Zeki el-Arsuzi

Suriyeli filozof (1899-1968)

Zeki el-Arsuzi (Arapçaزكي الأرسوزي; Haziran 1899 - 2 Temmuz 1968) Suriyeli bir filozof, filolog, sosyolog, tarihçi ve Arap milliyetçisiydi. Fikirleri Baasçılığın ve siyasi hareketinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Yaşamı boyunca başta Arapçanın Kendi Dilindeki Dehası (1943) olmak üzere birçok kitap yayımlamıştır.

Zeki el-Arsuzi
Arapçaزكي الأرسوزي
el-Arsuzi, 1939'dan önce
Tam adıZeki el-Arsuzi
Arapçaزكي الأرسوزي
DoğumuHaziran 1899
Lazkiye, Osmanlı Suriyesi, Osmanlı İmparatorluğu
Ölümü2 Temmuz 1968 (69 yaşında)
Şam, Suriye
ÇağıÇağdaş felsefe
BölgesiDoğu felsefesi
OkuluBaasçılık, Arap milliyetçiliği
Önemli fikirleriBaasçılığın kurucularından (Mişel Eflak ve Selahaddin el-Bitar ile birlikte), Arapçanın Kendi Dilindeki Dehası

Suriye'nin Lazkiye kentinde orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen el-Arsuzi, Sorbonne'da okudu ve burada milliyetçiliğe ilgi duymaya başladı. 1930'da Suriye'ye döndü ve 1933'te Ulusal Eylem Birliğine (UEB) üye oldu. Parti çalışmalarından duyduğu hayal kırıklığı nedeniyle 1938'de Şam'a taşındı ve 1939'da UEB'den ayrıldı. El-Arsuzi, Şam'da çoğunlukla ortaokul öğrencilerinden oluşan ve sık sık Avrupa tarihi, milliyetçilik ve felsefe üzerine tartışan bir grup kurdu ve bu gruba başkanlık etti. UEB'den ayrıldıktan kısa bir süre sonra el-Arsuzi, "tanımlanmış bir inanca" sahip Arap milliyetçisi bir parti olan Arap Ulusal Partisini kurdu. Bu parti başarılı olamadı ve el-Arsuzi, Bağdat'ta kısa bir süre kaldıktan sonra Kasım 1940'ta Suriye'ye döndüğünde Arap Baası adında yeni bir parti kurdu; ancak 1944'e gelindiğinde üyelerinin çoğu partiden ayrılmış ve neredeyse aynı doktrini benimseyen Mişel Eflak ve Selahaddin el-Bitar'ın Arap Baas Hareketine katılmıştı.

1947'de iki hareket birleşerek tek bir Arap Baas Partisini oluşturdu. Birleşmeye rağmen, el-Arsuzi ne kuruluş konferansına katıldı ne de kendisine üyelik verildi.

El-Arsuzi 1940'ların ve 1950'lerin geri kalanında siyasetten uzak durdu ve öğretmen olarak çalıştı. 1960'larda Baas Partisinde bir yanda Eflak ve el-Bitar, diğer yanda Salah Cedid ve Hafız Esad arasındaki iktidar mücadelesi sırasında siyasete geri dönüş yaptı. Eflak ve El-Bitar iktidar mücadelesini kaybedip 1966'da Suriye'den kaçmak zorunda kalınca, el-Arsuzi Baas Partisinin Suriye liderliğindeki fraksiyonunun ana ideoloğu olarak Eflak'ın yerini aldı.

El-Arsuzi'nin Baasçı düşüncenin bir parçası olan toplum, dil ve milliyetçilik teorileri, Arap halkının son 1000 yılda kaybettiği Arap kimliğini yeniden kurduğunda Arap ulusunun birleşeceğini savunur. El-Arsuzi'ye göre Arap birliğinin anahtarı dilden geçmektedir. El-Arsuzi, Latincenin aksine Arapçanın çok daha az keyfî ve çok daha sezgisel olduğunu savunmuştur. Baas düşüncesine yaptığı katkılara rağmen, el-Arsuzi'den Batı veya Arap akademisinde neredeyse hiç bahsedilmemektedir. Bu ihmal, çağdaş bir Arap milliyetçisi olan Satı el-Husri'nin el-Arsuzi ile aynı fikirlere sahip olmasına rağmen bunları daha iyi ifade edebilmesiyle bağlantılı olabilir.

