess olarak da bilinir; 25 Kasım 1901 - 16 Nisan 1947),[1][2][3] Holokost faili Alman SS subayı. Höss, Auschwitz toplama ve imha kampında en uzun süre görev yapan komutandı (4 Mayıs 1940'tan Kasım 1943'e ve yine 8 Mayıs 1944'ten 18 Ocak 1945'e kadar). Hitler'in "Nihai Çözüm" olarak bilinen Nazi işgali altındaki Avrupa'da Yahudi nüfusunu sistematik olarak yok etme emrini hızlandırmanın yollarını test etti ve uyguladı. Astlarından biri olan Karl Fritzsch'in girişimiyle Höss, 1 milyondan fazla insanın öldüğü gaz odalarında[4][5] kullanılmak üzere Zyklon B pestisitini tanıttı.[6]

Rudolf Höß
DoğumRudolf Franz Ferdinand Höß
25 Kasım 1901(1901-11-25)
Baden-Baden, Baden Büyük Dükalığı, Alman İmparatorluğu
Ölüm16 Nisan 1947 (45 yaşında)
Auschwitz-Birkenau, Oświęcim, Polonya
Ölüm sebebiAsarak idam
Suçlamaİnsanlığa karşı suçlar
Mahkûmiyet cezasıÖlüm cezası
Evlilik
Hedwig Hensel (e. 1929)
Çocuk(lar)5

Bu kampta savaş sırasında 1 milyondan fazla öldürülen insanın katili olduğu düşünülmektedir. II. Dünya Savaşının bitiminden sonra, bir sene yer altında kalmayı başaran Höss, Şubat 1946'da tutuklandı, 2 Nisan 1947 günü Polonya Yüksek Mahkemesi tarafından ölüme mahkûm edildi ve 16 Nisan 1947 günü Auschwitz'de asıldı. Daha önce cinayet suçundan 5 yıl hapis yatmıştır.

Gençliği

değiştir

Höss, sıkı bir Katolik ailenin çocuğu olarak Baden-Baden'de doğdu, ancak daha sonra resmi olarak Katolik Kilisesi üyeliğinden feragat edilmiştir. Annesi Lina Speck ve babası Franz Xaver ile yaşadı. Hess üç çocuğun en büyüğü ve tek oğluydu. 11 Aralık 1901'de Rudolf Franz Ferdinand olarak vaftiz oldu. İlkokul'a gitti ve otobiyografisine göre hiç oyun arkadaşı yoktu ve yalnız bir çocukluk geçirdiğini belirtmiştir. Otobiyografisinde, gençliğinde kısa bir süre Çingeneler tarafından kaçırılmış olduğunu iddia etmiştir. Babası, Alman Doğu Afrikası'nda görev yapmış eski bir subaydı ve sonradan rahiplik yapmaya karar verdi. Katı dini ilkeler ve askeri disiplin ile oğlunu yetiştirdi. Höss, neredeyse fanatik bir inanç ile büyüdü. Kısa süre sonra, Höss'ün babası öldü ve askeri yaşama doğru harekete başladı.

I. Dünya Savaşı'nda

değiştir

I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde, kısa bir süre askerî hastanede görev yaptı. 14 yaşında gönüllü olarak, babasının ve dedesinin eski alayı olan Alman Ordusu'nun 21. Alayına başvurdu. 15 yaşına geldiğinde, Kut-el-Amara'da, Filistin'de ve Bağdat'ta Osmanlı 6. Ordusu ile beraber savaştı. Türkiye'de bulunurken, Feldwebel (çavuş) rütbesine yükseldi ve 17 yaşındayken orduda en genç astsubay oldu. Savaşta üç kez yaralandı ve sıtma hastalığına yakalandı. Osmanlı Ordusu tarafından kendisine Gelibolu Yıldızı madalyası ve Alman Ordusu'ndan da birinci sınıf Demir Haç ve ikinci sınıf Demir Haç madalyası verildi. Höss, süvari birliği komutanı olarak görev yaptı.

Almanya'nın teslim olmasından sonra, orta öğrenimini tamamladı. Savaş sonrası Almanya'da kaos oluşmuştu. Milliyetçi paramiliter gruplara katıldı ve bunun ardından, ilk önce Doğu Prusya gönüllü Kolordusuna ve Baltık alanında, Silezya ve Ruhr Bölgesi'nde Freikorps Rossbach'a katıldı. Silezya isyanları sırasında Fransız işgal kuvvetlerine karşı ve Polonya halkına karşı gerilla saldırılarına katıldı.

