Depreme dayanıklı yapılar
Depreme dayanıklı veya sismik yapılar, binaları depremlerden bir ölçüde veya büyük ölçüde korumak için tasarlanır. Hiçbir yapı deprem hasarına tamamen dayanıklı olamazken, deprem mühendisliğinin amacı, sismik aktivite sırasında geleneksel muadillerine göre daha iyi performans gösteren yapılar inşa etmektir. Bina yönetmeliği'ne göre, depreme dayanıklı yapılar, bulundukları yerde meydana gelme olasılığı belirli olan en büyük depreme dayanacak şekilde tasarlanmıştır. Bu, nadir depremlerde binaların yıkılmasını önleyerek can kayıplarının en aza indirilmesi, daha sık depremlerde ise işlevsellik kaybının sınırlandırılması gerektiği anlamına gelir.[1]
Deprem tahribatıyla mücadele etmek için eski mimarların elindeki tek yöntem, önemli yapıları aşırı katı ve sağlam yaparak uzun süre dayanacak şekilde inşa etmekti.
Halen deprem mühendisliğinde ilgili alandaki sismik tehdit için gerekli performansı vermek için deneysel sonuçlardan, bilgisayar simülasyonlarından ve geçmiş depremlerin gözlemlerinden yararlanan çeşitli tasarım felsefeleri vardır. Bunlar, yapının sarsıntıya karşı kabul edilebilir bir hasarla sağlam kalması için yeterince sağlam ve sünek olacak şekilde uygun boyutlandırılmasından, herhangi bir kuvveti ve deformasyonu en aza indirmek için yapıyı taban izolasyonu ile donatmaya veya yapısal titreşim kontrol teknolojilerini kullanmaya kadar uzanır. İlki, depreme dayanıklı yapıların çoğunda genellikle uygulanan yöntem olsa da, önemli tesisler, önemli binalar ve kültürel mirası binaları, güçlü sarsıntıyı en az hasarla atlatmak için gelişmiş izolasyon veya kontrol tekniklerini kullanır. Melekler Meryem Ana Katedrali (ing: Cathedral of Our Lady of the Angels) ve Akropolis Müzesi bu tür uygulama örnekleridir.[kaynak belirtilmeli]
Yapı Performans Düzeyleri
değiştirYapı tasarımında yatay ve düşey yer hareketleri sonrası yapıların kullanım amaçlarına göre beklenen performans düzeyleri bulunmaktadır. Tüm yapı performans düzeylerinde can kaybını önleme asgari performans düzeyi olarak düşünülmüştür. Başka bir deyişle deprem sonrası yapının önceliğine göre yapıda belirli düzeyde hasar beklenirken can kayıplarının yaşanmaması esas hedeftir. Türkiye'de yürürlükte olan "Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar"[2] yönetmeliğine göre 4 düzeyde yapıların deprem sonrası performansları tanımlanmıştır. İnşaat mühendisleri yapının ihtiyacına ve ekonomik koşullara, yönetmelikte belirtilen sınırlara göre yapı performans düzeylerine karar verirler.
Kesintisiz Kullanım (KK) Performans Düzeyi
değiştirBu performans düzeyi, bina taşıyıcı sistem elemanlarında yapısal hasarın meydana gelmediği veya hasarın ihmal edilebilir ölçüde kaldığı duruma karşı gelmektedir.
Sınırlı Hasar (SH) Performans Düzeyi
değiştirBu performans düzeyi, bina taşıyıcı sistem elemanlarında sınırlı düzeyde hasarın meydana geldiği, diğer deyişle doğrusal olmayan davranışın sınırlı kaldığı hasar düzeyine karşı gelmektedir.
Kontrollü Hasar (KH) Performans Düzeyi
değiştirBu performans düzeyi, can güvenliğini sağlamak üzere bina taşıyıcı sistem elemanlarında çok ağır olmayan ve çoğunlukla onarılması mümkün olan hasar düzeyine karşı gelmektedir.
Göçmenin Önlenmesi (GÖ) Performans Düzeyi
değiştirBu performans düzeyi, bina taşıyıcı sistem elemanlarında ileri düzeyde ağır hasarın meydana geldiği göçme öncesi duruma karşı gelmektedir. Binanın kısmen veya tamamen göçmesi önlenmiştir.
Ayrıca bakınız
değiştirKaynakça
değiştir- ^ Seismology Committee (1999). Recommended Lateral Force Requirements and Commentary. Structural Engineers Association of California.
- ^ "https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/03/20180318M1-2.htm". 18 Mart 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Haziran 2023.
|başlık=
dış bağlantı (yardım)
Deprem ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |