Muhammed ve Hristiyanlar
İslam peygamberi Muhammed'in Hristiyanlar hakkındaki görüşleri, onlarla olan temasları yoluyla şekillendi. Muhammed, Hristiyanlık hakkında genel olarak nispeten olumlu bir görüşe sahipti ve bu dinin takipçilerini Musa'ya, Davud'a ve İsa'ya gelen vahyin alıcıları (ehl-i kitap) olarak görüyordu. Ancak onları bazı inançlarından dolayı da eleştirdi.
Muhammed'in Hristiyanlarla ilk temasının, 12 yaşındayken amcası Ebû Talib ile birlikte Suriye'nin güneyindeki Busra'ya yolculuğunda Nestûrî bir rahip olan Bahira ile olduğu bilinmektedir. Muhammed, Mekke'de vahiy aldığını iddia ettiği dönem içerisinde Mekkeli Müslümanlar baskı görmeye başlayınca, takipçilerine Habeşistan coğrafyasındaki Aksum Krallığı'na göç etmelerini tavsiye etti ve Habeşistan'ın o dönemki necaşisi olan Ashame bin Ebcer'e de kendisini İslam'a davet eden ve kendisine gönderdiği Müslüman grubu korumasını talep eden bir mektup yolladı. Habeş necaşisinin de kendisine sığınan Müslüman grubu ülkesine kabul ettiği ve daha sonra İslam'ı kabul etmiş olduğu, bazı İslam kaynaklarında da yer almaktadır. Ayrıca Muhammed'in, Habeş necaşisinin ölümünün ardından onun gıyabında cenaze namazı kıldırdığı da rivayet edilir.
Bunların yanı sıra Muhammed, vahiy aldıktan sonraki dönemde Azize Katerina Manastırı'nın rahipleriyle bir aştiname yaptı ve bu aştinameyle onlara bazı ayrıcalıklar tanıdı. Muhammed daha sonraki dönemlerde, içlerinde Doğu Roma İmparatoru Herakleios'un da olduğu bazı devlet yöneticilerine, onları İslam'a davet eden bazı mektuplar gönderdi. İslam kaynaklarına göre Herakleios, kendisine gelen bu teklifi kabul etmek istese de Bizans Senatosu tarafından eleştirildi ve bu sebepten ötürü bu isteğinden vazgeçti. Muhammed tüm bu olaylardan sonra gözünü, o dönemde bir ticaret merkezi olan Necran'a çevirdi ve buradaki yerli halkla bir anlaşma yaparak onları himayesi altına aldı.
İlk vahiyden önce
değiştirMuhammed'in ilk Şam yolculuğu ve rahip Bahira olayı
değiştirMuhammed, yaklaşık 12 yaşındayken amcası Ebû Talib, kervanıyla beraber Doğu Roma hâkimiyetindeki Suriye'nin Şam kentine doğru yolculuğa çıktı.[1] Bunun haberini alan Muhammed amcasının peşinden giderek amcasına, "Ey amcacığım! Babam yok, annem yok, beni kime bırakıyorsun?" der. Ebû Talib, bunu duyunca etkilenir ve Muhammed'in de kervana katılmasına izin verir. Yolculuk esnasında Busra kentinin yakınlarındaki Kefer köyüne gelirler ve burada mola verirler.[2] Burada bulunan manastırın Nestûrî rahibi Bahira onları son peygamberin dinleneceğini düşündüğü ağacın altında mola verirken görür[3] ve manastırda yemek hazırlatarak kervanı manastıra davet eder. Muhammed'in dışındaki herkes yemeğe katılır. Yemek esnasında Bahira aradığı son peygamberi misafirleri arasında göremeyince "‘Ey Kureyş cemaati! Sizden hiç kimse şu davetimden geri kalmasın, herkes katılsın" der. Bunun üzerine Muhammed de yemeğe katılır. Yemek bitince Bahira, ona Lat ve Uzza hakkında soru soracağını söyler.[4][5] Muhammed bunu duyunca “Ey Bahira! Bana Lat ve Uzza’nın adını anarak bir şey sorma! Vallahi onlar benim için en nefret edilen nesnelerdir." der. Bahira da bunun üzerine "O zaman Allah’a yemin olsun ki soracağıma doğru cevap vereceksin” der ve Muhammed'de Bahira'ya istediğini sorabileceğini söyler. Bahira Muhammed'in verdiği cevaplardan tatmin olur ve onun nübüvvet mührünü görmek istediğini söyler. Muhammed de bunun üzerine nübüvvet mührünü Bahira'ya gösterir ve Bahira da mührü öper. Daha sonra Bahira Ebû Talib'e dönerek Muhammed'in anne ve babasıyla ilgili sorular sorar. Ebû Talib'ten Muhammed'in anne ve babasının öldüğü cevabını alınca "doğru söyledin Ebû Talib! Benim bildiğim de böyledir. Bu yüzden senin bu mübarek çocuğu sağ salim Yahudilerden koruyarak Mekke'ye götürmen lazım. Onu hemen memleketine götür. Vallahi eğer onların bu mübarek çocuktan ve alametlerinden haberleri olursa ona zarar vermeye çalışacaklardır. Zira kutsal kitaplarda geçen alametlerden haberleri vardır" der.[6] Ebû Talib'de Şam'daki işleri bitince Muhammed'i Mekke'ye götürür.[7]
