Küreselleşme ya da globalleşme, ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin alışverişinden doğan bir uluslararası bütünleşme sürecidir.[1][2]

Küreselleşme kavramının özelliklerinden biri, olası etkilerinin çok sayıda ve çeşitli olduğu izlenimini vermesidir. Küreselleşme, yalın toplumsal gerçekleri oldukça aşan spekülasyonlar, varsayımlar, güçlü toplumsal imgeler ve metaforlar üretme kapasitesiyle olağanüstü doğurgan bir kavramdır. Hatta, birçok düşünürün de belirttiği gibi bu kavramın çok boyutluluğu onu, sınırlarını çizme uğraşını bile zora sokmaktadır. Bu anlamda küreselleşme, sosyal bilimlerin her dalında yaygın kullanılan bir kavram olmakla beraber, genellikle bir "durum"dan, daha çok bir "akım"ı veya bir zihniyeti ima eder hale getirilmiştir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi küreselleşme sadece sosyolojinin konusu değildir fakat sosyolojik açıdan toplumsal alandaki bir değişimi ifade etmektedir. Değişimi anlamak açısından Robertson şöyle demştir: "...Küreselleşme teması anlayışları aralarında farklılık göstermesine rağmen küreselleşme diye adlandırılan şeyi anlamanın en iyi yolunun, dünyanın "birleşik" hale geldiği, ama kesinlikle safdil işlevselci tarzda bütünleşmediği 'biçim sorunu' üzerinde yoğunlaşmak olduğunu düşünmektedir"

Dünyanın birleşik hale gelmesi, tekdüze dinamikler ile oluşan bir süreç değildir. Çünkü küreselleşme, ekonomik olduğu kadar siyasal, teknolojik ve kültürel boyutlu bir süreçtir. Giddens'e göre küreselleşme, tek bir süreç değildir, karmaşık süreçlerin bir araya geldiği bir olgular kümesidir. Üstelik çelişkili ya da birbirine zıt etkenlerin devreye girdiği bir süreçtir. Çoğu insanın gözünde küreselleşme, basitçe gücün ya da etkinin yerel toplulukların elinden alınıp küresel arenaya aktarılmasından ibarettir.

Bu sürecin toplumsal yaşama yönelik etkisi bağlamında Giddens, modernliğin sonucu olarak değerlendirdiği küreselleşmeyi, uzak yerleşimlerin birbiri ile ilişkilendirildiği yerel oluşumların millerce ötedeki olaylarla biçimlendirildiği dünya çapındaki toplumsal ilişkilerin yoğunlaşması olarak tanımlamaktadır. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, bu çok boyutlu kavram etki ettiği toplumsal gerçeklik türüne göre bireylerin kafasında da çeşitli anlamlar oluşturmaktadır. Bu anlamda bazıları için küreselleşme, kapitalizmin gücünü temsil ederken, bazıları için de, dünyanın batılılaşmasını ifade etmektedir. Bazıları küreselleşmenin yoğunluk ve artan melezleşmeyle birlikte heterojenlik yarattığını düşünürken, bir diğer grup homojenliği artırdığını düşünmektedir.

Devletler odağında küreselleşme; siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkilerin sıkılaşarak tüm dünyada yaygınlaşması, ideolojik farklılıklardan beslenen kutuplaşmanın çökmesi, toplumsal farklılıkların ve dini inanışların daha iyi tanınması, devletler arasındaki bağların güçlenmesi gibi farklı görünen fakat birbirleriyle ilişkili olan değerlerin ve olguların tüm dünyaya yayılmasıdır.[3]

Küreselleşme kavramı ortaya çıktığından beri devletlerin gelişme süreçlerinin her aşamasında önemli rol oynamıştır. Küreselleşme her zaman devletle etkileşimde bulunmuştur. Son yüzyıllarda toplumların sosyal, kültürel ve siyasi hayatlarına etki ederek dünyayı yönlendirme konusunda güç kazanmıştır.[4] Devlet dışı sosyal organizasyonlar küreselleşmeyi, çevre hareketi, demokratikleşme ve insanileştirme gibi pozitif sosyal amaçları sağlayacak kaldıraç olarak görürken, iş adamları için artan kâr ve güç stratejisi ve hükûmetler için de çok sık olarak devlet gücünde artış sağlamanın yerine kullanılmaktadır. Giddens, küreselleşmeyi, bir çeşit sadece veya kısmen Batılılaştırma olarak görür. Elbette Batılı ülkeler ve daha genelde sanayi ülkeleri, yoksul ülkelere kıyasla dünyadaki gelişmeleri hâlâ çok daha fazla etkileyecek güce sahiptirler. Ama küreselleşmenin başka bir boyutu, beraberinde giderek merkezsizleşmeyi; belli bir ülkeler grubunun denetiminin ortadan kalkmasını, büyük kuruluşlarının denetim gücünün iyice azalmasını da getirmesidir. Sonuç olarak bu küreselleşmeyi daha iyi anlayabilmek için bu kavramın toplumsal yaşama olan etkilerini ayrı ayrı başlıklar halinde ele alıp değerlendirmek gerekecektir. Ama unutulmaması gereken unsur bu etkileri ayırma çabasının sadece küreselleşmenin daha kolay anlaşılabilmesine yönelik olduğudur.