Yaşamı

değiştir

Çocukluğu ve ilk yılları (1899-1930)

değiştir

Zeki Necib İbrahim el-Arsuzi 1899 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun Suriye kıyısındaki Lazkiye'de Nusayri kökenli orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.[1][2] Annesi Meryem önde gelen dindar bir aileden geliyordu, babası Necib İbrahim ise bir avukattı. İki erkek kardeşi, bir kız kardeşi ve ailesiyle birlikte 1904 yılında Antakya'ya taşındı. Arsuzi, eğitimine Kur'an'ı ezberlediği bir kuttabda başladı. Dört yıl sonra ailesi onu düzgün bir Osmanlı eğitimi alması için bir rüşdiyeye kaydettirdi. Babası 1915 yılında milliyetçi faaliyetlerinden dolayı Osmanlı yetkilileri tarafından tutuklandı; Arsuzi daha sonra bu olayın milliyetçi siyasete olan ilgisini tetiklediğine inanıyordu.[3] Babası, kendisi ve ailesi Anadolu'daki Konya şehrine iç sürgüne gönderilmeden önce kısa bir süre hapsedildi. Bir yıl sürgünde kaldıktan sonra Necib ve ailesinin Antakya'ya geri dönmesine izin verildi. Arsuzi'ye göre babası, Irak Kralı I. Faysal'ın Şam'a girdiği haberi üzerine Antakya hükûmet konağındaki Osmanlı bayrağını Haşimi bayrağıyla değiştirmiştir. Ancak bu bilgi hiçbir zaman bağımsız olarak doğrulanmadı.[4]

Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Arsuzi, Lübnan'daki Institut Laïc'te eğitim görmeye başladı. Arsuzi burada felsefe ile tanıştı. Ayrıca Arsuzi burada kaldığı süre boyunca Fransızcasını mükemmelleştirmeyi başardı. Arsuzi'nin Institut Laïc'teki eğitimi sırasında ateist görüşleri ile ünlendi ve sık sık "Dünya oğulları işlerini cennetin oğullarından daha iyi yönetebilir" derken yakalandı.[5] Eğitimini tamamladıktan sonra Arsuzi, Antakya'da yerel bir ortaokulda matematik öğretmeni olarak işe başladı. Ancak daha sonra, 1924-26 yılları arasında Arsuz'da okul müdürlüğü görevini üstlendi. 1927 yılında Arsuzi, Fransa'daki Sorbonne Üniversitesinde okumak için Fransız Yüksek Komisyonundan burs aldı. Orada 1927'den 1930'a kadar okudu, ancak Sorbonne'dan hiçbir zaman diploma alamadı. Sorbonne'da kaldığı süre boyunca Arsuzi, eski Fransız sömürge yöneticisi Jean Gaulmier ile arkadaş oldu. Arsuzi Sorbonne'da 19. yüzyıl Avrupa felsefesine ilgi duymaya başladı; Georges Dumas, Emile Brehier, Leon Brunschvig (felsefe profesörü), Henri Bergson ve Johann Gottlieb Fichte gibi isimlerin düşüncelerinden etkilendi. O dönemde Arsuzi'yi en çok etkileyen kitaplar Bergson'un L'Evolution créatrice ve Fichte'nin Reden an die deutsche Nation adlı kitaplarıdır; bunlardan Fichte, Arsuzi'nin en çok özdeşleştiği filozoftur. Hem Fichte hem de Bergson eğitimin öneminden bahseder ve özünde ulus vardır.[5]

Alexandretta krizi ve Baasın kuruluşu (1930-1939)

değiştir

El-Arsuzi 1930'da Suriye'ye döndü ve daha sonra 1932'de Antakya'da öğretmen olarak çalıştı. Tarihçi Patrick Seale'e göre "Uyanış acımasızdı". Suriye'deki Fransız yetkililer el-Arsuzi'nin öğrencilerine Avrupa felsefesi ve Fransız Devrimi gibi konularda ders vermesini yasakladı. Öğrencilerine Fransız Devrimi'nin ideallerini - özgürlük, eşitlik, kardeşlik - öğretirken yakalandığında sınıftan çıkarıldı. 1934 yılında el-Arsuzi, Fransız kültürünü yaymak amacıyla Club des Beaux Arts adında bir öğrenci kulübü kurdu; kulüp Fransız yetkililer tarafından hoş karşılanmadı. Aynı yılın sonlarında el-Arsuzi siyasi kariyerine ciddi bir şekilde başladı ve katı bir Arap milliyetçisi oldu.[6]

Ağustos 1933'te el-Arsuzi ve diğer elli Arap milliyetçisi Lübnan'ın Kuarna'il kentinde Ulusal Eylem Birliğini (UEB) kurdu. O dönemde Arap partilerinin çoğu eski Osmanlı elitinin hakimiyetindeydi ya da yüksek düzeyde Osmanlı üyeliğine sahipti. UEB birkaç istisnadan biriydi; UEB üyelerinin çoğunluğu gençti ve Batı'da eğitim görmüşlerdi. UEB başlangıçta halk arasında popüler olsa da, kurucusu Abdürrezzak el-Dandaşi 1935 yılında öldüğünde popülaritesi azaldı. El-Arsuzi, partinin 1933'teki kuruluşundan 1939'a kadar UEB'nin Antakya'daki bölge başkanıydı.[2]

