Lefkoşa Mevlevihanesi
Lefkoşa Mevlevihanesi veya Mevlevi Tekkesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin başkenti Kuzey Lefkoşa'da 1593 yılında Kıbrıs fatihlerinden Arap Ahmet Paşa tarafından kurulan mevlevihanedir. Semahane ve türbe kısmı günümüze kadar gelebilmiştir ve Mevlevi-Tekke Kültürü müzesi olarak kullanılmaktadır. Girne Kapısı yakınlarındaki Mevlevihane, Kıbrıs'ın Osmanlı döneminde en önemli yapılarından birisidir.[1] Tarihi boyunca gemi ile hacca gidenlerin uğrak yeri olan mevlevihane, yetiştirdiği insanlar ve verdiği hizmetlerle Kıbrıs Türk tarihinin önemli kurumlardan birisi olmuştur.[2] Dânişî ve İlmî mahlaslarıyla şiirleri olan Dânişî Ali Dede, Siyahi Mustafa Dede, Hızır Handi Dede, Siyahi Mustafa Dede'nin oğlu Arif Dede, Sadri Dede, Danişi Ali Dede'nin oğlu Muhammed Mukim Dede, Talib Dede, Nesib Dede, Müneccimbaşı Ahmed Dede, Derviş Lebib Lefkoşa Mevlevihanesi'nde yetişmiş şairler arasındadır.[3] 17. yüzyılda bina bakımsızlıktan harap olunca Rumeli Beylerbeyi Ferhad Paşa Mevlevihane'yi yeniden inşa ettirmiş ve tekke kendi adıyla anılmıştır.
Lefkoşa Mevlevihanesi | |
---|---|
Açılış | 17 Aralık 2002 |
Konum | Girne Kapısı, Lefkoşa, Kıbrıs |
Koordinatlar | 35°10′50″K 33°21′43″D / 35.18056°K 33.36194°D |
Tür | Mevlevi Kültürü müzesi |
Koleksiyon boyutu | Mevlevi giysileri, Mevlevi müzik aletleri, halılar, şerri mahkeme sicilleri, fermanlar, beratlar |
1925'te Türkiye'deki tekkelerin kapatılmasından sonra Halep Mevlevihanesi'nden Şeyh Şamlı Dede Lefkoşa Mevlevihanesi'ne şeyh olarak atandı. Şeyh Şamlı Dede, 1953 yılındaki ölümüne kadar bu görevi sürdürmüş; onun ölümünden sonra tekke yaşamı tarihe karışmıştır.[4] Evkaf'ın Türk toplumuna devredildiği 1956'dan itibaren tekkenin bazı odaları "Türk Çocuk Yuvası" olarak kullanıldı.[5] Kalan bazı odalar 1963'te Kıbrıs Türk Etnoğrafya Müzesi olarak hizmete açıldı. 2001-2002 yılında yeniden düzenlendikten sonra 17 Aralık 2002 tarihinde Şeb-i Arus töreni ile Mevlevi Müzesi olarak yeniden ziyarete açıldı.[5]
Tarihi
değiştirLefkoşa'nın en önemli tarihi ve mimari yapılarından biri olan Mevlevi Tekkesi, Girne Kapısı'nın hemen gerisinde yer almaktadır. Yapı, müstesna vakıflar arasında yer alan Celâliye Vakfı'na aittir. Bir zamanlar sıkça ziyaret edilen en önemli ibadet ve adak yerlerinden biriydi.[6] Lefkoşa Mevlevi Tekkesi'ne bağlı olan birçok tekke ve dergahlar yapılmıştır.[7] Türkiye'deki tekkelerin 30 Kasım 1925 tarihinde kapatılmasına rağmen İngiliz Sömürge İdaresi tekke şeyhlerini Halep'teki Mevlevi tekkesinden getirme kararı almıştır.[7] İlk zamanlar semahane, türbe, derviş odaları, mutfak, misafir odaları gibi bölümlerini içeren tekke, 1954 yılı sonrası işlevini yitirmiştir. Odaları önce Türk Çocuk Yuvası olarak kullanılmış ancak semahane ile türbelerin dışında kalan yapılar bakımsızlık sonucu orijinal çoğu özelliklerini yitirip harap oldukları gerekçesiyle yıkılmış ve yerlerine şimdiki Vakıflar Pasajı inşa edilmiştir.[8] 1961 yılında Türk Cemaat Meclisi, mevlevihaneden geriye kalan semahane, türbe ve doğusundaki bazı odaların bir müze olarak kullanılması için faaliyete geçmiş ve dönemin Konya Müze Müdürü Mehmet Önder Bey'i Kıbrıs'a davet etmiştir.[8] Önder tarafından hazırlanan raporda Mevlevi Tekkesi'nin Türk Etnografya Müzesi olarak düzenlenmesinin uygun görüldüğü belirtilmiştir.[9] Böylece 1962'de restorasyonuna başlanmış ve sergilenmelerin tamamlanmasından sonra 30 Nisan 1963'te Kıbrıs Türk Etnografya Müzesi adıyla hizmete açılmıştır.[9] Müzenin başına Cevdet Çağdaş getirilmiştir.[10] Müzenin tamamının bir Mevlevi Tekke Müzesi olarak yeniden düzenlenmesi düşünüldüğünden, bina 2001-2002 yılları arasında restore edilmiş, sergilenmesi yenilenerek düzenlenmiş ve 7 Aralık 2002 tarihinde resmi törenle yeniden hizmete sokulmuştur.