Muhammed'in ikinci Şam yolculuğu
değiştirİbn Sa'd'dan nakledilen bir anlatıma göre Muhammed henüz 25 yaşındadır. Ebû Talib; Muhammed'e Mekke'deki kuraklık yüzünden bir şey kalmadığını, içlerinde Hatice bint Hüveylid'in de olduğu Mekkeli grubun ticaret amacıyla Şam'a doğru gitmeye hazırlandığını ve el-Emin (güvenilir) olarak tanındığı için Muhammed'in de Hatice'nin kervanlarına katılması gerektiğini söyler. Bunun üzerine Muhammed, bu teklifi kabul eder ancak önce Hatice'nin bunu talep etmesini gerektiğini söyler. Hatice de bu konuşmadan haberdar olunca Muhammed'i kervanına davet eder. Muhammed de Ebû Talib'le anlaşarak daveti kabul eder. Hatice de yanlarına Meysere adındaki kölesini verir.[8] Kervan, Suriye'nin güneyindeki Busra'ya varır ve burada din adamlarının dinlendiği bir yerin yakınındaki ağaçlarda mola verir. Buradaki din adamları arasında Nestura adında Nestûrî bir rahip vardı. Bazı rivayetlere göre Bahira öldükten sonra Nestura onun yerine geçmişti. Meysere'yi kervanın içinde görünce tanıyan Nestura, ona ağacın altındaki adamın kim olduğunu sordu. Meysere de "O, Kureyş kabilesinden bir adamdır." dedi ve Nestura da bunun üzerine Meysere'ye "Onun yüzünde kırmızılık var mı?" diye sordu. Meysere'den evet cevabını alan Nestura, "o bir peygamberdir ve peygamberlerin sonuncusudur." dedi.[9]
İlk vahiy
değiştirMuhammed Hira Mağarası'ndaki ilk vahiyden sonra korkarak evine gitmiş ve Hatice'den üzerini örtmesini istemiştir. Daha sonra başından geçenleri anlatınca Hatice de Muhammed'i kuzeni Varaka'ya götürmüştür. Muhammed'in kendisine anlattıklarını dinleyen Varaka, kendisine gelenin melek Cebrâil olduğunu ve kendisine gelenin Musa'ya (bazı kaynaklara göre İsa) gelen Nâmûs-u Ekber (ilahi kanun, Tevrat) olduğunu söylemiş ve ona Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından beklenen son peygamber olduğunu anlatmıştır. Varaka'nın daha sonra "keşke genç olsaydım da kavminin seni çıkaracağı günlerde hayatta olsaydım" demesi üzerine Muhammed, bu duruma şaşırmış ve Varaka da ona vahiy alan bütün peygamberlerin aynı durumla karşılaştığını söylemiştir.[10][11][12]
Habeşistan (Etiyopya) ile ilişkiler
değiştirHabeşistan'a Hicret
değiştirMekkeli Müslümanların çeşitli baskılarla karşı karşıya kalması, Muhammed'in onların Habeşistan'a (günümüzde Etiyopya) sığınmalarını tavsiye etmesine yol açtı.[13] Bu konu hakkındaki en eski açıklama, 8. yüzyıl tarihçisi İbn-i İshak tarafından verilmektedir:[14][15]
Peygamber, ashabının sıkıntısını görünce onlara şöyle dedi: "Eğer Allah bizi bu sıkıntıdan kurtarıncaya kadar Habeşistan'a giderseniz bu sizin için daha iyi olur, çünkü oranın kralı adaletsizliğe tahammül etmez ve orası dost bir ülkedir." Bunun üzerine ashabı, irtidattan korkarak dinleriyle Allah'a kaçarak Habeşistan'a gittiler. Bu, İslam'daki ilk hicrettir.[14][15]
Muhammed, Müslümanları ülkesine kabul etmesi için Habeş necaşisi Ashame'ye bir mektup yazdı:[16][17]
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla,
Allah'ın elçisi Muhammed'den Habeş necaşisi Ashame'ye:
Kendisinden başka ilah bulunmayan gerçek Melik (hükümdar), Kuddûs (mukaddes), Selâm, Mü'min ve Müheymin (koruyucu ve kurtarıcı) olan Allah'a hamd ederim. Tasdik edip şehâdet ederim ki; Meryem oğlu İsa Allah'ın ruhu ve kelimesidir. Bu kelime, kendisine dokunulmamış olan Meryem'e ilka edilmiştir. Böylece Meryem İsa'ya hamile kalmış, Allah ruh ve nefesinden olmak üzere Âdem'i nasıl yarattıysa onu da öylece yaratmıştır. Seni tek olan, eşi ve ortağı bulunmayan Allah'a davet ediyorum. O'na itaat konusunda karşılıklı yardıma çağırıyorum. Beni takip et, bana uy ve bana gelen şeye iman et. Muhakkak ki ben, Allah'ın Resûlüyüm. Bu nedenle seni ve etrafında bulunan askerlerini Allah'a iman etmeye çağırıyorum. Nasihat ve sözlerimi kabul etmenizi tavsiye ederim. Amca tarafından yeğenim olan Cafer'i, yanında az sayıda Müslüman grubuyla beraber sana doğru yola çıkarıyorum. O sana ulaşır ulaşmaz gurur ve azameti bir kenara bırakıp onlara konukseverlik göster. Selam, gerçek hidayet yolu üzerinde bulunanlara olsun.
