Gobustan Devlet Tarihi-Doğa Koruma Alanı

Bakü'nün Karadağ ilçesinde yer alan tarihi doğa koruma alanı
(Kobustan Millî Parkı sayfasından yönlendirildi)

Gobustan Devlet Tarihi- Doğa Koruma Alanı (Azerbaycanca: Qobustan Dövlət Tarixi-Bədii Qoruğu), Azerbaycan'ın başkenti Bakü'nün Karadağ rayonunda yer alan tarihi doğa koruma alanıdır. Pek çok dağ geçidi (Azerbaycanca:Gobu) barındıran bölgenin adının buradan geldiği tahmin edilmektedir. 2007 yılında Haydar Aliyev Vakfı'nın çalışmaları sonucu UNESCO, bölgeyi Dünya Mirası ilan etti.[1].

Gobustan Kaya Sanatı Kültürel Peyzaj Alanı
UNESCO Dünya Mirası
Entrance to Gobustan Rock Art Cultural Landscape Reserve
Resmî adıQobustan dövlət tarixi-bədii qoruğu
Konum Azerbaycan
KriterKültürel: iii
Referans1076rev
Tescil2007 (31. oturum)
Bölge537.22 ha (1,327.5 dönüm)
Koordinatlar40°07′30.8″K 49°22′30.2″D / 40.125222°K 49.375056°D / 40.125222; 49.375056

Koruma alanı başkent Bakü'ye 55 km (yol ile 65 km) mesafede bulunan Karadağ ilçesinin Gobustan kasabasında yer almaktadır. Burada bir müze de faaliyet göstermektedir. Koruma alanında ağırlıklı olarak Mezolitik (Orta Taş Devri) dönemine ait anıtlar sergilenmektedir.

Etimoloji

değiştir

Gobustan adının anlamı hakkında farklı araştırmacılar çeşitli görüşler ileri sürmüştür. Ancak en yaygın olarak kabul edilen görüş toponimin coğrafi koşullarla bağlantılı olarak ortaya çıktığıdır. Bu görüşe göre Gobustan “gobular” diyarı, uçsuz bucaksız düzlükler, sayısız tepe arasında toprak kaymalarından oluşan yarıklar ve vadilerdir. Hiçbir geometrik şekle sahip olmayan bu düzensizlik içinde suyun, havanın, rüzgarın, depremlerin ve çamur püskürmelerinin yarattığı büyük doğal bir kaos gözlemlenmektedir. Bu, yılların, asırların değil, milyonlarca yılın sürekli olarak yarattığı yıkımların ve "inşaların" sonucudur. Gobustan adının kökeni de tam olarak bu doğal koşullarla açıklanmaktadır[2].

Türk dillerinde "gobu / kobu" kelimesi "yarık, boşluk, yarı çöl" anlamına gelir[3].

Bir başka versiyona göre ise Gobustan kelimesinin ilk hali "Gavistan" şeklinde olmuştur. "Gav" Farsça’da öküz, inek anlamına gelirken, "stan" ise diyar anlamında yer belirten bir ek olarak kullanılır. Bu durumda kelime "Öküzler diyarı" şeklinde yorumlanmaktadır. Bu versiyonun ileri sürülmesi tesadüfi değildir. Çünkü bir zamanlar Gobustan bölgesinde birçok yaban öküzü yaşamıştır. Yüzyıllar geçtikçe bunların bir kısmı ölmüş, bir kısmı ise evcilleştirilmiştir.

Başka bir versiyona göre ise bu yerin adı "Kebristan" olmuştur. "Kebr" ateşe tapan anlamına gelirken, "stan" ise diyar anlamında kullanıldığında, kelime "Ateşe tapanların diyarı" olarak anlaşılmaktadır. Bu versiyona göre bu bölgede ateşe tapanlar yaşamış ve bu yüzden bölge "Kebristan" olarak adlandırılmıştır[4].