Türkiye 1930'ların başında İskenderun vilayetini ilhak etmeye çalıştığında, el-Arsuzi Türkiye'nin Suriye politikasını en yüksek sesle eleştirenlerden biri oldu; Arap milliyetçi mücadelesinin bir sembolü haline geldi.[7] 1939 yılında Suriye'yi kontrol eden Fransa, Türkiye'yle ittifak kurmak amacıyla vilayeti Türkiye'ye bıraktı.[8] El-Arsuzi kısa bir süre sonra UEB'den ayrıldı.[9]

El-Arsuzi 1938'de Şam'a taşındı ve Arapçılık ve Arap milliyetçiliği fikri üzerinde çalışmaya başladı. Parti politikalarından hayal kırıklığına uğrayınca birkaç ortaokul öğrencisini bir araya getirerek bir öğrenim grubu kurdu. Grubun toplantılarında el-Arsuzi, örneğin Fransız Devrimi, Meiji Restorasyonu, Almanya'nın birleşmesi ve İtalya'nın birleşmesi ya da Fichte, Friedrich Nietzsche, Karl Marx, Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Oswald Spengler ve Henri Bergson'un fikirleri hakkında konuşurdu.[7] UEB'den ayrıldıktan kısa bir süre sonra el-Arsuzi, "tanımlanmış bir inanca" sahip Arap milliyetçisi bir parti olan Arap Ulusal Partisini kurdu. Parti uzun ömürlü olmadı, el-Arsuzi yıl sonunda Bağdat'a gitti.[10] El-Arsuzi, Bağdat'ta kaldığı süre boyunca idealist bir şekilde Arap milliyetçiliği düşünceleriyle Iraklıları aydınlatmaya çalıştı, ancak 1940 yılında hayal kırıklığına uğrayarak Suriye'ye döndü.[11] 29 Kasım 1940'ta el-Arsuzi, Arap Baasını kurdu.[7][12]

Arap Baası (1940-1947)

değiştir

El-Arsuzi'nin Arap Baasını kurduğu sıralarda Mişel Eflak ve Selahaddin el-Bitar liderliğindeki bir başka grup da Arap İhya Hareketini kurmuştu. Patrick Seale, El-Arsuzi'nin el-Baas, el-Arabi adı altında broşürler yayınladığını, Arap İhya Hareketinin ise el-İhya, el-Arabi adı altında broşürler yayınladığını belirtmektedir.[13] Eflak ve el-Bitar parti örgütüne odaklanmak için işten ayrılırken, el-Arsuzi 1959 yılına kadar öğretmen olarak çalıştı.[7] Partide çok fazla üye yoktu ve el-Arsuzi; çoğu zamanını okumak, yazmak ve eser çevirmekle geçiriyordu. Haziran 1941'de el-Arsuzi Şam'dan sürgün edildi, üç üye tutuklandı ve kalan üyeler kaçtı. Ertesi yıl, 1942'de, el-Arsuzi ve arkadaşları partiyi yeniden canlandırmaya çalıştılar, ancak bu girişim başarısız oldu. Arkadaşlarından biri, el-Arsuzi'nin bir yıllık sürgünü sırasında sertleştiğini ve hatta paranoyaklaştığını iddia ederek, grubun "halkı sevdiğini ve bireyden nefret ettiğini; [grubunun] bütünü kutsal tuttuğunu, ancak parçaları hor gördüğünü" söyledi.[14] 1944 yılına gelindiğinde Arap Baası üyelerinin çoğunluğu daha aktif olan Arap İhya Hareketi (1943'te Arap Baas Hareketi adını aldı) için örgütten ayrıldı.[7] Eflak ve el-Arsuzi arasındaki ilişkiler en iyi ihtimalle sertti. El-Arsuzi; Eflak'ı partisinin adını çalmakla suçladı.[13]