Kureyşlilerin kaçakları geri istemesi
değiştirKureyşliler, Muhammed'in gönderdiği kafilenin Aksum Krallığı'nda dinlerini güvenle yaşayabileceklerini öğrendiğinde, kaçakların teslim olmasını talep etmek için necaşi Ashame'ye bir heyet göndermeye karar verdiler.[18][19] Heyetin içinde, Mekkeli paganların önde gelen isimlerinden olan Ebû Cehil de vardı. Mekkeliler; Müslüman göçmenlerin, ne Mekkelilerin ne de Aksumluların duymadığı yeni bir din icat eden "aptal gençler" olduğunu ve onları akrabalarının merak ettiğini söyleyerek Habeşistan'ın ileri gelenlerine başvurdu.[20][21] Necaşi ile görüştüler ve necaşi, Müslümanlara yanlarında Tanrı'dan gelen bir şey olup olmadığını sordu. Müslümanlardan biri olan, Muhammed'in amcası Ebû Talib'in oğlu Cafer, Kur'an'ın Meryem Suresi'nden bir parça okudu. Necaşi de bunu duyduğunda şöyle haykırdı: "Gerçekten bu Kur'an ve İsa'nın getirdiği şey (İncil) aynı kaynaktan gelmiştir."[22] Necaşi daha sonra Kureyşlilere Müslümanları himayesine aldığını ve Habeşistan'ı terk etmeleri gerektiğini söyledi.[23]
Bu olaylardan sonra Ashame, Muhammed'e bir cevap mektubu yazdı. Mektuba verdiği cevaba dair seküler kaynaklar bulunmamakla beraber bazı İslam kaynakları necaşinin şöyle bir cevabının olduğundan bahsederler:[16][17]
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla,
Necaşi Ashame bin Ebcer'den Allah'ın elçisi Muhammed'e:
Ey Allah'ın elçisi! Kendisinden başka ilâh olmayan ve beni İslam'la şereflendiren Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. İsa'dan bahsettiğin mektubun bana ulaştı. Göğün ve yerin rabbine andolsun ki, İsa senin anlattığın gibidir. Bize gönderdiğin mesajı aldık. Amcazâdeni (amca oğlunu) ve yakınlarını ağırladık. Ben senin Allah'ın elçisi olduğunu tasdik ederek şehâdet ediyorum. Amcazâdene ve yakınlarına sana olan bağlılığımı bildirdim. Onların huzurunda âlemlerin rabbi olan Allah için Müslüman oldum. Sana oğlum Erha'yı gönderiyorum. Ben sadece kendimden sorumluyum. Ey Allah'ın elçisi! Gelmemi istersen gelirim ve senin her sözünün hak olduğuna şehâdet ederim. Selam sana Ya Resûlallah!
Ayrıca İslam kaynaklarına göre Muhammed, Medine'de necaşinin gıyabi cenaze namazını kıldırmıştır.[24][25][26]
Muhammed'in Aştinamesi
değiştirMuhammed'in Aştinamesi (Barış Kitabı), 626 yılında[27] Azize Katerina Manastırı'nın Hristiyan rahiplerine verilen, İsa'nın takipçilerine korunma ve diğer ayrıcalıklar tanıyan ve Muhammed tarafından onaylanan bir belgedir. Muhammed'in elini temsil eden bir damga ile mühürlenmiştir.[27][28][29]
Aştinamenin kısaltılmış hâli şu şekildedir:[30][31]
Bu, Allah'ın bütün yarattıklarına bir emaneti olarak, hiçbir itirazları olmasın diye bütün insanlara gönderilen; Elçi, Nebi, Mü'min olan Abdullah'ın oğlu Muhammed'in yayınladığı bir mektuptur. Şüphesiz Allah, her şeye kâdirdir ve hikmet sahibidir. Bu mektup, Doğu ve Batı'daki Nasıralı İsa'nın takipçilerine, uzak ve yakınlara, Araplara ve yabancılara, bilinen ve bilinmeyenlere verilen bir antlaşma olarak İslam'ı kucaklayanlara yöneliktir.
