Kıyafet Devrimi
Kıyafet İnkılâbı ya da Kıyafet Devrimi, Türkiye'nin kurulmasının ardından, halkın ve memurun kılık ve kıyafetinin düzenlenerek çağdaş giyime uygun hâle getirilmesi için 1934 yılında çıkarılan kanunla yapılan düzenlemedir. Atatürk devrimlerinin bir parçası olan bu kanunla belirli tipte kıyafetlerin giyilmesi ise yasaklanmıştır. Bu dönemde kadınlar ise “çağdaş kıyafet” giymeye teşvik edilmişler ancak kadın giyimine dair herhangi bir yasal düzenleme yapılmamıştır.
Yerel yönetimlerin kadın giyimi ile ilgili girişimleri
değiştirErkeklerin başlıklarını düzenleyen Şapka Kanunu'nun çıkmasından sonra toplumun bir kesiminde kadın kıyafeti konusunda da bir yasa çıkması için beklenti oluşmuş ve kimi basın organları bu konuda Hükûmeti teşvik edici yayın yapmışlardı. Ancak Hükûmet bu yönde bir karar almadı. Ne var ki birçok yerel yönetim, 1925-1934 tarihlerinde kadınların çarşaf ve peçeyi bırakıp çağdaş kıyafetler giymesi için yasak ve cezalar getirdi. Örneğin Tirebolu Belediyesi, 7 Ekim 1926'da aldığı kararla ilçede peçe takılmasını yasakladı ve peçesini kırk sekiz saat içinde çıkarmayan kadınların cezalandırılacağını ilan etti. Trabzon Vilayet Meclisi Aralık 1926'da aldığı bir kararla peçeyi yasakladı, peçe takmaya devam edenlerin karakola sevk edileceğini açıkladı. 1934 yılı sonunda Bodrum Kent Konseyi, kadınların çarşaf ve peçe takmasının yasaklanmasına, yasağa uymayanların belediyece cezalandırılmasına karar verdi.[1]
Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun
değiştirDevlet memurlarına şapka giyme zorunluluğu getiren Bakanlar Kurulu kararnamesinin çıktığı 2 Eylül 1925 günü, din adamı dışındaki kişilerin cübbe ve sarık giymeleri yasaklanmıştı. Buna aykırı davranışlar, bir yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı.[2] 1934 yılında ise din adamlarının dinî kıyafetlerini sadece ibadet yerlerinde giymelerine dair bir yasa çıkarıldı.[3] Hükûmetin Meclise sunduğu yasa önerisinin gerekçesi şöyleydi:
“Din ile devletin ayrılığını ve dinî değerlerin, devlet hayatı dışında sırf vicdani bir nitelikte kalıp memleketin devlet hayatında dinin hiçbir etkisi olmamasını, yani laiklik esasını devrimin ve rejimin ana ilkesi tanımış olan Cumhuriyet Hükûmeti bu yolda attığı adımların doğal bir sonucu ve gereği olarak ruhanilerin dinî kıyafetlerini ancak ayinler sırasında taşıyıp ayinler dışında herhangi bir bireyin taşıyabileceği kıyafetlerde bulunması konusunu gerekli görmüştür.”[4]
2596 sayılı “Bazı Kisvelerin (kıyafetlerin) Giyilemeyeceğine Dair Kanun”, 3 Aralık 1934 günü Mecliste görüşüldükten sonra oy birliği ile kabul edilerek yasalaştı. 1982 Anayasası'nın 174. maddesine göre "inkılap kanunları" arasında yer alır.[5]
Kaynakça
değiştir- ^ "Burcu Özcan, Basına Göre Şapka ve Kılık Kıyafet İnkılabı, Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2008". 8 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2013.
- ^ "Selami Kılıç, Şapka Meselesi ve Kılık Kıyafet İnkılabı, Ankara Üniversitesi Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 4, Sayı 16, 1995" (PDF). 25 Kasım 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 15 Ağustos 2013.
- ^ "Kıyafet kanunu dün mecliste kabul edildi". Milliyet. 4 Aralık 1934. s. 1.
- ^ Özdemir İnce, Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun, Hürriyet Gazetesi, 3.12.2010
- ^ "Mehmet Yaman, İnkılap Kanunları Hakkında Anayasal Bir Yorum, Kriter.org sitesi 26.07.2011". 29 Kasım 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2013.