Kemalettin Kamu

Türk şair ve siyasetçi

Kemalettin Kâmi Kamu (15 Eylül 1901, Bayburt - 6 Mart 1948, Ankara), Gurbet Şairi olarak da tanınan Türk şair ve siyasetçi.

Kemalettin Kamu
Doğum15 Eylül 1901(1901-09-15)
Bayburt, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm6 Mart 1948 (46 yaşında)
Ankara, Türkiye
Ölüm sebebiKalp krizi
Defin yeriCebeci Asri Mezarlığı, Ankara
MeslekŞair ve siyasetçi

Şiirleri okul kitaplarında bulunan ve yurt genelinde tanınan bir şairdir. TBMM'de 6, 7 ve 8. dönemde milletvekili olarak görev yapmıştır.

Yaşamı

değiştir

1901 yılında Bayburt'ta doğdu. Babası, Kılıçoğlu Osman Nuri Efendi'dir. Çocukluğu babasının memur olarak bulunduğu Erzurum dolaylarında geçti.[1]

1910'da dışarıdan sınava girerek orta birinci sınıfta öğrenim görme hakkı elde etti. Erzurum'da başladığı ortaokulu, babasının mal müdürü olarak bulunduğu Refahiye'de bitirdi.[2] Refahiye'de iken Erzurum'un işgal edildiği haberini alan babasının kalp sektesinden ölmesi üzerine aile, Refahiye'den ayrılmak zorunda kaldı. Annesiyle önce Sivas'a sonra Kayseri'ye göç etti. Bir süre Bursa'da matematik öğretmeni olan ağabeyi Hüsnü Bey'in[2] yanında bulundu, ardından İstanbul'a giderek öğrenimine devam etti. İstanbul Erkek Öğretmen Okulu'nda okuyan Kemalettin Kamu'nun, bu yıllarda yazdığı şiirleri Süleyman Nazif'in gazetesinde yayımlandı. İstanbul'un işgali üzerine ünlü Gurbet şiirini kaleme aldı[2] ve işgal altındaki şehri terkedip Ankara'ya gitti. İzmir'in işgali üzerineyse Türk'ün İlahisi adlı şiirini yazan[2] şairin Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında yazdığı şiirler okul kitaplarına girdi, yurt genelinde tanınan ve sevilen bir şair oldu. Kimi şiirleri bestelenip şarkı veya marş oldu. İstiklâl Marşı seçimine de katıldı.

Çankaya isimli şiiri ile Cumhuriyet'e olan bağlılığını bir dini inanca dönüştürmüştür. Büyük tepki toplayan bu şiirin Yozgat milletvekili olan Ahmet Cevdet Taflıoğlu'na ait olduğunu söylense de bu şiirin Kemalettin Kamu tarafından 1934 tarihinde Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlandığı ifade edilmektedir.[3][4]

Kemalettin Kamu, Ankara'da Matbuat Genel Müdürlüğü'nde çalıştı. Kısa süre sonra başyazar oldu ve ajansın 11 kişilik kurucular heyeti içinde yer aldı.[2]

25 yaşında âşık olduğu genç kız ile evlenme hazırlığında iken bir anlaşmazlık sonucu evlilikten vazgeçti ve ömrü boyunca yalnız yaşadı.[5] İntizar adlı ünlü şiirini hayalkırıklığı ile sonuçlanan bu ilişkisi üzerine yazdı.[1]

1933 yılında Anadolu Ajansı temsilcisi olarak gittiği Paris'te Siyasal Bilimler alanında eğitim gördü. Soyadı Kanunu çıktığında soyadı olarak "bir ülkede yaşayanların tamamı" anlamına gelen "Kamu"yu seçti. 1938 yılında öğrenimini tamamlayıp Paris'ten dönünce önce İstanbul'a, sonra Ankara'ya gitti. Şiirlerinin yanı sıra ekonomi ile ilgili çalışmalar da yaptı.

1939'da Rize milletvekili olarak meclise girdi. 6. 7. dönemlerde Rize, 8. dönemde Erzurum milletvekili olarak TBMM'de yer aldı. Bir yandan da Türk Dil Kurumu'nda Terim Kolu Başkanlığı yaptı.

Bir süre sonra annesini kaybedince tüm sevgisini yeğenlerine verdi.[5] Ankara'da ani bir kalp krizi ile hayatını kaybetti. Ankara'daki Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedildi.

Şiirleri

değiştir

Şairin ilk şiiri olan Şam, Bursa Mecmuası’nda yayınlanmıştır.[1] Asıl ününü Kurtuluş Savaşı yıllarında Dergâh dergisinde yazdığı şiirle kazanmış ve Türk'ün İlahisi adlı eseri büyük beğeni toplamıştır. Başlarda aruz ölçüsünü kullanan sanatçı daha sonra Millî Edebiyat akımının etkisiyle sadeliğe ve hece ölçüsüne yönelmiş; şiirlerinde ise yurt sevgisi, gurbet ve aşk gibi konuları işlemeye devam etmiştir. Ölümünden sonra yazdığı şiirler 1949 yılında Rıfat Necdet Evrimer tarafından "Kemalettin Kamu, Hayatı, Şahsiyeti ve Şiirleri" kitabında toplanmış ve yayınlanmıştır. Varlık ve Oluş dergilerinde de yer alan eserleri vardır. Kendine "Gurbet Şairi" unvanını kazandıran Gurbet şiiri 1990 yılında Hümeyra tarafından bestelenip seslendirilmiş ve Tutkulardan İntihar isimli albümüne eklenmiştir.

İstiklâl Marşı (aday şiir)

Gözyaşına veda et ey güzel Anadolu
Hakkını korur elbet Türk'ün bükülmez kolu
Cenk ederiz genç koca bugün değil yarın da
Yadımız ağladıkça İzmir ezanlarında

Hakk yolunda kan olur dünyalara taşarız
Ya şerefle vurulur ya efendi yaşarız
Her gün yeni bir hile arkasından satıldık
Her gün yeni bir dille yurdumuzdan atıldık

Yeter ey Kâbe'mizi elimizden alanlar
Alıkoyamaz bizi yolumuzdan yalanlar
Hangi alçak el alır el zinciri boynuna
Kim Yunan'ı bırakır Türk kızının koynuna.

Biz ki Türk'üz muhakkak, her milletten uluyuz.
Yeryüzünde biz ancak yurdumuzun kuluyuz.
Yurt yolunda kan olur, dünyalara taşarız.
Ya şerefle vurulur, ya efendi yaşarız.

Gurbet

Gurbet o kadar acı
Ki ne varsa içimde,
Hepsi bana yabancı,
Hepsi başka biçimde!

Eriyorum git gide,
Elveda her ümide,
Gurbet benliğimi de
Bitirmiş bir içimde!

Ne arzum, ne emelim,
Yaralanmış bir elim,
Ben gurbette değilim,
Gurbet benim içimde!

Çankaya

Ebedi bir güneşle
Burada doğdu Gazi,
Yaprak yığını gibi
Burada yandı mazi.

Burada erdi Musa,
Burada uçtu İsa;
Bülbül burada varsa
Hürriyet için öter.

Ne örümcek ne yosun,
Ne mucize ne füsun;
Kabe Arap'ın olsun
Çankaya bize yeter...

Kaynakça

değiştir