Darağacında Üç Fidan

(Dar Ağacında Üç Fidan sayfasından yönlendirildi)

Darağacında Üç Fidan, Nihat Behram'ın; 12 Mart Darbesi sonrasında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın dışarıda son günlerini, yakalanışlarını anlatan belgesel anlatı tarzında bir kitaptır. Mahkûmların 6 Mayıs 1972 tarihinde darağcına çıkış öyküleri ve idam anları çok patetik bir üslupla anlatılmıştır. Bazı bölümlerinde şiirlere de yer verilen kitapta 30 sayfa Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın fotoğraflarına (siyah-beyaz) ayrılmıştır.

Darağacında Üç Fidan
YazarNihat Behram
DilTürkçe
TürAraştırma
Yayım1. Baskı Mayıs 1976, 34. Baskı Aralık 2006
YayımcıEverest Yayınları
Sayfa221 sayfa
ISBN975-3168-17-9

Darağacında Üç Fidan, Mayıs 1976'da yayınlandı. Bu yapıt aynı adla (Darağacında Üç Fidan) belgesel anlatı tarzında on sekiz gün süren bir dizi yazıdan sonra kitaplaştırılmıştı. Dizi, yayını süresince hemen her gün ağır cezalık dava ve toplatma konusu ediliyordu. Kitaplaşan yapıt ağır baskılara uğradı. Sonunda kitap yasaklandı, dağıtılan ilk altı baskıdan raflarda kalanlar toplatıldı. Yedinci basımının kurşun dizgileri baskı makinesinden sökülerek el konuldu. 1980 Darbesi, kitap üstündeki baskıyı daha da koyulaştırdı. Eser, 80'li ve 90'lı yıllarda gençler arasında başka kitapların içine konularak gizli gizli okunan bir kitap oldu. Kitabın yazarı Nihat Behram hakkındaki ağır ceza davaları ise sıkıyönetim mahkemelerine devredildi. Bunun üzerine yazar, 1980 yılında yurtdışına çıkmak zorunda kaldı ve 17 yıl politik sürgün hayatı yaşadı.

Darağacında Üç Fidan, 1988 yılında Yürekleri Şafakta Kıvılcımlar adıyla yeniden yayınlandı. Ama tekrar toplatıldı. Uzun süren hukukî mücadeleler sonrasında kitap için beraat kararı çıktı. Yazar Nihat Behram da 1996 yılında Türkiye'ye geri döndü. Tutuklandı, fakat kitabın beraat kararını kanıtlayarak serbest bırakıldı.

Darağacında Üç Fidan, 1998 yılında şu anki yayınevi tarafından yeniden piyasaya sürüldü. Kitabın yeni baskılarında, 30 sayfalık galerideki resimlerden birinin posteri bulunur.

Alıntılar

değiştir

Kitabın 33. basımının arka kapağından:

Biz şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımızın bağımsızlığı ve mutluluğu için savaştık!

1968'ler. Yazılı tarihin en barbar asrının en umutlu, en ışıklı, en cesur günleriydi. Coşkun bir devrimci dalganın bütün dünyayı sarstığı, onlarca ülkede milyonlarca insanın ayağa kalkarak, Gerçekçi ol, imkânsızı iste! diye haykırdığı günlerdi...

Böyle bir dünyada, Denizler de özgürlük bayrağını Türkiye'de yükseklere taşıdılar. ABD'ye, NATO'ya, yurtlarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmek isteyenlere en iyi cevabı eylemleriyle, yürüyüşleriyle, cesaretleriyle verdiler.

Ve egemenler, bu özgürlük kabarışının intikamını 12 Mart karanlığında üç gençten çıkarmak istediler. Somut hiçbir yasal dayanak olmadan Deniz'i, Yusuf'u, Hüseyin'i ve nice arkadaşlarını idamla yargılayıp, Asalım, asalım! çığlıklarıyla darağacına göndererek özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini boğmaya çalıştılar...

İşte Nihat Behram, o günlerin ölüm karanlığını sivil tarihçiliğimize belgesel bir katkı olan bu kitabıyla yırtmıştır. Denizler'in asılmadan önceki son sözlerinin de ilk kez açıklandığı, yayımlanır yayımlanmaz yasaklanan ve ancak yirmi iki yıl sonra aklanan Darağacında Üç Fidan, içten sesi, ince duyarlılığı ve ödünsüz tavrıyla, bütün iktidarların geçici olduğunu, milyonların kalbinde yaşayacak olanların daima özgürlük savaşçıları olduğunu göstermiştir...

Baskı altında geçen yirmi iki yılın ardından, yirmi ikinci basımıyla Darağacında Üç Fidan'ı sunarken, bugün koyu bir karanlığın içine itilmek istenen yurdumuzda, gözlerimize hala bir umut ışığı, darağaçlarında solmayan üç fidanın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz...

Kitabın 33. baskısının "Sunu" bölümünden:

Darağacında Üç Fidan, yine okurunun karşısında. Belgesel yönüyle yakın tarihimizin bir bölümü hakkında kamuoyunu bilgilendireceğine inandığımız bu kitap, ideolojik tasarımların dışında okura sunulmaktadır. Ülkeler çalkantılı yıllarını, hukuku ve demokrasiyi gözeten, cürümleri, kışkırtmaları, yönlendirmeleri dışlayan sivil tarih belgeciliğiyle değerlendirerek aşarlar. Bu süreçte bizzat belgeler kadar, araştırmacı yazar emeğine dayanan belgesel anlatılar da ışık tutarlar."

Ayrıca bakınız

değiştir