Aynı zamanda, el-Arsuzi'nin siyasete olan ilgisi azalıyordu ve zamanının artan bir kısmını filoloji ile uğraşarak geçiriyordu. Bu çalışmalar 1943 yılında Arap dilinin köklerini ve ayırt edici özelliklerini inceleyen Arapçanın Kendi Dilindeki Dehası adlı kitabın yayınlanmasıyla sonuçlandı (bkz. Kültür ve dil bölümü). Buna rağmen el-Arsuzi zihinsel olarak giderek dengesizleşiyordu. Birçok kişi onun daha az sosyalleştiğini, sosyal ilişkilerden ve arkadaşlarından uzak durmaya daha meyilli olduğunu belirtmiştir. Daha sonra sanrılardan muzdarip olacaktı.[15] 1949'da tekrar taşınmak zorunda kaldı, bu kez Lazkiye'de yaşadı ve daha sonra annesiyle birlikte Tarsus'ta yaşamaya başladı. Annesi orada yoksulluk içinde ölecekti.[16] Arkadaşlarından birine göre, el-Arsuzi'nin kendisi de Fransız yetkililer tarafından "sefalet ve zulüm dolu bir hayata" indirgenerek "aşırı yoksulluk" içinde yaşadı.[15]

Reşid Ali Geylani'nin Irak'taki darbesinden sonra el-Arsuzi'nin kendi saflarındaki popülaritesi azaldı. Eflak ve el-Bitar, Anglo-Irak Savaşı sırasında Irak'ı desteklemek için Suriye Irak'a Yardım Komitesini kurarken, el-Arsuzi, Geylani'nin politikalarının başarısız olacağı gerekçesiyle herhangi bir müdahaleye karşı çıktı. Bazı Arap Baası üyeleri el-Arsuzi'nin vardığı sonuca katılırken, çoğunluk Eflak'ın romantizminden etkilendi.[17] Arap Baasının başarısızlığının bir başka nedeni de el-Arsuzi'nin başkalarına duyduğu derin güvensizlikti; bir parti üyesi Arap Baası başlıklı bir manifesto yazdığında, el-Arsuzi "bu manifestoda halka giden yolu tıkamaya yönelik emperyalist bir komplo gördü".[18]

Eflak ve el-Bitar liderliğindeki Arap Baas Hareketi 1947'de Arap Baas Partisi ile birleştirildi. Müzakereler sırasında Arap Baasını Arsuzi değil Vahib el-Ganim ve Celal es-Seyyid, Arap Baas Hareketini ise Eflak ve el-Bitar temsil ediyordu. Ayrıntılı olarak tartışılan tek politika konusu partinin ne kadar sosyalist olacağıydı. Gruplar bir anlaşmaya vardı; Baas hareketi radikalleşti ve daha da sola kaydı. El-Arsuzi kuruluş kongresine katılmadı ve kendisine yeni partide üyelik verilmedi.[19]

Sonraki yılları ve ölümü (1948-1968)

değiştir
 
1960'ların başında el-Arsuzi

El-Arsuzi 1940'ta Bağdat'tan döndükten sonra felsefe öğretmenliği yapmaya başladı, ancak kısa süre sonra bu görevinden alındı. 1945'ten 1952'ye kadar önce Hama'da sonra Halep'te ortaokul öğretmeni olarak çalıştı ve 1952'den, emekli olduğu 1959'a kadar öğretmen yetiştiren bir kolejde ders verdi.[20]

1963 yılında Baas Partisinin Altıncı Ulusal Kongresi'nin ve partinin kurucuları Eflak ve Bitar'dan giderek uzaklaşmasının ardından Hafız Esad, Arsuzi'nin ordudaki Baasçı ideolojik formasyona yardımcı olmasını ve daha sonra kendisine devlet maaşı bağlanmasını sağladı.[21][22] El-Arsuzi 1965 yılında Baas Partisi Ulusal Komutanlığına seçildi. O dönemde Baas Partisinin güçlü adamı Salah Cedid, Eflak ve el-Bitar'ın parti liderliğine karşı çıkıyor ve bu nedenle el-Arsuzi'nin Baasçı düşüncenin asıl kurucusu olarak onların yerini almasını istiyordu.[23] 1966'daki Baas Partisi bölünmesinin ardından - parti Irak liderliğindeki Baas Partisi ve Suriye liderliğindeki Baas Partisi olmak üzere iki kola ayrıldı - Arsuzi Suriye liderliğindeki Baas Partisinin ana ideoloğu olurken, Eflak Irak liderliğindeki Baas Partisinin de jure ideoloğu oldu.[24] El-Arsuzi 1966'dan 1968'e kadar Esad ve Cedid'in kişisel ideolojik akıl hocası olarak görev yaptı.[25] El-Arsuzi, 2 Temmuz 1968'de Şam'da öldü.[22]