Amerikalı ekonomist Timothy Taylor, küreselleşmeye karşı olan tepkilere karşın şunları ifade etmiştir: "Küreselleşme, ne ulusal ekonomiyi hasta eden bir zehir ne de kâr amaçlı holdinglerin işçileri sömürmek ve çevreye zarar vermek üzere kullandığı bir araçtır. Küreselleşme, ne sömürgeciliğin dönüşü ne de dünya yönetimine erişim anlamındadır. En temel düzeydeki basit anlamıyla küreselleşme, imkân dahilindeki ticarî aktivitelerin sınırlarının genişlemesidir. Coğrafî, teknolojik ya da yasal engellerle kısıtlanmış, satış, satın alma, üretim, borç verme, borçlanma faaliyetleri, daha pratik hâle gelmektedir. Kürselleşmeyle birlikte ortaya çıkabilecek olanakları araştırmak ve çözümlemek, yıldırıcı bir çaba, esneklik ve değişimi gerektirmektedir. Çünkü küreselleşme, yeni ekonomik olanakların bu tür olağanüstü büyük bir düzen içinde yer alışını kapsamaktadır.[5]

Zygmunt Bauman'a ise şöyle ifade etmiştir: "Küreselleşme bazılarına göre onsuz mutlu olamayacağımız şey, bazılarına göre ise mutsuzluğumuzun nedenidir.[6]

Küreselleşme, ilk olarak sanayileşme ve ardından teknolojik gelişmelerle ilişkilendirilir.[7] 1456'da ilk kitabın Gutenberg'in matbaasında basılması, 1896'da ilk modern olimpik oyunların yapılması ve 1965'te ilk geniş alanlı bilgisayar şebekesinin (günümüz internetinin yapıtaşı) ABD'de kurulması, dünyanın küreselleşmesini sağlayan olaylara örnek gösterilebilir.

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Al-Rodhan, R.F. Nayef and Gérard Stoudmann. (2006).Definitions of Globalization: A Comprehensive Overview and a Proposed Definition.
  2. ^ Albrow, Martin and Elizabeth King (eds.) (1990). Globalization, Knowledge and Society London: Sage. ISBN 978-0803983243 p. 8. "...all those processes by which the peoples of the world are incorporated into a single world society."
  3. ^ Erdinç, Zeynep (1999). "Küreselleşmenin İstihdama Etkisi". Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 3. ss. 111-120. ISSN 1302-1842. 24 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2020. 
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 21 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 20 Haziran 2020. 
  5. ^ Globalizasyon Hakkındaki Doğru, Timoty Taylor, Liberal Düşünce, Sayı 27- Yaz 2002
  6. ^ Küreselleşme. Ayrıntı Yayınları. 2018. s. 7. ISBN 978-975-539-254-7. 
  7. ^ Yüksel, Yüksel (2014). "Küreselleşme Sürecinin Sosyal Politika Dinamikleri Üzerinde Neden Olduğu Değişimin Analizi". Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19. ss. 127-151. ISSN 1305-7774. 22 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2020. 
  1. Arslanoğlu,R. (2000).Kent, Kimlik ve Küreselleşme, Bursa:Ezgi Kitabevi.
  2. Vatandaş,C.(2002).Küreselleşme Sürecinde Toplumsal Kimlikler ve Çokkültürlülük,İstanbul.Değişim Yayınları.
  3. Kaya,Y. (2005). Sosyal ve Kültürel Değişme, İstanbul: Turan Yayıncılık.
  4. Tomlinson,J.(2004).Küreselleşme ve Kültür (A.Eker çev.),İstanbul:Ayrıntı Yayınları
  5. Giddens,A.(2000).Elimizden Kaçıp Giden Dünya (O.Akınhay çev.),İstanbul:Alfa Yayınevi.
  6. Robertson,R.(1999). Küreselleşme Toplum Kuramı ve Küresel Kültür (Ü.H. Yolsal çev.) Ankara:Bilim ve Sanat Yayınevi.
  7. Steger, M. B. (2006). Küreselleşme (A. Ersoy çev.) Ankara:Dost Kitabevi