Bu mektup, onlara verilen yemini içermektedir ve kim bu yemine itaat etmezse kâfir ve kendisine emredilenlere karşı gelen biri olur.
Hristiyan rahipler, dine adananlar ve hacılar, ister bir dağda, ister bir vadide, ister bir mağarada, ister uğrak bir alanda, ister düzlükte, ister bir kilisede, ister ibadethanelerinde bir araya geldiklerinde biz onların arkasındayız. Onlar ve onların malları ve ahlâkları benim, dostlarım ve yardımcılarım tarafından korunacaktır; zira onlar benim kullarımdandır ve benim korumam altındadır.
Sadakat yemini gibi başkaları tarafından verilen sorumluluklara benzer rahatsızlık verebilecek şeylerden onları muaf tutacağım. Onların hâkimleri değiştirilmemeli, görevlerini yapmaları engellenmemeli, keşişler dinî emirlerini yerine getirirken rahatsız edilmemeli, inzivadakilerin hücrelerinde yaşamaları engellenmemelidir. Hiç kimsenin bu Hristiyanların mallarını yağmalamasına, kiliselerini ve ibadethanelerini yıkmasına ya da yağmalamasına, onların evlerindeki eşyaları alıp kendi evlerine getirmesine izin verilmez. Kim bu eylemleri gerçekleştirmeye kalkarsa o, Allah'ın yeminini bozan ve gerçekten Allah'ın elçisine isyan eden kimse olur.
Hiç kimse onları yaşadığı bölgenin dışına çıkmaya, savaşa gitmeye ya da silah taşımaya zorlamayacaktır; çünkü Müslümanlar onlar için savaşmak zorundadır. Onlarla çekişmeyin ve tartışmayın; ancak Kur'an'da vahyedilen şu ayete göre davranın: "İçlerinden haksızlığa sapanlar dışında ehl-i kitap ile mücadelenizi sadece en güzel yolla sürdürün ve deyin ki: 'Bize indirilene de size indirilene de inandık. Bizim tanrımız da sizin tanrınız da birdir. Biz O'na teslim olmuşuzdur.'" (Ankebût 29/46) Böylece nerede olurlarsa olsunlar ve nerede ikamet ederlerse etsinler, dine (İslam'a) çağıranların kendilerini rahatsız edebilecek her şeyden uzak bir şekilde yaşamaları ve korunmaları sağlanır.
Herhangi bir Hristiyan kadın bir Müslümanla evlenecekse, bu evlilik onun rızası dışında yapılmamalı ve kilisesine dua etmek için gitmesi engellenmemelidir. Onların kiliseleri onurlandırılmalı ve onlar kilise inşa etmekten veya manastırlarını onarmaktan alıkonulmamalıdır.
Onlar silah veya taş taşımaya zorlanmamalılar ama Müslümanların onları koruması ve başkalarına karşı savunması gerekir. Kıyamet gününe ve dünyanın sonuna kadar bu yemine aykırı davranmamak veya itaatsizlik etmemek, İslam'a inanan her bireyin üzerinde kesinlikle farzdır.
Muhammed ve Bizanslılar
değiştirİslam kaynaklarına göre Muhammed, 628 yılında dönemin Doğu Roma (Bizans) imparatoru Herakleios'a kendisini İslam'a davet eden bir mektup göndermiştir.[32] Buna göre Muhammed, Bizans imparatoru Herakleios'a mektubu göndermesi için elçi olarak Dihye bin Halife'yi seçti.[25][33] İslam kaynaklarına göre bu sıralarda Herakleios, Sasani hükümdarı II. Hüsrev'e karşı Ninova civarında kazanmış olduğu zaferden sonra dinî bir ziyaret amacıyla Kudüs'te bulunuyordu.[33] Dihye'nin asıl görevi, mektubu Herakleios'a ulaştırmak üzere Bizans İmparatorluğu'nun Busra valisine teslim etmekti. Ancak bu sırada imparatorun Filistin'de bulunması nedeniyle onun huzuruna çıkması teklif edildi. Kaynaklarda Dihye'nin bizzat Herakleios ile görüştüğü ve o esnada ticaret için Gazze civarında bulunan Mekkeli Kureyş lideri Ebu Süfyan'ın da imparatorun isteği üzerine oraya gelerek görüşmede hazır bulunduğu belirtilir.[34]
Herakleios'a yazılan mektubun metni şu şekildedir:[35]
Allah'ın elçisi Muhammed'den Bizans imparatoruna.
Seni İslam'a davet ediyorum. İslam'ı kabul edersen Müslümanların sahip olduğu haklara sen de sahip olur, onların sorumlu olduğu şeylerden sen de sorumlu olursun. Eğer İslam'a girmeyi kabul etmezsen cizye ödersin. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve elçisinin haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendilerine din edinmeyenlerle size boyun eğerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın." (Tevbe 9/29) Eğer bu tekliflerimi kabul etmeyeceksen de halkın İslam'a girmesine ve cizye ödemesine engel olma.
İslam kaynakları, imparator Herakleios'un mektubun kendisine okunmasından sonra kendisinin bundan etkilendiğini ve elçiye elbise ve madeni para hediye ettiğini belirtmektedirler. Herakleios'un bu çağrı metnini kucağına koyduğu, daha sonra Muhammed'in peygamberlik iddiasının meşru olup olmadığını doğrulamak için Roma'daki bir din görevlisine mektup yazdığı ve mektubuna yanıt aldıktan sonra da Senato'yu toplayıp şöyle dediği söylenir: "Eğer kurtuluşu ve imparatorluğunuzun sağlam bir şekilde yeniden kuruluşu için ortodoks yolu arzuluyorsanız, bu peygambere uyun." Senato ise bu karara itiraz etti.[36] Herakleios en sonunda din değiştirmemeye karar verdi; ancak elçi, imparatorun nazik tutumu ve tebrikleriyle Medine'ye geri döndü.[37] Ancak bazı tarihçiler, İslam kaynakları dışında Herakleios'un İslam hakkında herhangi bir bilgiye sahip olduğunu gösteren başka hiçbir kaynak bulunmadığını ileri sürerek bu açıklamaya katılmamaktadırlar.[38]
Mute Muharebesi
değiştir629 yılında Muhammed, Kerek yakınlarında 100.000[39][40] kişiden oluşan Bizans ordusuyla (Bizans kuvvetlerinin 100.000 kişi olup olmadığı tartışmalıdır. Bazı kaynaklara göre bu sayı yalnızca 10.000 ve altı iken[41] bazı kaynaklara göre de bu sayı 200.000'i bulmaktadır.[42][43]) savaşmak için yaklaşık 3.000 kişilik bir kuvvet gönderdi. Mute Muharebesi olarak bilinen bu muharebe, İslam kaynaklarına göre İslam ordusunun kendilerinden kat ve kat büyük olan bir orduyla planlı bir şekilde muharebe ettikleri ve ordu Medine'ye emniyetle ulaştığı için bir "zafer" olarak görülmektedir;[44] ancak Hristiyan kaynaklara göre muhabere, Müslümanların mağlubiyetiyle sona erdi.[45][46]
Usame bin Zeyd'in Seferi
değiştirVeda Haccı'ndan sonra Muhammed, Üsame bin Zeyd'i Bizans İmparatorluğu'ndaki Belka bölgesini fethedecek bir keşif kuvvetinin komutanı olarak görevlendirdi. Bu seferin amacı, Üsame'nin babası ve Muhammed'in evlatlık oğlu olan Zeyd bin Hârise'nin de öldürüldüğü Mute Muharebesi'ndeki Müslüman kayıplarının intikamını almaktı.[47] Taberî; Üsame'nin Muhammed'in emrini yerine getirdiğini, Üsame'nin Mute'ye kadar baskın yaptığını ve Bizans topraklarında esirler ve ganimetler alarak başarılı olduğunu anlatır.[48]
Necran Hristiyanları ile etkileşimler
değiştirNecran
değiştirGünümüzde Uhdûd olarak adlandırılan antik Necran şehri,[49] Medine'nin yaklaşık 1200 mil güneyinde, bugünkü Necran'ın hemen dışında yer almaktadır. Eski Necran, iki ana kervan yolunun kesiştiği yerde bulunan bir Hristiyan şehriydi.[50] Şehir aynı zamanda bölgede tarım ve sanayinin gelişmesini sağlayan ve bölgeyi ideal bir ticaret merkezi hâline getiren uygun bir coğrafi konuma sahipti.[51] Bu jeopolitik konum nedeniyle Hristiyan kültürü ilk olarak Mekke döneminde, Arap Yarımadası'nda Kur'an'ın yaygınlaşmasıyla birlikte İslam karşısında savunmasız hâle gelmiştir. Ancak Necran'daki Hristiyanlar ile Muhammed arasındaki ilk temaslar Medine dönemine kadar gerçekleşmedi.[50]
Necran Hristiyanlarının İslam'a davet edilişi
değiştirMuhammed Medine'de bulunduğu dönemde bazı grupları İslam'a davet etmeye başladı. Necran'a tahmini olarak hicrî 9 yılında (630-631) özel olarak iki elçi gönderdi. Bu elçilerden biri; halkın İslamî idare altında Hristiyan kültürünü yaşayabileceğini vadeden Hâlid bin Velîd,[52] bir diğeri ise Necranlılara davet mektubunu ileten Mugire bin Şu'be idi.[53] Necranlılara gönderilen çağrı metni şu şekildeydi:[54][55]
İbrahim, İshak ve Yakub'un ilâhı olan Allah'ın ismiyle! Bu mektup, Peygamber ve Allah'ın Resûlü Muhammed'den Necran halkı ile onların piskoposunadır! Siz barış ehlisiniz. Ben İbrahim, İshak ve Yakub'un ilahına hamdediyorum. Bundan sonra ben sizi, kullara ibadeti bırakıp Allah'a ibadete ve yine kulların velâyetini bırakıp Allah'ın velâyetine dönmeye davet ediyorum. Eğer bunu yapmazsanız o zaman haraç veriniz. Yok bunu da yapmazsanız, size harp ilan ediyorum. Vesselâm.
