Öz sunum (kendini sunma ya da benlik sunumu) bireylerin, etkileşim içinde bulundukları kişilerdeki izlenimlerini kontrol etme çabası olarak tanımlanır. İzlenim yönetimi bazı kaynaklarda öz sunum ile aynı anlamda kullanılmasına rağmen tanım olarak öz sunumu içinde barındıran, daha kapsayıcı bir kavramdır. Kısaca, izlenim yönetimi bireyin bir eşya, grup, olay veya kendisi hakkında başkalarının izlenimini şekillendirme çabası olarak tanımlanmaktadır.[1]

Öz sunum, başta sosyal psikoloji olmak üzere klinik psikoloji, gelişim psikolojisi, spor psikolojisi, endüstriyel ve örgüt psikolojisi gibi psikolojinin birçok dalında çalışılmakta olan bir kavramdır. Ayrıca siyaset bilimi, pazarlama ve sosyoloji alanlarında da yaygın olarak ele alınır. Özellikle sosyolog Erving Goffman'ın "Günlük Hayatta Benliğin Sunumu" adlı kitabı bu kavramı detaylı olarak ele alan değerli bir eserdir.[1]

Öz Sunum Türleri

değiştir

Bireyler, sosyal dünyada belirli bir statüye gelebilmek, hedeflerine ulaşmak, arkadaşlık ilişkisi kurmak, psikolojik iyi hallerini güçlendirmek ya da kabul edilir genel kimlik oluşturmak için sosyal ve toplumsal normlara uygun bir benlik imajı sunmaya çalışırlar.[1] Bireyler içinde bulundukları ortamın niteliğine, etkileşimde bulundukları kişilerin özelliklerine, sosyal rollerine, kendi kişilik özelliklerine ve başkalarının tercih ve inançlarına göre çeşitli öz sunum senaryoları (profilleri) geliştirirler. Bu senaryolar içinde bulunulan durum ve dinleyicilerin özelliklerine göre aktive olur.[2] Örneğin, bireyin yakın arkadaşları ile birlikteyken tutum ve davranışları, iş görüşmesinde takınacağı tutum ve davranışlarından büyük ölçüde farklıdır.[1] Bireylerin kendini sunmada izledikleri amaca bağlı olarak iki öz sunum türünden bahsedilebilir: Stratejik ve Özgün (Dışavurumcu) Öz Sunum

Stratejik Öz Sunum

değiştir

Stratejik öz sunum başkalarının bireye dair düşüncelerini belirli bir amaç doğrultusunda bilinçli ve kasıtlı olarak manipüle etme odaklıdır.[2] Jones ve Pittman (1982) bireylerin öz sunumlarında sıklıkla kullandığı beş stratejik teknik sınıflandırmıştır.[3] Bu teknikler kendini yükseltme, sokulganlık (kendini zorla kabul ettirme), gözdağı verme, örneklendirme ve yalvarma olarak belirtilmiştir.

  • Kendini Yükseltme: Bireyin başarı ve yeteneklerini öne sürerek başkalarını kendi yeterliği konusunda ikna etme girişimi olarak tanımlanmıştır.
  • Sokulganlık (Kendini zorla kabul ettirme): Bireyin başkalarının kendisinden hoşlanmasını sağlamak için yaptığı girişimlerdir. Etkileşim içinde bulunulan kişiye olumlu şeyler söylemek, espri yapmak bu girişimlere örnek verilebilir.
  • Gözdağı verme: Bireyin başkaları tarafından tehlikeli ve gücü elinde bulundurma izlenimine ilişkin girişimleridir.
  • Örneklendirme: Bireyin başkaları tarafından çalışkan, sorumluluk sahibi, fedakâr ve işine bağlı biri olarak görülmeyi sağlayacak girişimleridir.
  • Yalvarma: Bireyin kendisini güçsüz ve çaresiz göstererek başkalarından merhamet görme ve onların yardımını alma girişimleri olarak gösterilir. Özellikle kendini yükseltme ve sokulganlık sosyal etkileşimin en yaygın hedefleri olarak gösterilebilir.[3] Bu sınıflandırma birçok alanda çalışmalara konu olmuştur. Örneğin, Bolino ve Turnley (1999) bu sınıflandırmadan yola çıkarak özel sektörde kullanılmak üzere izlenim yönetimi ölçeği geliştirmiştir.[4]

Özgün (Dışavurumcu) Öz Sunum

değiştir

Dışavurumcu (özgün) öz sunum, insanların eylemlerinde kendi benlik kavramlarını kanıtlama ve geçerli kılma çabalarını kapsamaktadır. Bu öz sunum türünde dikkat çeken nokta, bireyin öz kavramına ilişkin önemli gördüğü yönlerini yansıtmasıdır. Benlik kavramına ilişkin özellikler diğer insanlar tarafından tanınıp onaylanmadığı sürece değer taşımaz. Örneğin, bireyin zeki ve yaratıcı olduğunu düşünmesi, başkalarının da onu zeki ve yaratıcı gördüğü sürece anlam kazanacaktır.[5] Kişi bu süreçte davranışlarıyla benliğini doğru sergilediğini düşünse de, az da olsa yüceltilmiş bir benlik kavramı yansıtabilir. Fakat öz sunumlarında bilinçli bir özel izlenim oluşturma çabaları yoktur.[2]

Öz sunumun işlevleri

değiştir

Sosyal etkileşimi kolaylaştırma

değiştir

Günlük hayattaki öz sunumun işlevlerine ilk olarak Goffman (1959) değinmiştir. Goffman’a göre öz sunumun en temel işlevi sosyal durumların doğasını açıklamaktır. Günlük hayatta sosyal etkileşimlerin çoğu, roller tarafından yönetilir. Her bireyin farklı ortamlarda sahip olduğu (oynadığı) roller vardır. Bu roller etkili bir şekilde oynandığında sosyal etkileşim sorunsuz bir şekilde devam eder.[6] Örneğin pilotlardan öz güvenli ve ağır başlı olmaları beklenir. Pilotlar yolcuları bu özelliklere sahip olduğuna inandırdığı sürece, yolcular uçakta sakin kalırlar ve düzenli davranırlar. Uçakta pilotun beklenenden farklı bir öz sunum sergilemesi, yolcuların panik olmasına ve sosyal etkileşimin olumsuz sonuçlar doğurmasına sebep olabilir.[7] Goffman'a göre sosyal hayat oldukça iyi yapılandırılmıştır. Bazı durumlarda bu yapılar resmi şekilde oluşturulurken bazı durumlarda ise resmi olmayan, üstü kapalı (örtük) olarak oluşturulurlar. Örneğin, Beyaz Saray'daki resmi yemeklerin katı protokol kuralları içermesi, sosyal hayatın resmi yapılaşmasına örnek verilebilir. Naziklik ya da kibarlık normları ise örtük olarak kavranan ve sosyal hayatı yönlendiren yapılardır. Bu normlar içinde her bireyin sosyal maskelerinin olduğuna değinen Goffman, her bireyin sosyal maskelerini yüceltme ve devam ettirme eğilimi olduğunu belirtmektedir. Bu amaçla bireyler kendilerini farklı sunmayı ya da gerçekte ne hissedip ne düşündüklerini söylememeyi tercih ederler. Örneğin; birey çoğunlukla başkasından aldığı hediyeleri beğendiğini ya da başka birinin yeni saç stilini güzel bulduğunu belirtir.[6] Bu tarz öz sunum davranışlarının temelinde, sosyal karmaşadan kaçınma ve stresi azaltma gibi amaçların olduğu bulunmuştur.[8]

Maddi ve sosyal ödül elde etme

değiştir

Bireyler maddi ve sosyal ödül kazanma, diğer bir deyişle, maddi ve sosyal cezalardan kaçınmak için başkalarının gözünde özel izlenim yaratmaya çalışırlar. Daha önce de bahsedildiği gibi birey çıkarları doğrultusunda başkalarının kendisini belirli bir şekilde görmesini ister. Örneğin, çalışanlar maddi çıkarları gereği akıllı, yetenekli ve işine bağlı görünürler. İşverenlerinin gözünde bu ideal izlenimi yaratıp sürdürebildikleri ölçüde terfi alırlar. Sosyal ödüller belirli özelliklere sahip olduğumuza ilişkin başkalarını ikna edebilme yeteneğine de bağlıdır. Lider olmak, lider olabilme yeterliliğine sahip olunduğu konusunda başkalarını ikna edebilmeyle ilişkilidir.[7]

Jones (1990), öz sunum stratejilerinin etkileşimde bulunulan kişi (dinleyici ) üzerinde güç elde etme amaçlı olduğunu belirtmiştir. Birey, başkalarının onu nasıl gördüğü üzerinde kontrollü olduğu sürece sosyal etkileşimde gücü elinde bulundurur. Kişi elinde bulundurduğu bu gücü sosyal bir ödül olarak algılar. Fakat stratejik öz sunum tam olarak başkalarını aldatma ya da başkaları tarafından kandırılmak anlamına gelmemektedir. Daha önce bahsedildiği gibi birey kendinde olumlu olarak gördüğü özellikleri samimi bir şekilde başkalarına sunma amaçlı öz sunum gerçekleştirebilir. Gerçeğe uymayan biçimde kendini yanlış tanıtma ve yalan söylemek stratejik öz sunum dışında kalan istisnai durumlardır.[7] Ayrıca öz sunum güç elde etme dışında birçok güdü tarafından yönetilir. Bireyler hem yabancıların olduğu ortamlarda hem de tanıdık durumlarda (arkadaşlar arasında ya da evlilik süresince) bilinçli dikkat ve kontrol gerektirmeyen öz sunum stratejileri uygularlar.[1]

Benliğin yapılandırılması

değiştir

Başkalarının gözünde belirli bir izlenim yaratma çabası belirli bir kimlik oluşturma amacına dayanmaktadır.[1] Bu tarz öz sunum davranışları daha öznel ve kişisel işleve hizmet eder. Bireyin başkalarını belirli özelliklere sahip olduğu konusunda ikna etmesi, aynı zamanda kendini de buna inandırması anlamına gelmektedir. Özellikle ergenlik döneminde kimlik yaratmak için başlatılan öz yapılandırma süreci, rutin olarak farklı kimliklerin denenmesi ve başkalarının bu kimliklere olan tepkilerinin ölçülmesiyle devam eder. Öz yapılandırma halihazırda oluşturulmuş öz görüşü (self view) doğrulama amacını da içerir.[7] Örneğin, varlıklı bir kişinin kıyafetlerini, kullandığı elektronik eşyaları varlıklı biri olduğunu gösterir şekilde tercih etmesi buna örnek verilebilir. Swann (1990) öz yapılandırmanın bu formunu ‘öz doğrulama’ olarak tanımlamıştır.[7] Ayrıca Schneider (1969)’a göre, bireylerin olumlu öz sunum sergileme eğilimleri öz saygılarını devam ettirme veya yükseltme motivasyonundan da kaynaklanır. Başkalarından övgü, iltifat içerikli geri bildirim alacak şekilde öz sunum sergileyen kişiler, öz saygılarını da korumuş olurlar.[9]

Öz sunum işlevleri birbirinden kavramsal olarak farklı olsa da, üç işlev günlük hayatta eş zamanlı faaliyet göstermektedir. Örneğin hava yolları pilotunun kendinden emin tavrı yolcuları telkin edip başarılı bir uçuşu sağladığı gibi işlerini ve mevkilerini korumalarına da yardımcı olur, hem de kendilerini özgüvenli bireyler olarak görmelerini sağlar.[7]

Öz Sunumda Otomatik ve Kontrollü Bilişsel Süreçler

değiştir

İnsanların bilişsel kaynakları limitli olduğu için aynı anda birden fazla bilişsel görevi gerçekleştirmeleri zordur. Eğer bir süreç otomatik ise aynı anda ikinci bilişsel görevle uğraşılması, ilk süreci olumsuz yönde etkilemez. Eğer süreç kontrollü ise, ikinci bilişsel kaynak gerektiren görev ilk süreci olumsuz etkiler. Otomatik süreçler rutin durumlarda ortaya çıkma eğilimindedirler. Otomatik süreçler bireyin bilinçli farkındalığının dışında, görece daha az efor gerektiren, otonom (özerk) ve istemsiz olarak tanımlanır.[10]

Diğer davranışlar gibi benlik sunumu da otomatik ve kontrollü bilişsel süreçler içerir. Birey öz sunumlarında hem amaca yönelik otomatikleşen, öğrenilmiş senaryolar kullanır, hem de istemli davranışlar sergiler. Benlik sunumunda otomatiklik, kişi aşina olduğu kişi ve durumlarla karşılaştığında, kendini güvende hissettiği kişilerin yanındayken görülür. Örneğin arkadaşlar arasında ya da evde dinlenirken otomatik öz sunum senaryoları kullanılır.[1] Leary ve arkadaşları (1994) yaptıkları bir çalışmada, üniversite öğrencilerinin aynı cinsiyetten arkadaşları ve tanıdıklarıyla ile beraberken, başkalarının onları nasıl değerlendirdiğiyle ilgili daha az düşündüklerini bulmuştur.[1]

Schlenker ve Pontari (2000)’e göre, birey imajını tehdit edecek, bilinmeyen, aşina olunmayan kişi ve durumlarla karşılaşırsa benlik sunumunun otomatikliği sona erer. Benlik sunum senaryoları bilişsel alarm verirler. Böylece kişinin dikkati sunmak istediği imajına yöneltilmiş olur. Durum ve izleyen kişi önemli ise ve birey ne tür izlenim kazandıracağı konusunda belirsizlik yaşıyorsa öz sunumda kontrollü sürecin hakimiyeti başlar. Örneğin, iş görüşmelerinde ve önemli buluşmalarda birey için iyi bir öz sunum sergilemek oldukça önemlidir. Fakat birey olası sonuçlar hakkında belirsizlik yaşar. Böyle durumlarda birey nasıl davranacağını, neler söyleyeceğini planlayıp tekrarlama eğiliminde olur.[1] Fakat kontrollü benlik sunumu çok yorucu ve efor sarf edici olabilir. Yapılan bir çalışmada bireylerin öz sunumlarının, zorlayıcı ve normlara ters düşen durumlarda (eleştirel birinin karşısında vb) öz düzenlemelerini olumsuz yönde etkilediği bulunmuştur. Öz kontrol gerektiren davranışlar bireyin öz düzenleme kaynaklarını tüketeceği için daha az kontrollü öz sunum davranışlarına yol açar (çok konuşma ve kibirli görünmek gibi).[11]

Öz sunum ile ilgili bazı araştırmalar

değiştir
  • Öz sunum için belirleyici noktalardan biri etkileşimde bulunulan hedef kişidir. Örneğin, bulgular bireylerin öz sunumlarının yabancılara ve arkadaşlarına göre farklılaştığı yönündedir. Çalışmaya göre, birey arkadaşları ile iletişim halindeyken kendini daha özgün sunarken, yabancı birine kendini öz yükseltici şekilde sunar. Buna göre, farklı dinleyicilerin farklı öz sunum stratejilerini aktive ettiği sonucu çıkartılabilir. Sosyal bağlam ile belirli öz sunum stratejilerinin otomatik etkileşimini göstermek için bir çalışmada bir gruba, kendilerini arkadaşlarına öz yükseltici şekilde sunması diğer gruba da arkadaşlarına özgün bir şekilde sunması istenmiştir.  Diğer gruba kıyasla, arkadaşlarına kendilerini öz yükseltici şekilde sunan bireyler konuşma içeriğini daha az hatırlamışlardır. Bu da öz sunum stratejisiyle sosyal bağlamın uyuşmadığı durumlarda, bireyin fazla bilişsel kaynak tükettiğini ve öz sunum sürecinin otomatikten kontrollü sürece geçtiğini göstermektedir.[12]
  • Baldwin ve Holmes (1987) çalışmasında dinleyicilerin fiziksel olarak bulunmadığı ortamda bile (örneğin; gözde canlandırıldığında) bireylerdeki belirli öz sunum stratejilerini etkinleştirdiği bulunmuştur. Üniversite öğrencileri seksi içerikli bir filmi değerlendirirken, bir ebeveynini gözünde canlandırırsa (ebeveynini gözünde canlandırmadan yaptığı değerlendirmeye kıyasla) film için daha olumsuz bir değerlendirmede bulunurlar.[1]
  • Kadın ve erkeklerin öz sunumları arasındaki farkı anlamaya yönelik çalışmalar da yapılmıştır. Bir meta analitik çalışmada, cinsiyet ile kendini açma arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Kısaca, kadınlar erkeklere kıyasla daha fazla kendilerini açma eğilimindedirler.[13]
  • Leary ve arkadaşlarının (1994) çalışma bulgularına göre, erkekler yeterlik konusunda kendilerini daha olumlu sunarken, kadınlar sosyal-duygusal özellikler ile kişiler arası ilişkiler bağlamında kendilerini daha olumlu sunma eğilimindedir.[14]
  • Başka bir çalışmanın bulgularına göre düşük öz belirleme (self- determination) düzeyine sahip kişilerin öz sunum stratejilerini daha sık kullandıkları bulunmuştur. Diğer bir deyişle, kontrol odaklı kişiler öz sunum stratejilerine daha fazla başvururken, özerklik (otonom) düzeyleri yüksek olan bireyler öz sunum stratejilerini daha az kullanmışlardır.[3]
  • Sosyal ağ sitelerinin popülerliğinin artmasıyla Facebook gibi sosyal ağ sitelerinde bireylerin öz sunumlarını araştıran birçok çalışma yapılmıştır. Bir çalışmada günlük hayatta olduğu gibi online ortamda da bireylerin kendilerini daha olumlu, öz yükseltici şekilde sundukları (Facebook’da kilosundan rahatsız olan kişilerin fotoğraflarını keserek paylaşması) bulunmuştur.[15]
  • Öz sunum biçimlerinde kültürel farklılıkların olduğu gözlenmiştir. Toplulukçu kültürde yaşayan bireyler öz sunumlarında alçak gönüllü olma eğilimindeyken, bireyselci kültürlerde yaşayan bireyler başarılarıyla övünme gibi öz yükseltici davranışlar sergilemektedir.[16]
  • Başka bir çalışmada ise aynı kültür içinde de farklı kültürel benlik kurgusuna sahip kişilerin öz sunumlarının farklılaştığı ifade edilmiştir. Karşılıklı bağımlı benlik kurgusuna sahip kişiler, daha alçak gönüllü ve sosyal açıdan duyarlı davranma eğilimindeyken, bağımsız benlik kurgusuna sahip bireyler özerk ve kendine güvenir şekilde öz sunum senaryoları kullanmaktadır.[17]

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ a b c d e f g h i j Boş kaynak (yardım) Schlenker, B.R. Self-presentation.  In M.R. Leary & J.P. Tangney (Eds.), Handbook of self and identity (2nd ed., pp.542-570).  New York, NY, US: Guilford Press; US.
  2. ^ a b c Schlenker, B. R.  (1980).  Impression management: The self-concept, social identity, and interpersonal relationships.  Monterey, CA: Brooks/Cole.
  3. ^ a b c Lewis, M. A., & Neighbors, C. (2005). Self- Determination and the use of self- presentation strategies. The Journal of Social Psychology, 145(4), 469- 489.
  4. ^ Bolino, M. C. & Turnley W. H. (1999). Measuring Impression Management in Organizations: A Scale Development Based on the Jones and Pittman Taxonomy. Organizational Research Methods, 2(2), 187- 206.
  5. ^ Hogg, M. A., & Vaughan, G. M. (2007). Sosyal Psikoloji (İ. Yıldız, & A. Gelmez, Çev.). Ankara: Ütopya Yayınevi. (2005).
  6. ^ a b Goffman, Erving (2009). Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu. Metis Yayıncılık. 
  7. ^ a b c d e f "Self Presentation" (PDF). University of Washington UW. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2016. 
  8. ^ DePaulo, B. M., Kashy, D. A., Kirkendol, S. E., Wyer, M. M., & Epstein, J. A. (1996). Lying in everyday life. Journal of Personality and Social Psychology, 70, 979- 995.
  9. ^ Leary M. R. & Kowalski, R. M. (1990). Impression management. Psychological Bulletin, 107(1), 34- 47.
  10. ^ Bargh, J. A. (1996). Higgins, E. T.; Krunglanski, A. W. (Ed.). Automaticity in Social Psychology. New York: Guilford Press. ss. 169-183. 
  11. ^ Vohs, K. D., Baumeister, R. F., & Ciarocco, N. J. (2005). Self- regulation and self- presentation: Regulatory resource depletion impairs impression management and effortful self presentation depletes regulatory resources. Journal of Personality and Social Psychology, 88, 632–657.
  12. ^ Tİce, D. M., Butler, J. L., Muraven, M. B., & Stillwell A. M. (1995). When modesty prevails: Differential favorability of self-presentation to friends and strangers. Journal of Personality and Social Psychology, 69(6), 1120- 1138.
  13. ^ Dindia, K. & Allen, M. (1992). Sex differences in self-disclosure: A meta-analysis. Psychological Bulletin, 112(1), 106- 124.
  14. ^ Dominick, J. R. (1999). Why do you think you are? Personal home pagesand self-presentation on the world wide web. Journalism & Mass Communication Quarterly, 76(4), 646- 658.
  15. ^ Zhao, S., Grasmuck, S., & Martin, J. (2008). Identity construction on Facebook: Digital empowerment in anchored relationships. Computers in Human Behavior, 24, 1816–1836
  16. ^ Alicke, M. D., & Sedikides, C. (2009). Self enhancement and self- protection: What they are and what they do. European Review of Social Psychology, 20, 1–48.
  17. ^ Lalwani, A. K., & Shavitt, S. (2009). The “me” I claim to be: Cultural self- construal elicits self presentational goal pursuit. Journal of Personality and Social Psychology, 97, 88–102.