Flora ve Faunası

değiştir

Şu anda Gobustan'ın doğası Azerbaycan’ın Aran bölgelerine daha çok benzemektedir. Ancak 20-25 bin yıl önce bu bölgenin doğal koşulları tamamen farklıydı. 10-12 bin yıl önce Gobustan kayalarına çizilmiş hayvan ve insan figürlerinden o dönemde bu bölgede sürekli sıcak bir iklimin hüküm sürdüğü anlaşılmaktadır. İnsanlar ince kıyafetlerle yetinmiş, erkekler bellerine kuşak bağlamış, kadınlar ise deriden yapılmış kısa elbiseler giymişlerdir[5].

Hava her zaman sıcak, yeşillik ve su bol olduğundan bu yerler ot yiyen hayvanların otlakları olmuştur. Gobustan'da sayısız yaban hayvanı, öküz, at, keçi, yaban öküzü, geyik ve diğer hayvanlar yaşamıştır. Kayaüstü tasvirlerden ve arkeolojik kazılar sırasında elde edilen buluntulardan eski çağlarda bu bölgede kaplan, kurt, tilki, çakal ve diğer yırtıcı hayvanların da yerleşik olduğu anlaşılmaktadır. Uzmanlar kaya üzerinde tasvirlerine rastlanmayan bir hayvanın — fil'in de Gobustan bölgesinde yaşamış olduğunu belirtmektedir. Kayaüstü tasvirlerde filin yer almamasının nedeni bu bölgede bilinen insan yaşamının 10–15 bin yıl ile ölçülmesidir, oysa fil milyonlarca yıl önce de yaşamıştır[4].

Gobustan’da fil kemiklerinin keşfi tamamen tesadüfi olmuştur. 1968 yılı civarında “Atbulah” adlı yerin yakınındaki taş ocağında bir testerenin yaklaşık 3 metre derinlikteki taş katmanını keserken katmanla birlikte bilinmeyen bir hayvanın büyük kemiklerini de kestiği ortaya çıkmıştır. İşçiler bu kemiklerin neye ait olduğunu bilmediklerinden durumu Azerbaycan SSC Kültür Bakanlığı'na bildirmişlerdir. İncelenen kemiklerin araştırılmasından sonra bu kemiğin zamanında Gobustan'da yaşamış güney filine ait VI. boyun omuru olduğu belirlenmiştir.

Araştırma ve Kazılar

değiştir

Gobustan kışlak olarak Azerbaycan’da hayvancılıkla uğraşanlara uzun zamandır bilinmektedir. Ancak oradaki maddi kültür kalıntıları ve kaya üzerindeki tasvirler ilk kez Azerbaycan arkeologlarından Prof.Dr.İshak Caferzade tarafından 1939-1940 yıllarında ortaya çıkarılmıştır. 1941 yılında başlayan Büyük Yurtseverlik Savaşı nedeniyle aramalar durdurulmuş ve 1947 yılında yeniden başlamıştır. İ. Caferzade yıllar boyu sürdürdüğü zorlu bilimsel arama ve araştırmaların sonucu olarak 750 kaya üzerinde dövme, kazıma ve sürtme yöntemiyle yapılmış 3500'den fazla insan ve hayvan resmi ile çeşitli işaret yazılarını (petroglifleri) kayıt altına almış ve 20 kaya altı sığınak tespit etmiştir[6].

Daha sonra İ. Ceferzade'nin liderliğinde, C. Rüstemov ve F. Muradova tarafından yapılan araştırmalar ve arkeolojik kazılar sonucunda birçok resim, yerleşim alanı ve maddi kültür kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Büyüktaş Dağı'ndaki "Ana zağa" yerleşim yerinde ortaya çıkarılan üç kültürel tabakadan ikisi doğrudan Taş Devri'ne aittir[7].

Gobustan anıtı ayrıca ilginçtir çünkü burada insan yaşamı yaklaşık olarak M.Ö. X. binyıllardan başlayarak XVIII. yüzyıla kadar kesintisiz olarak devam etmiştir[8].

Gobustan'da bulunan maddi kültür kalıntıları kompleksinin tarih ve kültür açısından olağanüstü önemini dikkate alan Azerbaycan SSC Bakanlar Kurulu 9 Eylül 1966 tarihli kararıyla Gobustan Devlet Tarihi-Doğa Koruma Alanı'nı ilan etmiştir. Koruma alanı esas olarak üç dağın (Büyüktaş, Küçüktaş ve Cingirdağ) bulunduğu geniş bir alanı kapsamaktadır.