Nazi kariyeri

değiştir

Höss, resmen 1922 yılında Katolik Kilisesi'nde üyeliği feragat ve yakında Adolf Hitler'in Münih konuşmasını dinledikten sonra Nazi Partisine (Parti Üye No 3240) katıldı. Bir yıl sonra, 31 Mayıs 1923'te, Mecklenburg'da Höss'ün ve Freikorps üyeleri daha sonra Hitler'in özel sekreteri oldu. Bir cinayetten suçlu bulundu ve Brandenburg Cezaevi'nde 10 yıla mahkûm edildi. Martin Bormann ise bir yıl hapis cezası aldı.

Genel af kapsamında Temmuz 1928 yılında serbest bırakıldı. 17 Ağustos 1929'da, Hedwig Hensel (d. 3 Mart 1908 - ö. 1989) ile evlendi. Birlikte 1930 ile 1943 yılları arasında iki oğlu ve üç kızı olmak üzere toplam beş çocukları oldu.

20 Eylül 1933'te SS üyeliği başvurusunda bulundu ve bu isteği 1 Nisan 1934 tarihinde kabul edildi. Haziran 1934 yılında aktif olarak SS-Mann saflarına katılması için Himmler'in çağrısı oldu. İlk kez 1929 yılında Himmler ile tanıştı. Aynı yıl, SS-Totenkopfverbände birimine geçti ve Aralık ayında Blockführer görevini üstlenerek Dachau toplama kampına atandı. Dachau'da Höss'ün akıl hocası Theodor Eicke idi. Dachau görev yaptığı dört yıl sonunda, mahkûmların mülkiyet yönetici olarak görev yapıyordu.

1938'de SS-Hauptsturmführer (yüzbaşı) rütbesine terfi etti ve Sachsenhausen toplama kampında Hermann Baranowski'nin emir subayı yapıldı. 1939 yılında Waffen-SS'e katıldı.

 
Rudolf Höss Nürnberg mahkemelerinde

1 Mayıs 1940'ta Batı Polonya'da, Almanya Yukarı Silezya iline dahil olan bir bölgede, bir cezaevi kampı komutanı olarak atandı. Kamp Oświęcim ilçesi yakınlarında eski bir Avusturya-Macaristan (ve daha sonra Polonya) kışlası etrafında inşa edilmiştir. Kampın Almanca adı Auschwitz'di. Höss, karısı ve beş çocuğu ile birlikte Auschwitz toplama kampının yanında bir villada yaşadı.

Haziran 1941'de, Höss'ün mahkemedeki ifadesine göre, "özel bir emir almak için" Reichsführer-SS Heinrich Himmler ile bir toplantı için Berlin'e çağrıldı. Himmler, Hitler'in Avrupa'nın Yahudilerden fiziksel olarak yok edilmesi emrini verdiğini söyledi. Himmler bu amaçla demiryolu ile, kolay erişim nedeniyle Auschwitz'i seçtiğini söyledi.

10 Kasım 1943 tarihinde, Richard Glücks'ün altında toplama kamplarının müfettiş yardımcısı olarak atandı.

Yakalanması, yargılanması ve ölümü

değiştir

Savaşın son günlerinde, Himmler tarafından Alman Deniz Kuvvetleri personeli arasında kendisini gizlemesi tavsiye edildi. Neredeyse bir yıl boyunca tutuklanmadı. İngiliz birlikleri tarafından 11 Mart 1946'da, bir çiftçi kılığında ve Almanya doğumlu, Yahudi asıllı Franz Lang ismiyle yakalandı.

15 Nisan 1946 tarihinde Nürnberg Uluslararası Askeri Mahkemesinde sorgulandı. Burada suçları ile ilgili ayrıntılı ifade verdi. Höss, 5 Nisan 1946'da Nürnberg'de yaptığı beyanda şunları söyledi:[1]

Auschwitz'e 1 Aralık 1943'e kadar komuta ettim ve orada en az 2.500.000 kurbanın gaz verilerek ve yakılarak idam edildiğini ve yok edildiğini, en az yarım milyon kişinin de açlık ve hastalığa yenik düştüğünü ve toplamda yaklaşık 3.000.000 kişinin öldüğünü tahmin ediyorum. Bu rakam, Auschwitz'e mahkum olarak gönderilen tüm kişilerin yaklaşık %70 veya %80'ini temsil ediyor, geri kalanı, toplama kampı endüstrilerinde köle işçiliği için seçilip kullanılıyor. İdam edilen ve yakılanlar arasında, normal Wehrmacht subayları ve adamları tarafından işletilen Wehrmacht nakliye araçlarıyla Auschwitz'e teslim edilen yaklaşık 20.000 Rus savaş esiri de vardı. Toplam kurban sayısının geri kalanında yaklaşık 100.000 Alman Yahudisi ve Hollanda, Fransa, Belçika, Polonya, Macaristan, Çekoslovakya, Yunanistan veya diğer ülkelerden çok sayıda vatandaş vardı. 1944 yazında Auschwitz'de tek başımıza yaklaşık 400.000 Macar Yahudisini idam ettik.[7]