Mimarisi
değiştirKesme taştan yapılmış[11] tekkenin ana giriş kapısı basık kemerlidir.[12] Tekkeye giriş kapısının üst başında "Ya Hazreti Mevlana. Ketebe Ahmet Burhanettin" cümlesi kayıtlıdır.[13] Kapıdan sonra L şeklinde bir avluya girilmektedir.[12] Burada, çoğunluğu tarihi Girne Kapısı Mezarlığı'na ait mezar taşları ile günümüze kadar gelemeyen bazı yapıların kitabeleri sergilenmektedir.[13] Avlunun doğusundaki basık kemerli giriş kapısından kare planlı semahaneye girilmektedir.[12][13] Eğimli ahşap tavanı taşıyan iki fil ayak ile bunları birbirlerine ve duvarlara bağlayan kemerlerle iki bölüme ayrılan semahanenin birinci kısmı giriş kapısının önündeki bölüm olup enine dikdörtgen planlı iken kare ayaklardan sonra başlayan ikinci kısım, güney yönüne doğru bir kemerle uzanmaktadır.[12] Burada bir mihrap, sema ayinlerinin icra edildiği bir platform, ahşap mutrib mahfili ve bir mutfak sergilenmesi bulunmaktadır.[13] Cephesinde ahşap parmaklıklar bulunan mutrip mahfiline kuzeybatı köşesindeki ahşap bir merdivenle çıkılmaktadır.[14] Karşısında "tennure" olarak bilinen beyaz elbiseleriyle sema ayini yaptıkları ve etrafı ahşap bir parmaklık ile çevrili yuvarlak bir bölüm bulunmaktadır.[14] Semahanenin güney duvarında alçıdan yapılmış sade bir mihrap bulunmaktadır.[14] Mihrabın doğusunda semahaneye bağlı olarak uzanan bir takım hacimler yer almaktayken bu hacimler, son yapılan restorasyon çalışmaları sırasında ara duvarları ortadan kaldırılarak semahaneye dahil edilmişlerdir.[14] Semahane kısmı, sivri kemerler üzerine kırma çatı ile ve türbe bölümü yine daha küçük sivri kemerler üzerinde 6 kubbe ile örtülmüş ve yapının iç duvarları alçı ile sıvanmıştır.[11]
Tekkenin giriş kapısının sol kısmında ise bir çeşme bulunmaktadır.[11] Gerisindeki mevlevihane avlusunda kare planlı bir deposu vardır.[11] Çeşmenin önündeki sivri kemerin oluşturduğu niş içerisinde mermer bir yazıt, musluk ve bir yalak bulunmakta ve çeşmesinin yazıtında çeşmenin yapımında katkı sağlamış olduğu düşünülen "Ya Atta Shapari" yazılmaktadır.[11]
Tekke türbeleri
değiştirMevlevihanenin giriş cephesi boyunca sıralanmış kubbeli altı türbede Mevlevi ileri gelenlerine ait yazıtsız on altı mezar bulunur. Beş mezarın kimliği belirlenebilmiştir: İlk mezar son Şeyh Selim Dede, ikincisi tekkenin kurucusu Ahmet Paşa, üçüncü şeyh Celaleddin Efendi'ye, onuncusu Arap Abdullah Efendiye, on altıncısı ise Şeyh Feyzullah Dedeye aittir.[2]
Lefkoşa Mevlevihanesine gömülen Mevlevi şairleri arasında Siyahî Mustafa Dede, Hızır Handî Dede, Danişî Ali Dede (İlmi Dede), Mehmet Arif Dede, Sadri Dede ve Mustafa Dede'nin adlarından söz edilmesine karşın bunların türbelerdeki hangi mezarlara gömülü oldukları bilinmemektedir.[5]
Kaynakça
değiştir- ^ Mevlevi Tekke Müzesi, Lefkoşa Belediyesi web sitesi, Erişim tarihi:14.05.2015[ölü/kırık bağlantı]
- ^ a b "Lefkoşa Mevlevihanesi, Semazen.net, Erişim tarihi:14.05.2015". 16 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mayıs 2015.
- ^ "İlhan Genç, Kıbrıs Lefkoşe Mevlevîhânesi'nde Yetişmiş Mevlevî Divan Şâirleri, II. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, 24-27 Kasım l998 Doğu Akdeniz Üniversitesi, Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" (PDF). 16 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 14 Mayıs 2015.
- ^ "Lefkoşa Mevlevihanesi, Kıbrıs Vakıflar İdaresi web sitesi, Erişim tarihi:14.05.2015". 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mayıs 2015.
- ^ a b c "Tuncer Bağışkan, Lefkoşa Mevlevi Tekkesi, Yeni Düzen gazetesi, 12.04.2014". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mayıs 2015.
- ^ Evkaf Arşivi, Dosya No:45, Gömlek No:1124 (E 14/9/91), Yıl: 30.1.1891; Bağışkan, T., Kıbrıs'ta Osmanlı, s.20.
- ^ a b Arslangazi, Havva (2007), Lefkoşa Kent Dokusunda Mimari Üsluplar, İstanbul: Marmara Üniversitesi, s. 120
- ^ a b Arslangazi 2007, s. 121.
- ^ a b "Semazen - Mevlâna Müzesi [ Lefkoşa Mevlevihânesi ]". muze.semazen.net. 16 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Şubat 2019.
- ^ "KKTC Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü - Mevlevi Tekkesi". www.eemd.gov.ct.tr. 16 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Şubat 2019.
- ^ a b c d e Arslangazi 2007, s. 124.
- ^ a b c d Arslangazi 2007, s. 122.
- ^ a b c d Mehmet, Vatan. "Beratlı: "Dr. Küçük Mevleviliği bitirdi"". 17 Şubat 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Şubat 2019.
- ^ a b c d Arslangazi 2007, s. 123.