Yaşam Alanları

değiştir

Eski Gobustan halkı genellikle açık havada yaşamıştır. Ancak şiddetli yağmur ve rüzgarlı günlerde mağaralara, kaya altı sığınaklara veya birbirine yaslanan büyük kayaların altına çekilmişlerdir. Şu ana kadar bilinen kaya altı sığınakların en iyi örnekleri Büyüktaş ve Küçüktaş Dağları'nın güneydoğusunda bulunan büyük kamplardır. Arkeologlar bu yaşam alanlarından birini "Çardak zağa", diğerini ise "Feyruz – 1" olarak adlandırmışlardır.

Bu kampların her ikisinin tavanını Batı'dan toprağa oturmuş büyük yassı bir kaya oluşturur. Uzmanlar bu barınaklarda yaşayanların ev işlerinin bir kısmını bu kampların yassı tavanının üzerinde yaptıklarını düşünmektedir. Bu tür kamplardan biri de Büyüktaş Dağı'nın güney yamacındaki "Yedi Güzel" mağarasıdır.

Büyüktaş Dağı'ndaki "Ana zağa" ve "Avcılar zağası" karşılıklı duran yüksek kayalar arasında yer alan barınaklardır. Bu mağaraların isimlerini onları keşfeden arkeolog Prof.Dr.İshak Ceferzade vermiştir. Cingirdağ'daki Yazılıtepe de bir zamanlar bu tür yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Ancak o bölgenin toprağı çok ince taneli olduğu için ve sürekli akan sularla yıkandığından kayalar toprağa oturmuş ve önceki görünümlerini kaybetmiştir[9].

Ana Zağa Kampı

değiştir

Gobustan'da Büyüktaş Dağı'nda üzerinde eski kayaüstü tasvirlerin kaydedildiği 29, 30, 31, 32 numaralı kayaların arasında oluşmuş küçük ve büyük ölçülü, iki göze sahip kaya altı boşlukta keşfedilmiştir. Yarı açık mağarayı andıran bu boşluğun duvarlarını oluşturan kayalar üzerinde tarihin çeşitli dönemlerinde çizilmiş yüzlerce kayaüstü tasvirin antik örnekleri resimli kayaların yarısına kadar olan küçük bir alanda merkezde yer alması, duvarlarında ve onlara bitişik dağlarda birçok antik tasvirin korunması nedeniyle Gobustan kayaüstü tasvirlerinin ilk araştırmacısı İ. M. Ceferzade tarafından bu yere "Ana zağa" adı verilmiş ve "Ana zağa"nın 100 metrekarelik büyük batı kamerası arkeolojik kazı çalışmalarıyla incelenip araştırılmıştır.

Bunun dışında "Kenize", "Avcılar", "Öküzler", "Öküzler-2", "Taşaltı", "Geyik", "Kayaarası", "Kayaarası-2", "Ceylanlar", "Firuz-1", "Firuz-2", "Şongar" kampları da bulunmaktadır ve buralarda insanlar birçok resim yapmışlardır[10].

Eski Gobustanlılar

değiştir

Etnik Köken

değiştir

1972 yılında Gobustan'da yapılan arkeolojik kazılar sonucunda on iki insan iskeleti bulunmuştur. Firuz kampında ortaya çıkarılan Mezolitik dönemine ait mezardaki insanların kafatası kemiklerinin antropolojik yapısı incelendiğinde, bu insanların modern Türklerin ataları olduğu tespit edilmiştir.