Üç buçuk milyon insanı öldürmekle suçlandığında Höss şu cevabı verdi:

Hayır. Yalnızca iki buçuk milyon, geri kalanı hastalık ve açlıktan öldü.[8]

Amerikalı askeri psikolog Gustave Gilbert, Höss'le ifade verdiği Nürnberg duruşmaları sırasında yaptığı görüşmelerden sonra şunları yazdı:

Tüm tartışmalarda, Höss oldukça gerçekçi ve kayıtsız, işlediği suçun büyüklüğüne gecikmiş bir ilgi gösteriyor, ancak birisi ona sormasaydı bunun asla aklına gelmeyeceği izlenimini veriyor. Herhangi bir pişmanlık belirtisi bırakmayacak kadar kayıtsızlık var ve asılma ihtimali bile onu gereğinden fazla strese sokmuyor. Entelektüel olarak normal olan, ancak şizoid ilgisizliğe, duyarsızlığa ve empati eksikliğine sahip olan bir adamın genel izlenimi, açık bir psikotikte bundan daha aşırısı olamaz. [9]

25 Mayıs 1946'da Höss, Polonyalı yetkililere teslim edildi ve Polonya'daki Yüksek Ulusal Mahkeme onu cinayetten yargıladı. Höss, Kraków'da yazdığı Auschwitz'deki Nihai Çözüm hakkındaki makalesinde daha önce verilen ölü sayısını revize etti:

Ben toplam sayıyı hiçbir zaman bilemedim ve bir tahminde bulunmama yardımcı olacak hiçbir şeyim yok.

Sadece Eichmann ve yardımcıları tarafından bana tekrarlanan daha büyük eylemlere dahil olan rakamları hatırlayabiliyorum.

Yukarı Silezya ve Genel Hükümet'ten 250.000

Almanya ve Theresienstadt 100.000

Hollanda 95.000

Belçika 20.000

Fransa 110.000

Yunanistan 65.000

Macaristan 400.000

Slovakya 90.000 [Toplam 1.130.000]

Daha küçük eylemlerin rakamlarını artık hatırlamıyorum ama yukarıda verilen rakamlarla karşılaştırıldığında bunlar önemsizdi. Toplam 2,5 milyonu çok yüksek buluyorum. Auschwitz'in bile yıkıcı yeteneklerinin sınırları vardı.[10]

Höss anılarında kendisini kaçıran Britanyalıların elinde kötü muamele gördüğünü iddia etti:

İlk sorguda delil elde etmek için beni dövdüler. İmzaladığım halde tutanakta ne yazdığını, ne söylediğimi bilmiyorum çünkü bana içki içip kırbaçla dövdüler. Bu benim bile dayanamayacağım kadar fazlaydı. Kırbaç benimdi. Şans eseri karımın bagajına girmiş. Mahkumlar şöyle dursun, atıma neredeyse hiç dokunulmamıştı. Her nasılsa sorgulayıcılardan biri muhtemelen onu sürekli mahkumları kırbaçlamak için kullandığımı düşünmüştü.

Birkaç gün sonra Britanya bölgesindeki ana sorgulama merkezi olan Weser Nehri kıyısındaki Minden'e götürüldüm. Orada bana daha da kaba davrandılar, özellikle de binbaşı olan ilk İngiliz savcıya. Cezaevindeki koşullar ilk savcının tavrını yansıtıyordu. [...]

Daha önce bulunduğum yerle karşılaştırıldığında, IMT'de (Uluslararası Askeri Mahkeme) tutukluluk sağlık kaplıcasında kalmak gibiydi. [11]

Duruşması 11 Mart'tan 29 Mart 1947'ye kadar sürdü. Höss, 2 Nisan 1947'de asılarak idam cezasına çarptırıldı. İdam edilmeden dört gün önce Höss'ün işlediği suçların büyüklüğünü kabul etti ve savcıya bir mektup gönderdi:

