İslam'da Hristiyan etkileri
Bu madde hiçbir kaynak içermemektedir. (Temmuz 2024) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
İslam'da Hristiyan etkileri
değiştirİslam'daki Hristiyan etkileri, İslam'ın kökenlerini kuşatan Doğu Hristiyanlığına kadar uzanabilir. Hristiyanlar Müslümanları Yunan bilimi ile de tanıştırmışlardır. Doğu Hristiyanları (özellikle Nasturi Hristiyanlar), Yunan filozoflarının eserlerini Süryanice'ye çevirip ardından Arapçaya çevirerek Emeviler döneminde ve Abbasiler döneminde Arap İslam Medeniyetine katkıda bulunmuşlardır.
Dil
değiştir7. ve 8. yüzyılın sonlarında Müslümanlar Levantin Hristiyanlarla karşılaştılar. Abbasi hanedanında, Arap valisinin talebi üzerine, özellikle tarihçi Bar-Hebraeus tarafından, İncil Süryanice’den Arapçaa tercüme edildi.
Sanat
değiştirRoma ve Bizans stilleri İslam mimarisinin başlangıcında yaygındır. Örneklerden biri Kudüs'teki Kaya Kubbesi (7. yüzyılın sonları) 'dir. Tasarımı Roma mimarisinden türetilmiştir. Halep'teki eski Hristiyan katedrali Madrasat al-Halawiyya, muhtemelen Nur ad-Din Zangi tarafından ele geçirildi, mihrabı vardı. Aksa Camii, cephedeki kemerlerde 12. yüzyıl Haçlı yapılarından alınan heykel süslemeye sahiptir.
İstanbul'un düşmesinden sonra Osmanlılar, önemli bir bazilika olan Ayasofya'yı camiye dönüştürerek, Bizans mimari öğelerini, kubbeler gibi, kendi eserlerine dahil ettiler. Ayasofya, ayrıca Şehzade Camii, Süleyman Camii ve Rüstem Paşa Camii gibi birçok Osmanlı camisine modeli olarak da görev yapmıştır.
Hristolojik motifler Nizami, Rumi ve diğerlerinin eserlerinde bulunabilir. İslamcı sanatçılar ikonografi için Hristiyan kalıpları uyguladılar. Rashid ad-Din'in At-Tarawik'deki Cami'sinde Muhammed'in doğumunun resmi, İsa'nın doğumunu anımsatmaktadır. Anne üzerinde gezinen melekler, Hristiyan türüne karşılık gelirken anneyi ziyarete gelen üç kadın, Üç İncil Magiaya uymaktadır.
Kültürel etki
değiştirHristiyanlar (özellikle Nasturi Hristiyanlar), Yunan filozoflarının eserlerini Süryanice'den Arapçaya çevirerek Emeviler döneminde ve Abbasiler döneminde Arap İslam Medeniyetine katkıda bulunmuştur. 4. ve 7. yüzyıl boyunca, Süryani ve Yunan dillerinde bilimsel çalışmalar yeni başlatılmışdı veya Helenistik dönemden itibaren devam etti. Klasik bilgeliğin aktarımının yapıldığı öğrenme merkezleri Nisibis Okulu ve daha sonra Edessa Okulu ve ünlü Jundishapur hastanesi ve tıp akademisi gibi kolejlerdi; Kütüphaneler arasında İskenderiye Kütüphanesi ve Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi vardı. Beytül Hikmet, Bağdat'taki Abbasiler döneminde kurulmuş bir kütüphane, tercüme enstitüsü ve akademiydi. Arap kültürü oluşumunda Nasturiler önemli bir rol oynamıştır. Özellikle Nasturi Buhtishu ailesinin sekiz kuşağı 8. ve 11. yüzyıllar arasında halifeler ve sultanlar için özel doktor olarak görev yapmıştırlar.