Uğraşları

değiştir

İlkel insanların yaşam mücadelesinin temelini öncelikli olarak açlıktan ölmemek için yiyecek elde etmek oluşturuyordu. Bu nedenle eski Gobustanlılar çeşitli meyve ve bitkileri toplamaya ve hayvan avlamaya mecbur kalmışlardı. Silahları (sıradan taş ve sopa) basit, avları ise kolay teslim olmayan otçul ve etçil hayvanlar olmuştur. O zamanlar avcılık sürü avı yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Gobustanlılar büyük gruplar halinde ava çıkarak otlaklardaki hayvan sürülerini kovarak Büyüktaş, Küçüktaş ve Cingirdağ'ın tepelerine doğru sürer, ardından arka tarafı kapatarak onları uçuruma yönlendirirlerdi. Korkmuş hayvanlar kendilerini tehlikeden kurtarmak için dağdan atlar ve avcılara yem olurlardı. Bu sürecin anlatımı kolay olsa da uygulaması son derece korkutucu ve zordu. Yüzyıllar boyunca sürü avı yöntemiyle avlayan Gobustanlılar daha sonra oku icat etmiş ve ardından vahşi hayvanları evcilleştirmeyi başarmışlardır[11].

Deniz kıyısına yakın bir bölgede yaşayan Gobustan kabileleri balık da avlamışlardır. İçme suyundan biraz uzak yaşayanların temel uğraşlarından, kaygılarından biri de yerleşim yerlerini su ile temin etmek olmuştur. Bu nedenle Gobustanlılar mağaraların yanında toprağa gömülü büyük ve yassı kayaları taşla döverek oyar, büyük su havuzları yaparlardı. Bu havuzlar yağmur suyu ile dolar ve bir sonraki yağmura kadar kabilenin su ihtiyacını karşılayabilirdi. Yağmur suyunu her yönden havuza toplamak için kayanın üzerinde derin oluklar açılırdı. Böyle havuzlar Büyüktaş'ta "Ana zağa" ve "Avcılar zağası" yerleşim yerlerinin yanında bulunmaktadır.

Eski Gobustan halkının en önemli uğraşlarından biri de taş aletler yapmaktı. Nehir taşlarından tokmaklar, kesiciler, çakmak taşı parçalarından küçük bıçaklar yapar, ok icat edildikten sonra ise okların taş uçlarını ve benzeri aletleri üretirlerdi. Çoğu zaman onların diğer bir ana uğraşı ise takı eşyaları yapmaktı. Bu tür eşyalar genellikle taştan ve kemikten yapılıyordu. Gobustan'da açılarak incelenen mezarlardan ve yerleşim yerlerinden çıkarılan takı eşyaları arasında boyuna asılan taşlar, yaban domuzu ve diğer hayvanların dişleri, üzeri desenlenmiş kemik asmalar, çeşitli boncuklar ve benzerleri bulunmaktadır. Orta Taş Devri'ni temsil eden bu aletler ve takı eşyaları günümüzde çok basit görünseler de o dönemin şartlarına göre oldukça zahmetli ve büyük bir sanatsal zevk gerektiren çalışmaların ürünüydü. Daha sonraki dönemlerde Gobustan halkının hayvancılık ve tarım ekonomisine geçişi için bu eski emek alışkanlıkları ve deneyimler oldukça önemli bir temel teşkil ediyordu[12].

Kaya Tasvirleri

değiştir

Eski Gobustan halkının hangi dilde konuştukları ya da hiç konuşup konuşmadıkları bilimde tartışmalı konulardan biridir. Ancak günümüzde bıraktıkları tasvirlerle kendileri, yaşamları hakkında bilgi vermeye devam etmektedirler.

Bin yıllar boyunca ardışık nesiller tarafından 1000'e yakın kayaya tekrar tekrar işlenmiş, bazen birbirini tekrarlayan, bazen de tekrarlamayan 4-5 binden fazla hayvan ve insan figürleri, hayat maceraları, av ve dans sahneleri çok eski bir resim okulunun yaratıcılığıdır[13].

Resimlerin önemli bir kısmı yerleşim yerlerinin duvarlarını oluşturan büyük kayalarda ve bazen de eski resimlerin üzerine işlenmiştir. Kayalardaki tasvirler ilk başta doğal büyüklükte hayvan ve insan resimleriyle başlayarak zamanla bazen şematikleştirilmiş, bazen küçültülmüş, bazen de tasvir edilen hayvan ve insanların gerçek boyutlarına yakın şekilde yapılmıştır. Çizgilerle ifade edilen resimlerde hayvanların ve insanların vücut yapılarındaki oranlar büyük ustalıkla korunmuştur. Eski resim ustaları özellikle çizimi büyük yetenek gerektiren geyik gibi hayvanların figürlerini başarıyla çizerek bu zorluğun üstesinden gelmişlerdir. Hayvan ve insanların duruş şekilleri resimlerdeki dinamizmden net bir şekilde okunmaktadır[14].

Gobustan resimlerinde dikkat çeken özelliklerden biri avcılıkla uğraşan insanların bacak kaslarının belirgin bir şekilde tasvir edilmiş olması, başlarının ise nispeten küçültülmüş ve yüz hatlarının -burun, ağız, göz, kulak vb.- verilmemiş olmasıdır. Uzmanlar bunu resim çizenlerin bu detayları doğru bir şekilde çizememiş olmasıyla açıklamanın mümkün olmadığını belirtiyorlar. Çünkü resim sanatında daha karmaşık ve zor görevlerin üstesinden gelmişlerdir.

Kaya tasvirlerinde kabile yaşamının neredeyse tüm temel yönleri gerçek bir şekilde yansıtılmıştır. Kolektif avcılık ok icat edildikten sonra biçim değiştirmiş olsa da, uzun bir süre kolektif yapısını korumuştur. Bu, Büyüktaş'taki 45 numaralı kayada tasvir edilen okla kolektif av sahnesinden açıkça görülmektedir. "Yedi Güzel" mağarasında çekilmiş resimler, avcılığa kadınların da katıldığını göstermektedir[6].

Büyüktaş'taki 126 numaralı kayadaki tasvir de büyük ilgi çeken resimlerden biridir. Burada bir adam bir kadının elinden tutarak götürmek istiyor, ancak kadın gitmek istemiyor. Resimdeki her iki kişi de orta yaşlı insanlardır. Benzer bir sahne 128 numaralı kayada da tasvir edilmiştir. Bu tasvirdeki adam, ok ve sopalarla silahlanmıştır.

Büyüktaş'taki 8 numaralı ve bazı diğer kayalarda birçok gemi tasviri bulunmaktadır. Bu gemilerin burun kısmında güneş motifi işlenmiştir. Bu durum Gobustan halkının gemi aracılığıyla denize açıldığını göstermektedir. Bu gemi tasvirleri onların Ön Asya ve Yakın Doğu ülkeleriyle ticaret ilişkileri olduğunu ortaya koymaktadır[15].

Büyüktaş'taki 258 numaralı kayada sağ elinde uçmaya hazır bir şahin tutan atlı figür tasvir edilmiştir. 45 numaralı kayada ise bir inek figürünün boynunda ip olduğu görülmektedir. Bu, Gobustan halkının yabani hayvanları evcilleştirdiğini göstermektedir. Bu ve diğer tasvirler adeta Gobustan halkının yaşamı hakkında bir albüm gibidir[16].

Gobustan Azerbaycan'ın erken dönem resim kültürünün merkezlerinden biri olduğu gibi aynı zamanda eski dans ve müzik kültürlerinin şekillendiği bölgelerden biridir. Gobustan'daki tasvirler arasında dans törenlerinin özel bir yeri vardır. Kolektif olarak yapılan bu danslar günümüz Azerbaycan Türklerinin oynadığı Yallı dansını andırmaktadır.

Kaval taşı Müzik Aleti

değiştir

Büyüktaş ve Cingirdağ'da bulunan ve "Kaval taşı" olarak adlandırılan taş müzik aletleri eski Gobustan halkının büyük bir icadı olarak değerlendirilir. Okun icadı kabile insanlarının maddi yaşamı için ne kadar önemliyse, vurmalı müzik aleti "Kaval taşı"ın yaratılması da müzik zevklerini tatmin etmek, dans ve şarkı törenleri düzenlemek için son derece önemliydi[17].

Cingirdağ'daki "Kaval taşı"ın yapısı şu şekildedir: tepenin yamacında yastık gibi iki büyük taşın üzerine üçüncü bir taş yerleştirilmiştir. Bu taş alttaki taşlara göre oldukça yassıdır. Alt taşlarla üst taş arasında bir boşluk vardır ve vadideki hava akımı bu boşluktan geçer[18].