El-Arsuzi'nin düşüncesi

değiştir

Arap ulusu

değiştir

El-Arsuzi'nin temel düşüncesi Arap ulusunun birleştirilmesiydi. Arap ulusunun köklerinin Arap tarihinin İslam öncesi ve erken İslami dönemine kadar uzanabileceğine inanıyordu. Arap ulusu ile olan tarihsel bağ, el-Arsuzi için diğer Arap milliyetçileri ve Baasçılar için olduğundan daha önemliydi. Modern Çağ'da yeni bir Arap ulusu yaratmanın tek yolu, eski Arap kimliğinin tek gerçek kalıntısı olan dil aracılığıyla geçmişin Arap halkı ile bugünün Arap halkı arasında yeniden bir bağ kurmaktı. Kısacası dil, kaybedileni (Arap ulusu) yeniden kazanmanın ve Arap kimliğini yeniden canlandırmanın anahtarıydı. El-Arsuzi; Arapların, Arap olmayanların yönetime katılmasına izin verdiklerinde ortak kimliklerini kaybettiklerine inanıyordu. Sonuç olarak birçok yasa Arap olmayan özellikler taşıyordu; bu yasalar ve Arap olmayanların getirdiği diğer değişiklikler Arap kimliğini zayıflatmıştı.[26]

Kültür ve dil

değiştir

El-Arsuzi kültürel meselelere büyük önem vermiştir ve Batatu, örgütüne üye olmanın tek koşulunun "Arap mirasının dirilişine [baas] katkıda bulunan bir kitap yazmak veya tercüme etmek" olduğunu kaydeder.[27] Arsuzi, "Arap milliyetçiliğinin dilbilimsel imgesi"nin savunucusu olarak tanımlandı ve 1942 yılında en önemli eserlerinden biri olan Abqariyyat al-'arabiyya fi lisaniha'yı (Arapçanın Kendi Dilindeki Dehası) yayınladı. Yaklaşımı filolojiye yaptığı vurguyla öne çıkıyordu, ancak modern devletin sorunlarına, demokrasi ve iktidarın yeri konularına da dikkat çekiyordu.[28] Batatu ayrıca el-Arsuzi'yi, sonunda entelektüel açıdan kısır ve takipçileri için tatmin edici olmadığını kanıtlayan ırkçı bir bakış açısına sahip ve düşüncelerinde Nusayri dini geçmişinin ilkelerinden derinden etkilenmiş olarak tanımlamıştır.[27]

El-Arsuzi, geleneksel olan ve belirli nesneleri açıklamak için keyfi işaretler kullanan Latincenin aksine, Arapçanın hecelerinin sesliliğinden ve "doğal bir nesnenin doğrudan bir temsilini ifade etmesinden" türetilen kelimeler oluşturduğunu ileri sürdü - Latincenin aksine, Arapça esasen doğaya uygundu. El-Arsuzi'ye göre Arapça sezgisel bir dildi; Arapça kelimelerin telaffuzu ile anlamları arasında "doğal bir sempati" vardı: Arapça bir kelime, böyle bir işlemde özümsenen bir göndergenin tanımlanmasıyla anlamıyla birleşir. El-Arsuzi'ye göre Arap ulusunun kimliği Arap dilinde somutlaşmıştı; milliyetçi ruhun kaynağını oluşturan dildi. El-Arsuzi'nin teorisine göre, Avrupa milliyetçiliği nedensellik ilkesine dayanırken, Arap milliyetçiliği kendiliğindenlik ilkesine dayanır.[29] El-Arsuzi'nin dil tanımı, Sokrates ve diğer düşünürlerinkine zıttı.[30]

Milliyetçilik

değiştir

El-Arsuzi, Avrupa milliyetçiliğinin yükselişini entelektüel, sosyal ve ekonomik alanlardaki devrimlere bağladı. İlk devrim, insanların gündelik ve akraba ilişkilerini doğuran feodal sistem altında gerçekleşmişti.[netleştirme gerekli] İkinci devrim olan, Nicolaus Copernicus ve Galileo Galilei önderliğindeki bilimsel devrim, Orta Çağ boyunca geliştirilen doğa anlayışına son verdi. Bu olaylar modern rasyonalitenin temellerini oluşturmuştu. Bu konuda el-Arsuzi, "insan gerçeği bilecek niteliktedir, çünkü akılla inşa edilen şey deneyle doğrulanabilir" dedi. El-Arsuzi, insan davranışı ve uygarlığa ilişkin bu özel görüşü René Descartes'ın sözleriyle özetledi: "Sağduyu ya da akıl doğal olarak insana eşittir".[31] El-Arsuzi'ye göre, eğer insanlar rasyonel yaratıklar olsalardı, her biri kendilerini kendi akıl anlayışına göre düzenlemek ve dolayısıyla devlet işlerini zalimlerden (sömürgecilerden) devralmak isterlerdi. Sömürgeciler böylesi "rasyonel" bir değişimin önünde engel teşkil ediyordu.[32]

El-Arsuzi'ye göre modern yaşam iki şey sayesinde var oldu: bilim ve sanayi. Bilim hurafeleri ortadan kaldırdı ve yerine gerçekleri koydu; sanayi ise uygarlığın özgürlük, eşitlik ve demokrasinin kalıcı hale gelebileceği daha güçlü ve örgütlü bir toplum yaratmasını sağladı. İngiliz ve Fransız devrimleri deneyimleri bunu kanıtladı; devrimler bireye belirli haklar verdi, böylece birey "kendi işlerini kendi iradesine göre yürütebildi". Özgürlük talebi sonunda bağımsızlık talebine, yani milliyetçiliğe dönüşecekti. El-Arsuzi'ye göre milliyetçilik, hukukun üstünlüğünden sanata kadar hayatın her alanında kendini göstermişti; bir ulustaki her şey o ulusun kimliğinin tezahürüydü. El-Arsuzi'nin tezi Orta Çağ ile Modern Çağ arasında bir ayrım çizgisi oluşturdu.[33]

El-Arsuzi'nin çalışmaları ve düşünceleri neredeyse hiç bilinmemekte ve Arap milliyetçiliğine dair Batılı akademik çalışmalarda kendisinden çok az bahsedilmektedir. Bir metinde kendisinden bahsedildiğinde ise, ağırlıklı olarak birleşik Arap ulusuna ilişkin irredantist görüşlerine yer verilmektedir. El-Arsuzi'nin toplu eserleri 1970'lerin ortalarından bu yana yayınlanmış olsa da el-Arsuzi'nin milliyetçi düşüncesinin merkezinde yer alan Arap dili üzerine yaptığı çalışmalardan nadiren bahsedilmektedir. El-Arsuzi'nin fikirlerinin Arap akademisinde incelenmesi de eksiktir. Akademisyen Yasir Süleyman, bunun başlıca sebebini el-Arsuzi'nin eserlerinin çağdaşı Satı el-Husri'ninkilere benzerliği olarak gösterir.[34] Süleyman, el-Arsuzi'nin gölgede kalan mirasını bir dizi faktörün birleşimi olarak açıklamaya devam eder: İlk olarak, el-Husri'nin dil fikrinin aksine, el-Arsuzi'nin teorisi kendi kendini yenilgiye uğratır çünkü diğer teorileri dahil etmek yerine onları dışlamıştır. İkinci olarak, el-Arsuzi'nin eseri el-Husri'nin aktarmayı başardığı popülist eğilimden ziyade elitist bir eğilimle yazılmıştır. Üçüncüsü, el-Husri'nin çalışmasının aksine, el-Arsuzi'nin çalışması eski kelimeler ve tarihi metinler kullanması nedeniyle eski moda görünüyordu; ayrıca, el-Arsuzi bir Arap ulusunun sembolik ihtiyacı hakkında yazarken, el-Hustri bir Arap ulusunun pratik rolü hakkında yazdı - el-Husri'nin şeffaf olduğu yerde el-Arsuzi belirsizdi. El-Husri argümanlarını ampirik verilerle kanıtlayabiliyorken, el-Arsuzi bunu yapamıyordu. Bu nedenle Süleyman, el-Husri'nin gerçekte öyle olmadığı halde el-Arsuzi'den daha bilgili göründüğünü yazmaktadır. El-Arsuzi'nin çalışmasındaki ampirik veri eksikliği, zaman zaman dar görüşlü görünmesine neden olurken diğer zamanlarda vardığı sonuçlar maço milliyetçiliğinin sınırlarına dayanıyor ve bu da ırkçılık olarak yorumlanabiliyordu.[35] Süleyman'a göre "ihmal edilebilir" etkisinin bir başka nedeni de el-Arsuzi'nin geleneksel Arapça gramer sisteminin yeni bir gramer sistemiyle değiştirilmesi gerektiğine dair fikriydi.[36] Dünya Dil Sorunları Araştırma ve Belgeleme Merkezi, Süleyman'ın vardığı sonuca katılmakla birlikte, el-Arsuzi'nin çalışmalarının "genellikle zorlama ve 'havai'" olduğunu iddia etmektedir.[37][daha iyi kaynak gerekli]