Mektup üzerine Necran halkı, bu davete cevaben Peygamber'in vahiylerini araştırmak amacıyla, içlerinde Şurahbîl bin Vedâa el-Hemdânî, Abdullah bin Şurahbîl el-Esbahî ve Cebbâr bin Feyz el-Hâris adında üç Hristiyan âlimin de bulunduğu 60 kişilik bir heyet gönderdi.[56] Heyet Muhammed tarafından misafirperverlik ve güvenlikle karşılandı. Bazı kaynaklara göre heyet ve Muhammed iki veya üç gün boyunca bir araya gelerek dinleri hakkında barışçıl bir şekilde tartıştılar. Tartışmalar, her dinin diğerini yalnız bırakacağı anlayışıyla sonuçlandı.[57]
Muhammed ile Necranlılar arasındaki sözleşmenin şartları şunlardı:[58][59]
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla,
Bu, Allah'ın elçisi Muhammed'in Necranlılar ile antlaşma metnidir:
Allah elçisinin onların her çeşit meyve, altın, gümüş ve kölesi ile ilgili her türlü tasarruf hakkı bulunmakla beraber, o bundan vazgeçerek onlara sadece 1.000'i her yılın recep ayında, 1.000'i de safer ayında olmak üzere 2.000 elbise cizye ödemelerini kararlaştırdı. Gönderdiğim elçiler bir ayı geçmemek üzere misafir edilecektir, bunun sorumluluğu Necranlılara aittir. Yemen'de bir cürüm (suç) işlendiği veya bir savaş çıktığı zaman, onlar (Necranlılar) gönderdiğim elçilere 30 zırhlı gömlek, 30 at ve 30 deve ödünç olarak temin etmek mecburiyetindedirler. Bu zırhlı gömleklerden, atlardan, bineklerden ve elçilerime temin edilip verilen diğer şeylerden telef olup kaybolanların, Necranlılara iade edileceğine dair elçilerim teminat verecektir. Necran ve civarında yaşayan herkesin malları, canları, dinleri, aşiretleri, mabetleri, az veya çok sahip oldukları her şey Allah'ın ve onun elçisi Muhammed'in himayesi altındadır. Hiçbir piskopos, kâhin, papaz ve rahibin görevlerini yapmasına engel olunamaz ve onlar mabetlerinden uzaklaştırılamazlar. Almış oldukları borçlar için faiz istenemez ve onlara karşı Câhiliye'den kalma kan davası güdülemez. Onlar askere alınamaz ve kendilerinden öşür talep edilemez. Topraklarına askerler ayak basamaz. Onlardan herhangi bir hak talebinde bulunan olursa insaf ile hareket edilecek, ne zulmedecek ne de zulme maruz bırakılacaklardır. Anlaşmadan sonra faiz yiyenler benim himayem altında değildir. Onlardan hiç kimse, başkasının yaptığı haksızlıktan dolayı cezalandırılamaz. Onlar antlaşma hükümlerine samimi olarak bağlı kaldıkları sürece kıyamete kadar Allah'ın ve onun peygamberi Muhammed'in himayesi altında olup hiçbir zulme uğramayacaklardır.
Necran'la yapılan anlaşmanın bozulması
değiştirBu sözleşme, Muhammed'in ölümünden sonra ikinci halife olan Ömer'in, Necran'ın barışı ihlal ettiği gerekçesiyle Necran'daki Hristiyanları sınır dışı etmesine kadar bozulmadan kaldı. Ömer onları sığınmacı olarak götürülmek üzere Irak'ta Kufe'ye yakın bir yerde Necrâniye adını verdikleri bir yerleşim yerine göndererek oraya yerleşmelerini sağladı. Necranlılardan bazıları ise Necran'da yaşamaya devam etti.[49]
Ayrıca bakınız
değiştirKaynakça
değiştir- ^ Demircili 2020, s. 84.
- ^ Demil 2016, s. 223.
- ^ Demircili 2020, s. 85.
- ^ Demircili 2020, s. 86.
- ^ Demil 2016, s. 224.
- ^ Demil 2016, s. 225.
- ^ Demircili 2020, s. 87.
- ^ Demircili 2020, s. 94.
- ^ Demircili 2020, s. 95.
- ^ Erul 2012, s. 517.
- ^ Yüksel 2022, s. 51-52.
- ^ Hıdır 2004, s. 29.
- ^ Apak 2017, s. 28.
- ^ a b Guillaume 2004, s. 146.
- ^ a b Watt 1980, s. 110.
- ^ a b "Peygamber Muhammed'in Habeş Necaşisine Mektubu". byvm.kapadokya.edu.tr. Kapadokya Üniversitesi. 22 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ağustos 2023.
- ^ a b Takvimi, Mevlana (17 Mayıs 2019). "Peygamberin Habeş Necaşisine Gönderdiği Mektup". Mevlana Takvimi. 2 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Eylül 2023.
- ^ Lings 1983, s. 81.
- ^ Guillaume 2004, s. 150.
- ^ Ratliff 2008, s. 82.
- ^ Guillaume 2004, s. 151.
- ^ Lings 1983, s. 83.
- ^ Guillaume 2004, s. 152.
- ^ Öztürk 2006, s. 476.
- ^ a b el-Cevziyye 2006, s. 53.
- ^ Ayhan 2018, s. 241.
- ^ a b "Mohammed and the Holy Monastery of Sinai". 13 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Eylül 2013.
- ^ Göksoy 2014, s. 250-251.
- ^ Ratliff 2008, s. 14.
- ^ Muhammad. "The Covenants of the Prophet Muhammad with the Christians of the World". 11 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2013.
- ^ Anton F. Haddad (1902). "The Oath of the Prophet Mohammed to the Followers of the Nazarene". Board of Counsel, 1902. 13 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2018.
- ^ "Mişkâtü'l-Mesâbîh". sunnah.com. 19 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ a b Demirkent 1998, s. 212.
- ^ Yardım 1994, s. 294.
- ^ Demirkent 1998, s. 213.
- ^ Mubârakpûrî 2002, s. 224.
- ^ Mubârakpûrî 2002, s. 224-225.
- ^ Kaegi 2003, s. 305.
- ^ Peters 1994, s. 231.
- ^ Haldon 2010, s. 188.
- ^ Kaegi 1992, s. 79.
- ^ Guillaume 2004, s. 532.
- ^ Buhl 1993, s. 756-757.
- ^ Algül 2020, s. 386.
- ^ Powers 2009, s. 75.
- ^ Kaegi 2010, s. 67.
- ^ Razwy 2015, s. 283.
- ^ Taberî 1993, s. 16-17.
- ^ a b Bilge 2006, s. 508.
- ^ a b Shahid 1993, s. 872.
- ^ Bilge 2006, s. 507.
- ^ Tobi 1999, s. 20.
- ^ Sönmez 2017, s. 134.
- ^ Sönmez 2017, s. 135.
- ^ Fayda 1975, s. 145.
- ^ Sönmez 2017, s. 136.
- ^ Sönmez 2017, s. 139.
- ^ "10. Mübâhele ve Necran Hristiyanları ile Yapılan Antlaşma". byvm.kapadokya.edu.tr. 9 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Eylül 2023.
- ^ Sönmez 2017, s. 140.
Konuyla ilgili yayınlar
değiştir- Haldon, John F. (2010). Money, Power and Politics in Early Islamic Syria (İngilizce). Ashgate Publishing. ISBN 9780754668497.
- Peters, Francis E. (1994). Muhammad and the Origins of Islam (İngilizce). State University of New York Press. ISBN 9780791418758.
- Buhl, F. (1993). "Muʾta". Bosworth, C. E.; van Donzel, E.; Heinrichs, W. P.; Pellat, Ch. (Ed.). The Encyclopaedia of Islam, New Edition, Volume VII: Mif–Naz (İngilizce). Leiden: E. J. Brill. ISBN 978-90-04-09419-2.
- Kaegi, Walter (2010), Muslim Expansion and Byzantine Collapse in North Africa (İngilizce), Cambridge University Press, ISBN 978-0-521-19677-2
- Demircili, Hatice (2020). XVIII. Asır Osmanlı Ulemasından Abdulbaki Arif Efendi ve Siyer-i Nebi Adlı Eseri (PDF) (Yüksek Lisans). Bursa Uludağ Üniversitesi.
- Güngör, Zeynep (2018). Manastırlı Mehmed Rıfat'ın Tuhfet'ül-İslam'ı (PDF) (Yüksek Lisans). Bartın Üniversitesi. 13 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF).
- Demil, Emine (2016). Peygamberin Risalet Öncesi Hayatına Dair Rivayetler (PDF) (Doktora). Ankara Üniversitesi. 5 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Kazan, Tahsin (2020). "Hatice'nin Evliliği ve İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi". Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi. 11 (1). Dergipark. 15 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Yüksel, Mücahit (Haziran 2022). "Varaka Bin Nevfel'in Hayatı Ve Peygamber İle İlişkilerine Dair Rivayetlerin Tahlili". Aksaray Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi. 9 (17). DergiPark.
- Erul, Bünyamin (2012). "Varaka bin Nevfel". TDV İslâm Ansiklopedisi. 42. 27 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Hıdır, Özcan (2004). "İlk Vahyin Gelişi Hadisi Bağlamında Varaka Bin Nevfel'in Peygambere Dini-Kültürel Etkisine Dair İddiaların Değerlendirilmesi". 4 (2). Marife.
- Ratliff, Brandie (2008). "The Monastery of Saint Catherine at Mount Sinai and the Christian Communities of the Caliphate" (PDF) (İngilizce). The bulletin of the Saint Catherine Foundation. 13 Şubat 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
- Sönmez, Zekiye (2017). "Necran'da Hristiyanlık ve Muhammed'in Necran Hristiyan Din Adamlarıyla Münasebetleri". Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 26 (2). DergiPark. 30 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Bilge, Mustafa L. (2006). "Necran". TDV İslâm Ansiklopedisi. 32. 9 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- İbn Kayyim el-Cevziyye (2006). Zâdü'l-Meâd (PDF). Polen Yayınları. 12 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF).
- Demirkent, Işın (1998). "Herakleios". TDV İslâm Ansiklopedisi. 17. 3 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Yardım, Ali (1994). "Dihye bin Halife". TDV İslâm Ansiklopedisi. 9. 23 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Fayda, Mustafa (1975). "Muhammed'in Necranlı Hristiyanlarla Görüşmesi ve Mübahele" (PDF). Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam İlimleri Enstitüsü, 2. DergiPark. 22 Haziran 2024 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
- Shahid, İrfan (1993). "Nad̲j̲rān". Bosworth, C. E.; van Donzel, E.; Heinrichs, W. P.; Pellat, Ch. (Ed.). The Encyclopaedia of Islam, New Edition, Volume VII: Mif–Naz (İngilizce). Leiden: E. J. Brill. ISBN 978-90-04-09419-2.
- Apak, Adem (22 Haziran 2017). "Habeşistan Hicreti Üzerine Mülahazalar". Siyer Araştırmaları Dergisi. DergiPark (2). ISSN 2547-9822. 7 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- İbn-i İshak (2004). Sīratu Rasūlillāh (İngilizce). Guillaume, Alfred tarafından çevrildi. Oxford University Press. ISBN 9780196360331. 31 Ağustos 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Göksoy, İsmail Hakkı (2014). "Peygamberin Bazı Hristiyan Topluluklara Verdiği Kabul Edilen Ahidnamelerle İlgili İngilizce Bir Kitap". 2 (33). Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 10 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Ayhan, Mehmet (2018). "Necaşi Rivayetleri Bağlamında Gıyabi Cenaze Namazı İle İlgili Tartışmalar". İslami İlimler Dergisi. 13 (2). DergiPark. 7 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Öztürk, Levent (2006). "Necaşi Ashame". TDV İslâm Ansiklopedisi. 32. 8 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Watt, W. Montgomery (1980). Muhammad at Mecca (İngilizce). Oxford University Press. ISBN 9780199067169.
- Heykel, Muhammed Hüseyin (1976). The Life of Muhammad (İngilizce). el-Faruki, İsmail tarafından çevrildi. American Trust Publications. ISBN 9780892591374. 15 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Mad'aj, Abdül Muhsin (1988). The Yemen in Early Islam (9-233/630-847): A Political History (İngilizce). Londra, Birleşik Krallık: Ithaca Press. ISBN 9780863721021. 29 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Tobi, Joseph (1999). The Jews of Yemen: Studies in Their History and Culture (İngilizce). Leiden, Hollanda: Brill. ISBN 9004112650. 29 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Kaegi, Walter E. (1992). Byzantium and the Early Islamic Conquests. Chicago Üniversitesi (Tez) (İngilizce). Cambridge University Press (Eylül 2009 tarihinde yayınlandı). ISBN 9780511470615. 14 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Algül, Hüseyin (2020). "Mûte Savaşı". TDV İslâm Ansiklopedisi. 31. 29 Ağustos 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Powers, David S. (2009). Muhammad Is Not the Father of Any of Your Men: The Making of the Last Prophet (İngilizce). University of Pennsylvania Press. ISBN 9780812221497. 12 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Kaegi, Walter E. (2003). Heraclius : emperor of Byzantium (İngilizce). Cambridge, Birleşik Krallık: Cambridge University Press. ISBN 0-521-81459-6.
- Mubârakpûrî, Safî-ur-Rahmân (2002). When the moon split: A biography of Prophet Muhammad (İngilizce). Darussalam Publications. ISBN 978-603-500-060-4. 12 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Lings, Martin (1983). Muhammad: His Life Based on the Earliest Sources (İngilizce). Inner Traditions. ISBN 9780892810468. 9 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Taberî (1 Ocak 1993). The History of al-Ṭabarī Vol. 10: The Conquest of Arabia: The Riddah Wars A.D. 632-633/A.H. 11 (İngilizce). Donner, Fred McGraw tarafından çevrildi. SUNY Press. ISBN 978-0-7914-1071-4. 27 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- Razwy, Seyyid Ali Asghar (2 Kasım 2015). A Restatement of the History of Islam & Muslims (İngilizce). CreateSpace Independent Publishing Platform. ISBN 9780791410714. 14 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.