Sürgün cezası, hüküm giymiş suçluların veya toplumda istenmeyen kişi olarak tanımlananların çoğunlukla bir koloni olan denizaşırı ve uzak bir yere belirli bir süreliğine gönderilmesidir. Mahkûmların çoğu cezalarını tamamladıkları zaman bulundukları uzak yerden geri dönecek maddi kaynaklara sahip olmadıkları için bu yerleşim yerlerinde kalmaya mecbur kalmaktaydı.

Dorset'deki bir uyarı levhasında köprüye herhangi bir zarar veren kişilerin ömür boyu sürgün cezasına çarptırılacağı uyarısı yazılıdır

Arka planı

değiştir

Toplumdan ceza olarak zorunlu olarak göç veya sürgün etmenin bilinen en erken örnekleri Antik Yunanistan'da MÖ 5. yüzyılda Ostrakismos olarak adıyla gerçekleştirilmiştir. Roma imparatorluğu zamanında sürgün cezası ölüme denk bir ceza olarak görülüyordu. İdam edilmesine karar verilen bir suçlunun cezası sürgün olarak değiştirilebiliyordu.[1] Uygulama 18 ve 19. yüzyıllarda Britanya İmparatorluğu tarafından yoğun olarak kullanılmıştır. 20. yüzyılda Fransa tarafından da yapılan uygulamanın en tanınan isimlerinden birisi de Alfred Dreyfus'tur. Toplumdan ceza olarak zorunlu olarak göç veya sürgün etmenin bilinen en erken örnekleri Antik Yunanistan'da MÖ 5. yüzyılda Ostrakismos olarak adıyla gerçekleştirilmiştir. Uygulama 18 ve 19. yüzyıllarda Britanya İmparatorluğu tarafından yoğun olarak kullanılmıştır. 20. yüzyılda Üçüncü Fransız Cumhuriyeti tarafından da yapılan uygulamanın en tanınan isimlerinden birisi de Alfred Dreyfus'tur.

Uygulama

değiştir

Sürgün cezası, ilgili mahkûmu toplumdan büyük oranda tamamen uzaklaştırmaktaydı, ancak buna rağmen idam cezasından daha insaflı olarak değerlendirilmekteydi. Ceza; adi suçlulara, borçlulara, savaş esirlerine ve siyasi tutuklulara uygulanmıştır. Sürgün cezası, deniz aşırı sömürge topraklarının kolonileştirilmesi için de bir araç olarak kullanılmıştır. Bu tür yeni yerleşim bölgelerine gelen mahkûmlar sömürgelerde ihtiyaç duyulan iş gücüne dahil olmuş ancak yeni kurulan toplumsal yapıda sosyal sorunların artmasına yol açmıştır.

Büyük Britanya

değiştir

İngiliz hukukuna göre ağır suç olarak nitelendirilen suçlar için sürgün cezası alernatif olarak kullanılmaktaydı. Sürgün cezası, ağır suç olmakla beraber idam cezasının aşırı olarak değerlendirildiği durumlarda devreye giriyordu. 1670 yılında yeniden tanımlanan ağır cezalarla birlikte sürgün cezası seçeneği de tanımlanmıştır.[2] Örneğin 1820'li yıllara kadar ağır suç kapsamında olan evrakta sahtecilik suçu, çoğunlukla sürgün cezasına çevrilmekteydi. Cezanın içeriğine göre sürgün cezası ömür boyu veya belirli bir sınırlı süreliğine olabiliyordu. Eğer sınırlı bir süreliğineyse, suçlunun cezasını tamamladıktan sonra evine dönmesine izin veriliyordu. Ancak suçlunun yol masraflarını kendisinin karşılanması bekleniyordu. Maddi zorluk içinde evinden çok uzakta bulunan bu kişiler dolayısıyla cezalarını tamamladıktan sonra özgür yurttaşlar olarak bulundukları bölgede kalıyor, sömürge toplumunda çeşitli işlerde çalışıyorlardı.

Britanya İmparatorluğu adi suçluların ve siyasi suçluların yanı sıra İskoç ve İrlandalı savaş esirlerini de 1610 yılından 1776 yılındaki Amerikan Devrimine kadar Britanya Amerikası'ndaki deniz aşırı sömürgelerine gönderiyordu. Amerikan Devriminin ardından sürgün cezası için Britanya tarafından Avustralya kullanılmaya başlanmış ve 1787 yılındaki Birinci Filoyla Botany Körfezi'ne başlayan sevkiyat 1868 yılına kadar sürmüştür.

19. yüzyılın başlarından itibaren sürgün cezasının uygulanmasına dair getirilen eleştirilerle beraber uygulama yavaş yavaş bırakılmaya başlandı. 1830'lu yıllara gelindiğinde artık nadiren kullanılan ceza sonraki dönemde tamamen bırakılmıştır. Yapılan değerlendirmede sürgün cezası uygulamasının başarısız olduğu teslim edilmiş, verilen cezalara rağmen suç oranının azalmadığı belirtilerek, suçluların ağır cezalar işlememeye dair bir caydırıcılık özelliğinin bulunmadığı vurgulanarak, sürgün cezalarının çekildikleri bölgelerdeki insanlık dışı barınma ve yaşama koşulları irdelenmiştir. Avustralya'ya en son yapılan sürgün cezası sevkiyatının olduğu 1868 itibarıyla bölgeye 162 bin kadın ve erkeğin gönderildiği düşünülmektedir.

1858-1947 yılları arasında varlığını sürdüren Britanya Hindistanı'nda da sürgün cezası uygulanmıştır. Ağır suçluların yanı sıra Hindistan Bağımsızlık Hareketi üyeleri Hint Okyanusu'ndaki Andaman Adaları'na sürgün cezası için gönderilmiştir.[a]

Fransa 19.yüzyıl boyunca ve 20.yüzyılın ortalarına kadar Şeytan Adası ve Yeni Kaledonya'daki sömürgelerini sürgün cezaları için kullanmıştır. Özellikle Fransız Guyanası'ndaki Şeytan Adası bu anlamda kötü bir şöhrete sahip olacak kadar sık kullanılmıştır. Adaya gönderilen en ünlü isimler arasında hakkında usulsüz yere vatan hainliği hükmü verilen Alfred Dreyfus olmuştur. Yeni Kaledonya ise 1871 yılında kısa süreliğine işçi iktidarının ilan edildiği Paris Komünü'nün şiddetli şekilde bastırılmasının ardından sağ kalan komüncülerin gönderildiği adres olmuştur.

Popüler kültürdeki yeri

değiştir

Define Adasına Dönüş adlı dizi filmde Long John Silver denizde isyan ve adam öldürmekten suçlu bulunup idam cezasına çarptırılsa da mahkeme sırasında Jim Hawkins'in müdahalesi sonucunda cezası Karayipler'de sürgün cezasına çevrilmiştir.[3]

  1. ^ Arthur Conan Doyle'un ünlü hayali karakteri Sherlock Holmes'ün Dörtlerin İşareti macerasında bu adada cezasını çeken bir İngilizin kaçışı konu edilmiştir.

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Acehan, A. (2008). "Osmanlı Devleti'nin Sürgün Politikası ve Sürgün Yerleri" (PDF). Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. Erişim tarihi: 18 Aralık 2024. 
  2. ^ İlgili yasa maddesi (İngilizce) 1 Eylül 2021 tarihinde erişilmiştir
  3. ^ Dizinin imdb sayfasından 1 Eylül 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 1 Eylül 2021 tarihinde erişilmiştir

Ayrıca bakınız

değiştir