Ortaçağ İslam dünyasında tıpta Hristiyanlığın rolü
değiştirGundeshapur'da bir hastane ve tıbbi eğitim merkezi mevcuttu. Gundeshapur şehri 271 yılında Sasani kral I. Şapur tarafından kuruldu. Bugün İran'da olan ve İran İmparatorluğu'nun Khuzestan eyaletinin önemli şehirlerinden biriydi. Nüfusun büyük bir yüzdesi, çoğu Hristiyan olan Süryanilerdi. I. Hacra'nın himayesinde, Hristiyan teolojik ve tıp üniversitesi olan Edessa Pers Okulu'nun araştırmacılarını da içeren Yunan Nasturi Hristiyan filozoflarına sığınma hakkı verildi. Bu akademisyenler, akademinin İmparator Justinian tarafından kapatılmasının ardından 529 yılında Gundeşapur'a geldiler. Tıp bilimlerine girmiş ve tıp metinlerinin ilk çeviri projelerini başlatmışlardır. Edessa'daki bu tıp uygulayıcılarının gelişleri, Gundeshapur'daki hastane ve tıbbi merkezin başlangıcını işaret ediyor. Bir tıp fakültesi ve hastanesi, bir farmakoloji laboratuvarı, bir çeviri evi, bir kütüphane ve gözlemevini içeriyordu. Hint doktorlar Gundeshapur'da, özellikle de tıp araştırmacısı Mankah'daki okula katkıda bulundular. İslami fetihlerden sonra, Mankah ve Hint doktor Sustura'nın yazıları Bağdat'ta Arapçaya çevrildi. Daud al-Antaki, etkili Arap Hristiyan yazarların son jenerasyonlarından biriydi.
Hristiyan tacirler ve İpek Ticareti
değiştirİran'ın sahip olduğu ve yeterli miktarda gümüşü getirebilen Avrupa'da aranan değerli eşyalar, kuzeydeki eyaletlerde Hazar kıyı şeridi boyunca üretilen ipektir. Bu ürünün ticareti Persler tarafından başlamıştı, ancak 17. yüzyılda Hristiyan Ermeniler bu mal ticaretinde aracı olarak gittikçe hayati bir hale geldi.
İç ticaret büyük ölçüde İran ve Yahudi tacirlerin elindeyken, 17. yüzyılın sonlarına dek hemen hemen tüm dış ticaret Ermenilerce kontrol edildi. Zengin olan İranlı tüccarlar tarafından ticaret üsleri kurmak istediklerinde Avrupa'ya gitmek için bile işe alındılar ve Ermeniler sonunda Bursa, Halep, Venedik, Livorno, Marsilya ve Amsterdam gibi şehirlerde yerleştiler. Bunu anlayan Şah Abbas, çok sayıda Ermeni Kafkasya'dan başkentine yerleşti ve onlara kredi sağladı. [34] Şah, Avrupalılar ile ticaret yapmanın önemini fark ettiğinde, Safevî toplumunun dini hoşgörüyle karşılandığına dair güvence verdi. Böylece, Hristiyan Ermeniler Safevî toplumunda ticari bir elit oldu.
Osmanlı İmparatorluğu
değiştirKonstantinopolis'in fethinden hemen sonra, II. Mehmet, şehrin tüm Hristiyan nüfusunu sınır dışı ederek sadece Balat'taki Yahudi sakinlerini bıraktı. Daha sonra kenti Hristiyan ve Müslüman olan tebaasıyla yeniden doldurdu.
17. yüzyıldan itibaren Osmanlılar, dış ilişkilerinin yürütülmesinde sorunlarla karşı karşıya kalmaya başladı ve şartlarını komşularına dikte etmekte güçlük çekiyorlardı; Osmanlı ilk defa diplomatik görüşmelere katılma ihtiyacı ile karşı karşıya kaldı. Resmi olarak Osmanlı geleneği göz önüne alındığından, yetkililer kendilerini bu tür işleri halledemezken görmüşlerdir. Devlet daha sonra bu görevler için uzun bir ticaret ve eğitim geleneğine sahip olan ve gerekli becerileri sağlayabilen Yunanlara atamıştır. Sonuç olarak, çoğunlukla İstanbul'a özgü olan Phanarioteslar, Yunan ve Helenleşmiş aileler, Osmanlı yetkilileri ve subaylarına yönelik sekreterlerin ve tercümanların yüksek görevlerini yerine getirmek için göreve geldiler.
En etkili Arap milliyetçilerinden bazıları, Filistin Halk Cephesi'nin kurucusu George Habash ve Suriyeli entelektüel Constantin Zureiq Arap Hristiyanlardı. Birçok Filistinli Hristiyan da 1992 yılından bu yana Filistin Ulusal Otoritesinin oluşumunda ve yönetiminde aktif durumdaydı. Bir Fransız gemisine çarparak kendini havaya uçuran Suriyeli bir subay olan intihar bombacısı Jules Jammal da bir Arap Hristiyandı. Günümüzde Ortadoğu'da çeşitli sosyal, ekonomik, sportif ve politik yönlerde aktif bir rolü olduğu için Orta Doğu Hristiyanları nispeten zengin, iyi eğitimli ve siyasi olarak ılımlıdırlar.
Konuyla ilgili yayınlar
değiştirEva Baer. Ayyubid metalwork with Christian images. BRILL, 1989