Çoğu Suriye liderliğindeki Baas Partisinden olmak üzere bazı Baasçılar Eflak'ı "hırsız" olarak suçladılar. Bu eleştirmenler Eflak'ın Baas ideolojisini el-Arsuzi'den çaldığını ve kendi ideolojisi olarak ilan ettiğini iddia ettiler.[16] Durum ne olursa olsun, el-Arsuzi 1966 Baas Partisi bölünmesinin ardından Suriye'nin Baasçı lideri Hafız Esad tarafından Baasçı düşüncenin başlıca kurucusu ilan edildi. Ancak Irak kolu hala Eflak'ı Baasçılığın kurucusu olarak ilan etmektedir.[38] Esad, Arsuzi'den "zamanının en büyük Suriyelisi" olarak bahsetti ve onun "Baas'ı siyasi bir hareket olarak düşünen ilk kişi" olduğunu iddia etti.[6] Suriyeli Baasçılar el-Arsuzi'nin onuruna bir heykel diktiler; heykel 1966 darbesinin ardından dikildi.[39] Buna rağmen Baasçıların çoğunluğu Baas hareketinin asıl kurucusunun Arsuzi değil Eflak olduğu konusunda hemfikirdir.[40] Buna rağmen Keith David Watenpaugh, Baasçılığın tek bir kurucu tarafından değil, el-Arsuzi, Eflak ve Selahaddin el-Bitar'dan oluşan "üçlü" tarafından tasarlandığına inanmaktadır.[41]

Çeşitli çalışmaları

değiştir
  • Arapçanın Kendi Dilindeki Dehası (1943)
  • Arap Dünyası (1958)
  • Milliyetçi Sorunlarımız (1958)