Vicdanım beni aşağıdaki açıklamayı yapmaya mecbur ediyor. Hapishane hücremin yalnızlığında, insanlığa karşı ağır bir günah işlediğimi acı bir şekilde anladım. Auschwitz Komutanı olarak 'Üçüncü Reich'ın insanları yok etmeye yönelik zalim planlarının bir kısmını gerçekleştirmekten sorumluydum. Bunu yaparak insanlıkta korkunç yaralar açtım. Özellikle Polonya halkına anlatılamaz acılar çektirdim. Bunun bedelini hayatımla ödeyeceğim. Rabbim bir gün yaptıklarımı bağışlasın. Polonya halkından af diliyorum. Polonya hapishanelerinde ilk kez insani nezaketin ne olduğunu deneyimledim. Tüm yaşananlara rağmen hiç beklemediğim ve beni çok utandıran insani muameleyle karşılaştım. İnsanlığa karşı işlenen korkunç suçlara ilişkin artık ortaya çıkan gerçekler, bu tür zalimce eylemlerin tekrarını sonsuza kadar imkansız kılsın.[12]
 
Rudolf Höß idam edilirken

Höss otobiyografisini idam edilmeyi beklerken yazdı, ilk olarak 1951'de Lehçe çevirisiyle ve ardından 1956'da Martin Broszat tarafından düzenlenmiş orijinal Almancasıyla yayınlandı. İki bölümden oluşan otobiyografisi, biri kendi hayatı hakkında, ikincisi ise tanıştığı diğer SS adamları, özellikle Heinrich Himmler ve Theodor Eicke ve diğerleri hakkında.  Mahkumlara kötü muameleden dolayı astlarını ve mahkûm memurları olan Kapoları suçladı. Çabalarına rağmen istismarı durduramadığını iddia etti. Höss ayrıca hiçbir zaman zalim olmadığını ve hiçbir mahkûma kötü muamelede bulunmadığını belirtti. Höss, Hitler ve Himmler'i güçlerini "yanlış ve hatta suç teşkil edecek şekilde" kullanmakla suçladı. Höss kendisini "Üçüncü Reich'ın yarattığı büyük imha makinesinin çarkındaki bir dişli" olarak görüyordu.

Ceza, 16 Nisan'da eski Auschwitz I toplama kampının krematoryumunun yanında infaz edildi. Höss, kampın Gestapo'sunun bulunduğu yerde, bu amaç için özel olarak inşa edilmiş kısa darağacına asıldı. Orada bulunan panodaki yazı şu şekildedir:

Burası Gestapo kampının bulunduğu yer. Kampın yeraltı direniş hareketine karıştığından veya kaçmaya hazırlandığından şüphelenilen mahkumlar burada sorguya çekildi. Pek çok mahkûm dövülme veya işkence sonucu öldü. Savaşın ardından Polonya Yüksek Ulusal Mahkemesi tarafından yargılanıp ölüm cezasına çarptırılan Auschwitz'in ilk komutanı SS-Obersturmbannführer Rudolf Höss, 16 Nisan 1947'de burada asıldı.

Film adaptasyonu

değiştir

Rudolf Höss'ün ve ailesinin Auschwitz toplama kampının yanındaki evlerindeki hayatını konu alan İlgi Alanı isimli film 2 Şubat 2024 tarihinde vizyona girmiştir. Filmin En İyi Film dahil olmak üzere toplam 5 adet Akademi Ödülleri adaylığı bulunmaktır.

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Harding 2013b, ss. 5, 288.
  2. ^ Levy, Richard S. (2005). Antisemitism: A Historical Encyclopedia of Prejudice and Persecution (Two Vol. Set). ABC-CLIO. s. 324. ISBN 978-1-85109-439-4. 8 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2022. 
  3. ^ Evans 2003, s. 218.
  4. ^ Pressac & Pelt 1994, s. 209.
  5. ^ Browning 2004, ss. 526–527.
  6. ^ Piper, Franciszek & Meyer, Fritjof. "Overall analysis of the original sources and findings on deportation to Auschwitz". Review of the article "Die Zahl der Opfer von Auschwitz. Neue Erkentnisse durch neue Archivfunde", Osteuropa, 52, Jg., 5/2002, pp. 631–641.
  7. ^ "Modern History Sourcebook: Rudolf Hoess, Commandant of Auschwitz: Testimony at Nuremberg, 1946". Fordham University. 12 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart 2024. 
  8. ^ PeterApplebome (14 Mart 2007). "Veteran of the Nuremberg Trials Can't Forget Dialogue With Infamy". The New York Times. 7 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mart 2007. 
  9. ^ Gilbert 1995, s. 260.
  10. ^ Höß 1996, s. 39.
  11. ^ Höß 1996, ss. 179–180.
  12. ^ Hughes, John Jay (25 March 1998). A Mass Murderer Repents: The Case of Rudolf Hoess, Commandant of Auschwitz. 2 Mart 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Archbishop Gerety Lecture at Seton Hall University. PDF file, direct download.