Üçlü İttifak (1882)

1882'den 1914'e kadar Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya arasında kurulan ittifak

Üçlü İttifak Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya arasında yapılanan ve 1882'den[1] 1914'te I. Dünya Savaşı'nın başlamasına kadar süren[2] askeri ittifaktır. Antlaşmaya göre eğer bir üye diğer büyük güçlerden biri tarafından saldırıya uğrarsa diğerleri ona yardım edecektir. İlave olarak, İtalya kendi teşebbüslerinin doğrudan Büyük Britanya'ya karşı yapılmış olarak değerlendirilemeyeceğini beyan etmiştir. Temmuz 1902'te İttifakın yenilenmesinden kısa bir süre sonra İtalya benzer bir garantiyi Fransa'ya da vermiştir.[1] Yine özel bir anlaşmaya göre, ne Avusturya-Macaristan ne de İtalya Balkanlar'daki statükoyu önceden diğerine danışmadan değiştirmeyecektir.[3] 7 Ekim 1879 tarihinde Alman İmparatorluğu ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arasında gerçekleştirilen İkili İttifak, bu antlaşmanın öncülü kabul edilir. Bir görüşe göre Mihver Devletleri de ardılıdır.

Üçlü İttifak (1882)
1882-1914 arasında Üçlü İttifak Antlaşması'na dahil olan Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya.
Türİttifak
İmzalanma1882
Üçlü İttifak, Alman babanın Avusturyalı çocuğun elinden tuttuğu, İtalyan çocuğun ise Fransız horozu ile kalmak için çığlık attığı karikatürle anlatılıyor. (Berlin gazetesi Lustige Blätter)

Ağustos 1914'te Avusturya-Macaristan İmparatorluğu kendini Üçlü İtilaf (Britanya, Fransa ve Fransa'nın müttefiki Rusya) ile savaşta bulduğunda, İtalya İttifak Devletleri'ni (Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve sonradan Osmanlı İmparatorluğu) destekleme sözü verdi. Ancak Üçlü İttifak'ın savunma amaçlı bir ittifak olması gerekirken Almanya ve Avusturya-Macaristan saldırıya geçtiği için İtalya savaşa girmemiştir. İtalya savaşa sonradan İtilaf Devletleri'nin yanında; Mayıs 1915'te Avusturya-Macaristan'a karşı,[2] Ağustos 1916'da da Almanya'ya karşı girmiştir.

Üçlü İttifak'ın sorumlusu Almanya Şansölyesi Otto von Bismarck'tır. Bismarck'ın amacı iki cephede birden savaşmak zorunda kalmamaktı ki; özellikle bu iki devletle anlaşmasının sebebi de budur. Ancak her zaman İtalya'nın zayıf bir ülke olduğunu hissetmiştir.

Avusturya-Macaristan

değiştir

1870'ler sonlarında, Avusturya'nın İtalya ve Almanya'daki emelleri iki milletin siyasi birliklerini sağlamasıyla tıkanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun düşüşü ve başarısız ıslahatlarla birlikte Balkanlar'daki Slav başkaldırısı büyümüş ve bu durum hem Avusturya-Macaristan hem de Rusya için bölgede genişlemek için bir fırsat teşkil etmiştir. Rusya 1876'da Balkanlar'ın bölüşülmesini teklif etmiş, fakat Andrássy bu teklifi Avusturya-Macaristan'ın zaten "yoğun" bir devlet olması ve daha fazla toprakla uğraşamayacağı gerekçesiyle reddetmiştir.[4] Böylece tüm imparatorluk, hala Osmanlı yönetimindeki Bosna-Hersek eyaleti merkezli olmak üzere, diplomatik anlamda bir günü kurtarma stratejisi benimsemiştir. Bu stratejinin altında Andrássy imzası vardır.

