Saf Aklın Eleştirisi
Saf Aklın Eleştirisi ya da Arı Usun Eleştirisi (Almanca: Kritik der reinen Vernunft)[1] Immanuel Kant'ın 1781'de basılan ve en önemli eserleri arasında kabul edilen kitabıdır. Temel olarak Hume'un, olayların arasında bir neden-sonuç ilişkisi olduğu önermesinin kanıtlanamaz olduğu fikrinden yola çıkarak saf aklın mümkün olamayacağına dair ürettiği skeptik bakışına çözüm getirmeye çalışır. "İlk Eleştiri" olarak da anılan bu eseri, Pratik Aklın Eleştirisi (1788) ve Yargı Gücünün Eleştirisi (1790) eserleri takip etmiştir.
A priori ve a posteriori
değiştirKant, öncelikle saf ve ampirik (deneysel) bilgi arasındaki ayrımı belirler. Tüm bilgiler tecrübe ile başlasa da, bu tüm bilgilerin tecrübeden kaynaklandığı anlamına gelmez. Kant, tecrübe ve algıdan bağımsız olarak edinilen bilgiye a priori adını verir. Saf bilgi ise içinde ampirik ögeler bulundurmayan bilgidir. Matematik, a priori bilginin deneyden bağımsız olarak gelebileceği noktaya bir örnektir. Doğruluğu sadece tecrübeye dayalı olarak belirlenebilen önermeler için ise a posteriori terimini kullanır.
Analitik ve sentetik yargılar
değiştirBunun dışında Saf Aklın Eleştirisi'nde analitik ve sentetik yargılar olmak üzere iki ayrı kavram daha tanımlanır. Analitik bir önerme, B yükleminin A öznesinin zaten tanım olarak bir özelliği olduğu önermelerdir. "Hiçbir bekar evli değildir." önermesi gibi. Sentetik önermelerde ise A öznesi, içinde B yüklemini barındırmaz. "Tüm insanlar 5 metreden kısadır" önermesi her ne kadar doğru olsa da 'insan' tanım olarak böyle bir boy limitini içermediği için sentetik bir önermedir; bize kavramlar değil dünya hakkında bilgi verir.
Hume'un skeptisizmine çözüm
değiştirBu tanımlara göre tüm analitik önermeler a priori'dir. Kant'a göre çözülmesi gereken problem, sentetik bir önermenin nasıl a priori olabileceğidir. Sentetik yargıların çoğu a posteriori olsa da Geometri ile ilgili önermeleri ve "Her olayın bir nedeni vardır." gibi önermelerin bu kategoriye girdiğini söyler. Bunun nasıl mümkün olacağını açıklarken Kant algıyı/sezgileri devreye sokar. Gözlediğimiz şekliyle Dünya, nesnelerin bir toplamı değil; algılarımızdan bağımsız düşünemeyeceğimiz bir temsildir. Uzay ve zaman da algılardan bağımsız düşünülemez. Numenler Dünyası (bize gözüktüğü şekliyle değil kendi olduğu şekliyle Dünya) uzay ve zamandan bağımsızdır. Bu aslında hem emprisizm hem de rasyonalizm eleştirisi olarak görülebilir: Bilincin dünyayı pasif olarak algıladığına dair emprisist görüş yanlış olduğu gibi her bilgiye saf akılla ulaşılabileceğine dair rasyonalist görüş de yanlıştır. Bunun nedeni bilginin hem algılar tarafından alınan ham verilere hem de kavramlara dayalı olmasıdır. Teorik bilgi sadece gözüktüğü şekliyle dünyaya dair olabilir.
Kaynakça
değiştir- ^ Graham Bird (1995). Ted Honderich (Ed.). The Oxford Companion to Philosophy. Oxford: Oxford University Press. s. 439. ISBN 0-19-866132-0.