Büyüktaş’taki "Kaval taşı"ın yapısı biraz farklı olsa da prensip olarak aynıdır. Kurgu her zaman hava akımının geçtiği bir vadide kurulmuştur. Kaya üzerindeki büyük yassı taşın altına bir taraftan taş bir destek konulmuştur. Her iki kaval taşı küçük bir taşla vurulduğunda bakır gibi çınlayan bir ses çıkarır.

Kaval taşı, Eurovision 2012 Şarkı Yarışması'nda sergilenmiştir[19]. Burada, Azerbaycan'ın müzik kültürünün tarihini tanıtmıştır. Sergilenen kaval taşı, sanatçı Mir Teymur Mammadov'un el yapımı eseridir. Heykeltıraş, kısa sürede ve ustalıkla tarihi kaval taşının sahne versiyonunu oluşturmayı başarmıştır.

Bu muhteşem müzik aletleri bugün de yerinde durmakta ve yapıları, sıra dışı sesleri ile koruma alanına gelenlerin büyük ilgisini ve hayranlığını çekmektedir. Bu alet çok eski bir müzik aletidir.

Latince Taş Yazıt

değiştir

Büyüktaş Dağı'nın güneydoğu eteğinde Latin alfabesiyle yazılmış bir taş kitabe bulunmaktadır. Kitabe ilk kez 1948 yılında arkeolog İshak Ceferzade tarafından kaydedilmiştir. Kitabe milattan sonra 84-96 yılları arasında İmparator Domitian'ın hüküm sürdüğü dönemde Roma lejyonunun veya onun senturyasının (80 ile 120 asker arasında değişen bir askeri birlik) Gobustan bölgesinde bulunduğunu göstermektedir. Kitabe 6 satırdan oluşmakta olup şu şekilde okunmaktadır: "İmparator Domitian Sezar Augustus Germanicus. Lucius Julius Maximus. XII Yıldırım Hızlı Lejyon" . Bu kitabe dünyadaki Roma kültürel mirasına ait Latin alfabesiyle yazılmış anıtlar arasında en Doğu'da bulunan örnektir[20].

Kaynakça

değiştir
  1. ^ "Gobustan Rock Art Cultural Landscape". UNESCO. 22 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2016. 
  2. ^ "Qobustan Dünyası" (PDF). 24 Ağustos 2024 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  3. ^ "Этимологический словарь тюркских языков". 20 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  4. ^ a b "Qobustan rəsmlərinin yorulmaz tədqiqatçısı". 12 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  5. ^ "Qobustan - minilliklərin kitabı". 3 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  6. ^ a b "Qobustan dünyası". 27 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  7. ^ "Caferzade, Qobustan". 27 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2021. 
  8. ^ "Caferzade, Qobustan 2". 12 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2021. 
  9. ^ "Qobustan Milli Tarix-Bədii Qoruğu". 2 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  10. ^ "Məskunlaşma". 24 Ağustos 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  11. ^ "Gəmiqaya-Qobustan mədəniyyəti: e.ə. VIII-V minilliklər". 20 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  12. ^ "Qobustan". 28 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  13. ^ "Qobustan: qayaüstü rəsmlər". Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  14. ^ "Early Man in Azerbaijan When Ancient Stones Speak". 28 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  15. ^ "ДУХОВНЫЙ МИР КОННЫХ И ЛОДОЧНЫХ ОХОТНИКОВ ЭПОХИ БРОНЗЫ АЗЕРБАЙДЖАНА" (PDF). 10 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  16. ^ "Qobustanın qayaüstü təsvirləri". 24 Ağustos 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  17. ^ "ГАВАЛДАШ" (PDF). 27 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  18. ^ "Gobustan: Ancient land where stones can sing". 24 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 
  19. ^ "Natiq Ritm Qrupu - Eurovision 2012". 27 Ağustos 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2024. 
  20. ^ "ЛАТИНСКАЯ НАДПИСЬ ИЗ АЗЕРБАЙДЖАНА: ПРОБЛЕМЫ И ИСТОРИЯ ИНТЕРПРЕТАЦИИ". 2 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. 

Dış bağlantılar

değiştir