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Helms, Christine Moss (1984). Iraq: Eastern Flank of the Arab Worl (İngilizce). Brookings Inst Press. ss. 64-65. ISBN 978-0-8157-3555-7. 
  2. ^ a b Moubayed, Sami M. (2006). Steel & Silk: Men and Women who Shaped Syria 1900-2000 (İngilizce). Cune Press. ss. 142-143. ISBN 978-1-885942-40-1. 
  3. ^ Watenpaugh 1996, s. 364.
  4. ^ Watenpaugh 1996, s. 365.
  5. ^ a b Watenpaugh 1996.
  6. ^ a b Seale, Patrick (1989). Asad: The Struggle for the Middle East (İngilizce). University of California Press. s. 27. ISBN 978-0-520-06976-3. 
  7. ^ a b c d e Choueiri, Youssef M. (16 Mart 2001). Arab Nationalism: A History Nation and State in the Arab World (İngilizce). Wiley. s. 144. ISBN 978-0-631-21729-9. 
  8. ^ Moubayed, Sami M. (2006). Steel & Silk: Men and Women who Shaped Syria 1900-2000 (İngilizce). Cune Press. s. 143. ISBN 978-1-885942-40-1. 
  9. ^ Schumann, Christoph (2008). Liberal Thought in the Eastern Mediterranean: Late 19th Century Until the 1960s (İngilizce). BRILL. s. 91. ISBN 978-90-04-16548-9. 
  10. ^ Curtis, Michael (1 Ocak 1971). People and Politics in the Middle East: The Arab-Israeli Conflict-Its Background and the Prognosis for Peace (İngilizce). Transaction Publishers. ss. 134-135. ISBN 978-1-4128-3063-8. 
  11. ^ Curtis, Michael (1 Ocak 1971). People and Politics in the Middle East: The Arab-Israeli Conflict-Its Background and the Prognosis for Peace (İngilizce). Transaction Publishers. s. 135. ISBN 978-1-4128-3063-8. 
  12. ^ Rabinovich, Itamar (1972). Syria Under the Baath, 1963-66: The Army Party Symbiosis (İngilizce). Transaction Publishers. s. 7. ISBN 978-0-7065-1266-3. 
  13. ^ a b Seale, Patrick (1989). Asad: The Struggle for the Middle East (İngilizce). University of California Press. s. 30. ISBN 978-0-520-06976-3. 
  14. ^ Curtis, Michael (1 Ocak 1971). People and Politics in the Middle East: The Arab-Israeli Conflict-Its Background and the Prognosis for Peace (İngilizce). Transaction Publishers. ss. 137-138. ISBN 978-1-4128-3063-8. 
  15. ^ a b Seale, Patrick (1989). Asad: The Struggle for the Middle East (İngilizce). University of California Press. s. 28. ISBN 978-0-520-06976-3. 
  16. ^ a b Curtis, Michael (1 Ocak 1971). People and Politics in the Middle East: The Arab-Israeli Conflict-Its Background and the Prognosis for Peace (İngilizce). Transaction Publishers. s. 138. ISBN 978-1-4128-3063-8. 
  17. ^ Curtis, Michael (1 Ocak 1971). People and Politics in the Middle East: The Arab-Israeli Conflict-Its Background and the Prognosis for Peace (İngilizce). Transaction Publishers. s. 139. ISBN 978-1-4128-3063-8. 
  18. ^ Curtis, Michael (1 Ocak 1971). People and Politics in the Middle East: The Arab-Israeli Conflict-Its Background and the Prognosis for Peace (İngilizce). Transaction Publishers. ss. 138-139. ISBN 978-1-4128-3063-8. 
  19. ^ Seale, Patrick (1989). Asad: The Struggle for the Middle East (İngilizce). University of California Press. s. 34. ISBN 978-0-520-06976-3. 
  20. ^ Charif, 2000, p. 245.
  21. ^ Commins, David Dean (2004). Historical Dictionary of Syria (İngilizce). Scarecrow Press. s. 47. ISBN 978-0-8108-4934-1. 
  22. ^ a b Seale, Patrick (1989). Asad: The Struggle for the Middle East (İngilizce). University of California Press. s. 89. ISBN 978-0-520-06976-3. 
  23. ^ Choueiri, Youssef M. (24 Haziran 2010). Islamic Fundamentalism 3rd Edition: The Story of Islamist Movements (İngilizce). A&C Black. s. 113. ISBN 978-0-8264-9801-4. 
  24. ^ Bengio, Ofra (1998). Saddam's word : political discourse in Iraq. Internet Archive. New York : Oxford University Press. s. 218. ISBN 978-0-19-535418-8. 
  25. ^ Moubayed, Sami M. (2006). Steel & Silk: Men and Women who Shaped Syria 1900-2000 (İngilizce). Cune Press. s. 144. ISBN 978-1-885942-40-1. 
  26. ^ Suleiman, Yasir (2003). The Arabic Language and National Identity: A Study in Ideology (İngilizce). Edinburgh University Press. s. 148. ISBN 978-0-7486-1707-4. 
  27. ^ a b Batatu, 2000, p. 724.
  28. ^ Batatu, 2000, p. 723.
  29. ^ Choueiri, Youssef M. (16 Mart 2001). Arab Nationalism: A History Nation and State in the Arab World (İngilizce). Wiley. ss. 147-148. ISBN 978-0-631-21729-9. 
  30. ^ Choueiri, Youssef M. (16 Mart 2001). Arab Nationalism: A History Nation and State in the Arab World (İngilizce). Wiley. s. 148. ISBN 978-0-631-21729-9. 
  31. ^ Choueiri, Youssef M. (16 Mart 2001). Arab Nationalism: A History Nation and State in the Arab World (İngilizce). Wiley. s. 145. ISBN 978-0-631-21729-9. 
  32. ^ Choueiri, Youssef M. (16 Mart 2001). Arab Nationalism: A History Nation and State in the Arab World (İngilizce). Wiley. ss. 145-146. ISBN 978-0-631-21729-9. 
  33. ^ Choueiri, Youssef M. (16 Mart 2001). Arab Nationalism: A History Nation and State in the Arab World (İngilizce). Wiley. s. 146. ISBN 978-0-631-21729-9. 
  34. ^ Suleiman, Yasir (2003). The Arabic Language and National Identity: A Study in Ideology (İngilizce). Edinburgh University Press. ss. 146-147. ISBN 978-0-7486-1707-4. 
  35. ^ Farouk-Sluglett, Marion; Sluglett, Peter (25 Ağustos 2001). Iraq Since 1958: From Revolution to Dictatorship (İngilizce). Bloomsbury Academic. s. 327. ISBN 978-1-86064-622-5. 
  36. ^ Farouk-Sluglett, Marion; Sluglett, Peter (25 Ağustos 2001). Iraq Since 1958: From Revolution to Dictatorship (İngilizce). Bloomsbury Academic. s. 158. ISBN 978-1-86064-622-5. 
  37. ^ CRDWLP, 2004, p. 287.
  38. ^ Suleiman, Yasir (2003). The Arabic Language and National Identity: A Study in Ideology (İngilizce). Edinburgh University Press. s. 147. ISBN 978-0-7486-1707-4. 
  39. ^ Helms, Christine Moss (1984). Iraq: Eastern Flank of the Arab Worl (İngilizce). Brookings Inst Press. s. 89. ISBN 978-0-8157-3555-7. 
  40. ^ Ayubi, Nazih N. (1995). Over-stating the Arab State: Politics and Society in the Middle East (İngilizce). Bloomsbury Academic. s. 140. ISBN 978-1-85043-828-1. 
  41. ^ Watenpaugh, Keith David (2006). Being Modern in the Middle East: Revolution, Nationalism, Colonialism, and the Arab Middle Class (İngilizce). Princeton University Press. ss. 228-229. ISBN 978-0-691-12169-7. 

Konuyla ilgili yayınlar

değiştir