Balkanlar'ın zayıf durumundan faydalanan Avusturya-Macaristan 1878'de Bosna-Hersek'i işgal etti; ve daha sonra, 1908 yılında bir bölgesel yönetime vermek yerine maliye bakanlığı yönetimi altında ortak bir toprak olarak ilhak etti. Bosna-Hersek'in işgali, Rusya'nın Besarabya'ya ilermesine karşılık atılmış bir adımdır. Osmanlı ve Rusya arasında Sırbistan'ın kontrolü konusunda aracılık edemeyen Avusturya-Macaristan, bu iki kuvvet arasındaki çatışma artıp 93 Harbi çıkınca tarafsızlığını ilan etti.[4] Avrupa'daki Rus ve Fransız çıkarlarına karşı koyabilmek adına Ekim 1879'da Almanya ve Mayıs 1882'de İtalya ile ittifak kuruldu.

 
Umberto I di Savoia 20 Temmuz 1882'de Kraliyet ailesinin Venedik ziyareti sırasında.

Almanya gibi İtalya da siyasi birliğini sonradan sağlamıştı. İlk başlarda tek derdi hükûmetini kurmak olan krallık, sene 1914'ü gösterdiğinde artık "kaslarını açmaya" bakar konuma gelmişti. Bazı diğer Avrupa güçleri gibi, İtalya da koloniler kurup denizaşırı bir imparatorluk oluşturma arzusu içerisindeydi. Bu hedefle yola çıkan İtalya Almanya-Avusturya ittifakına katılarak Üçlü İttifak'ı oluşturdu. Bunun nedeni hem kendisini dış saldırılara karşı korumak, hem de İtalyanların potansiyel bir koloni olarak gördüğü Tunus'un 1881'de Fransızlar tarafından alınmasıydı. İttifakın şartlarına göre ittifaktaki her ülke diğer iki ülkeye saldırılırsa savaşa girmek zorundaydı. O zamanlar çoğu Avrupa ülkesi benzer güvenlik garantileri sağlama çabasında olduğundan ve yakın zamanda yaşanan Tunus krizi dolayısıyla, İtalya tarihi düşmanı Avusturya-Macaristan'dan başka potansiyel bir müttefik bulamamıştı: İlk antlaşmanın imzalanmasından önceki 34 yıl içerisinde İtalya, Avusturya-Macaristan'a karşı üç savaş yapmıştı.

Ancak İtalyan kamuoyu, İtalya'nın birleşmesinin düşmanı olan ve İtalyanların yaşadığı, Italia irredenta ("rehinden kurtarılmamış İtalya") olarak tabir edilen Trento ve Istria’yı elinde tutan Avusturya-Macaristan ile müttefik olma konusunda isteksizdi. I. Dünya Savaşı'ndan önceki yıllarda birçok seçkin askeri uzman İtalya'nın taraf değiştireceğini öngörmüştü. Bu öngörü İtalyanların Almanlar tarafından desteklenen Osmanlı İmparatorluğu'nun toprağı olan Trablusgarp'ı 1911 yılında işgal etmesi ile kuvvetlenmiştir.

İtalya, daha sonra İttifak Devletleri'nin tarafında savaşa girmemesinin nedeni olarak Üçlü İttifak'ın savunma amaçlı bir ittifak olmasına rağmen Almanya ve Avusturya-Macaristan'ın saldırıda bulunmasını göstermiştir.

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ a b Charles Seymour (1916). The Diplomatic Background of the War. Yale University Press. s. 35,147. 
  2. ^ a b Robert Kann (1974). A History of the Habburg Empire. University of California Press. ss. 470-472. 
  3. ^ "Ancak, eğer olayların gelişimine göre Balkanlar’da veya, Adriyatik’te ve Ege’deki Osmanlı kıyıları ve adalarında statükoyu korumak imkansız hale gelirse ve eğer, üçüncü bir gücün hareketinin neticesinde olsun veya olmasın, Avusturya-Macaristan ya da İtalya kendilerini statükoyu korumak için işgal etme zorunluluğunda bulurlarsa, bu işgal sadece bu iki güç arasında önceden yapılacak bir anlaşmanın akabinde gerçekleşecek; bu anlaşma toprak olarak veya başka konuda elde edilen, iki partinin de mevcut statükonun ötesinde elde edebilecekleri ve çıkarları ile taleplerini tatmin edecek her türlü avantajın karşılıklı bölüşülmesi esasına dayanacaktır. ". Bkz. [1] 8 Temmuz 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  4. ^ a b Britannica